Diyorum ki insanlara haksızlık yapmayın, mobbing yapmayın, hakkını zamanında verin. Bu sözlerimi okuyan fakat anlamayanlar, üstüne bir de işçileri tehdit edip işten çıkartma sopası ile korku salıyor. Aylardır maaş almadan hizmet eden kişilere mahcup ve müteşekkir olmaları lazım iken, kulağıma gelenler hiç hoş değil. Resmen mobbing (sosyal kabadayılık) politikası izleniyor.

Kütahya’da yaşanan bu olayın perde arkasını defaten yazsanız bile, “Müftü kör kadı sağır, sen durma bağır…”

AK Parti siyasetçileri kendilerine iletilen bu durumla acaba meşgul oldular mı? Gündemlerinin neresinde? Konunun detaylarını en yetkili makamlarına kadar ilettim. Buna bir çözümü sağlanmalı…

KARANLIKTAN AYDINLIĞA BİR YOL

Kütahya’nın bir asrı aşkın bir süredir geri kalmasının nedenlerini farklı makalelerimde size anlatmaya çalıştım. Bundan sonra da anlatmak için elimden geleni yapmaya gayret edeceğim. Mesela dedikodu yerine iş üretelim diyorum, “seviyoruz” diyorlar. Aldatmak yerine sadık olalım diyorum “neymiş o” diyorlar. Kültür diyorum sanat diyorum “çakkıdı” diyorlar. Oysa karanlıkta kalmış ruhların aydınlanması için yapılması gereken iyi bir insan olmaktır diyorum “ben zaten iyiyim” diyorlar.

Bencillik ve haris duygulardan arınalım ki karanlıktan aydınlığa çıkalım. Kütahya’da gözle görülür derecede monotonlaşan hatta geriye geriye giden insanlar, buldukları ilk fırsatta memleketi terk edip gitme peşinde. Bu karanlıktan memleket çıkmazsa tabii ki insanlar ferdî olarak çıkmak isteyecektir.

Ya hu, şu Kütahya çevreyollarını hiç yazmadıysam 10 defa farklı makalelerde yazdım. İnsanlar ölüyor dedim. Bu işlerin çözümü şudur dedim. MHP Kütahya Milletvekili sevgili dostum Ahmet Erbaş dışında bir Allah’ın kulu kılını dahi kıpırdatmadı. Nasıl çıkacağız karanlıktan aydınlığa? Cehalet karanlığı bunun adı. Cahil olmayan herkes kendi aydınlığından yansıyan ışığı yansıtmak istese de cahillerin karanlık perdesi hemen devreye giriyor. Şu memlekete ihanet ediyoruz maalesef…

GELEN AĞAM GİDEN PAŞAM

Bugün size net bir örnek ile nasıl geri kaldığımızı anlatmaya çalışacağım. Bir zahmet okuyuverin gâli…

2017 yılında, 8 Şubat tarihinde, Kütahya’nın ekonomik durumunu ve potansiyelini, devam eden kamu ve özel sektör yatırımları ile istihdam konularını değerlendirmek amacıyla “1. İl Ekonomi Toplantısı” adıyla bir çalışma düzenlendi. Vali Ahmet Hamdi Nayir idi.

Bu toplantıda özetle, “Kütahya’yı geleceğe hazırlayacağız, kamu-özel işbirliği ile hareket edeceğiz, yeni yatırımlar işsizlik oranını düşürecek, Kütahya’yı madencilik üssü yapacağız, ulaşımda daha güçlü hale geleceğiz, çiftçimiz güçlenecek, Kütahya ilk 20’ye (güçlü ekonomi) girmeli, Kütahya’da konaklama sorunu çözülmeli, stratejik plana ihtiyaç var…” denildi. Kim dedi? Vali dedi, belediye reisi dedi… Neredeler şimdi? Evlerinde emeklilik hayatı yaşıyorlar. Kim kaldı Kütahya’da? Biz, hancılar…

Vali efendinin söylediklerinden hiçbiri hayat bulmadı. Tamı tamına yedi yıl bitti, sekizinci yıla girdik. Bu söylediklerimin kaynağı Kütahya Valiliği resmi sitesidir. Sitede bu başlıkların detaylarına kadar her şeyi bulabilirsiniz. Dönemin valisine birimiz çıkıp da “Ey vali efendi, bunları nasıl yapacaksın? Ne var elinde? Söyle bize” demedik ki. Biz gazeteciler, alkıştan elleri patlayana kadar sadakat ile boy gösterdik. Siyasiler absürt hareketler ve şovları ile goygoyun dibine vurdu ve biz izledik. Atanmışlar “gözlerimi kaparım işimi yaparım” mantığı ile “gelene ağam, gidene paşam” dedi.

Ve netice… En az 116 yıldır geri kalan koskoca bir köy… Ne ekonomi, ne sosyal hayat, ne kültürel dinamikler ne de kaliteli yetişmiş insan gücü… Hiçbir şeyimiz gelişmedi. Aksine geri geri gittik. Daha da geri gider miyiz? Gitmeyelim lütfen…

Sevgiyle kalın…

GÜZEL CÜMLELER

Ara sıra kulağını bana verdi mi, ben de ona anlatırım kendi derdimi. SABAHATTİN ÂLİ