2021 Yılında Birleşmiş Milletler (BM), ‘Ekosistemin Restorasyonu’ temasını ve gelecek 10 yıllık planının adını belirledi. Bu plan doğaya verilen zararları önlemeyi ve telafi etmeyi amaçlamaktadır.
1. Marmara Deniz Salyası Felaketi
2021 Mayıs ayında, Marmara Denizi’ne akan atık suların taşıdığı besin maddeleri nedeniyle denizde alg ve diğer fitoplanktonlar ciddi şekilde çoğaldı. Bu durum, deniz salyası olarak adlandırılan yoğun bir deniz örtüsünün oluşmasına ve etkisinin hala devam etmesine neden oldu. Deniz suyunun toplam karbon, inorganik karbon, toplam organik karbon ve toplam azot değerleri analiz edilmiştir ve deniz salyasının da bu değerleri içerdiği belirlendi. Müsilajın pH değeri 6,70 ile 6,94 arasında değişirken, deniz suyunun pH değeri 7,97 ile 8,15 arasındadır. Bu durumda müsilajın asidik, deniz suyunun ise bazik olduğu görülmektedir. Azot ve fosfor deneyi yapıldığında, deniz suyunun pH değerinin 7,13 ile 7,25 arasında düştüğü, müsilajda ise 6,4’e düşerek ortamın asidik hale geldiği gözlemlendi. Deniz suyunun asidite artışıyla birlikte elektrik iletkenliği de yükseldi.
2. Avrupa’dan Türkiye’ye Plastik Atık İthalatı
Eurostat’ın 2021 atık ihracatı verilerine göre, Türkiye AB’den en fazla atık ithal eden ülke konumunda oldu. Türkiye, 14,7 milyon ton atık ithal ederek AB’den gelen tüm atık ithalatının yaklaşık yarısını karşıladı. AB’den birlik dışı ülkelere yapılan atık ihracatı 2004’ten bu yana %77 artarak 33 milyon tona ulaştı. Aynı dönemde AB’ye gelen atık miktarı ise %11 artarak 19,7 milyon tona yükseldi. Türkiye aynı zamanda Avrupa’dan en fazla hurda metal ithal eden ülke oldu. Son 20 yılda Türkiye’ye yapılan atık ihracatı yaklaşık üç kat arttı. 2021’de Türkiye, 14,7 milyon ton çöp ithal ederek 2004 yılındaki ithalatını üçe katladı. AB’nin en büyük atık ithalatçısı oldu. Türkiye’de tanık olduğumuz çevre felaketleri arasında çevre kirliliğine neden olan felaketlerden biridir. Avrupa çöplerinin ikinci büyük varış noktası olan Hindistan 2,4 milyon ton atık alırken, onu 1,9 milyon tonla Mısır izledi. Ayrıca Pakistan da son 10 yılda atık alımını 13 kat artırdı.
3. Kuruyan Dipsiz Göl
2019 Yılında define kazısı nedeniyle kurutulan Gümüşhane’deki 12 Bin yıllık Dipsiz Göl, ülkenin gündemine oturdu ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından gölün kurtarılması için bir eylem planı hazırlandı. Bu plan kapsamında Dipsiz Göl’ün eski haline döndürülmesi için çalışmalara başlandı. Göl alanında bulunan dayanıksız topraklar çıkarıldı ve yerine suya dayanıklı kireçli ve killi topraklar döküldü. Tabanı silindirle düzleştirilen göl alanına, yan taraftaki dere üzerinden boru hatlarıyla doğal kaynak suyu verilmeye başlandı. Ancak, gölün canlı yaşamının geri dönmesiyle birlikte tabanı balçıkla kaplandı. Bu durumda, gölün çevresindeki tehlikeyi önlemek amacıyla tel örgülerle çevreleme yapıldı. Bu önlem, gölün güvenliğini sağlamak ve çevredeki canlıların korunmasını sağlamak amacıyla alındı.
4. Kuzey Marmara Otoyolu Sebebi ile Katledilen Ağaçlar
Kuzey Ormanları Savunması (KOS) tarafından yapılan uydu görüntüleri analizi, 3. Havalimanı projesi kapsamında tam olarak 13 milyon ağacın kesildiğini ortaya koydu. Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporunda ise kesilecek ağaç sayısının 2,5 milyon olarak belirtildiği biliniyor. KOS’un analizine göre, bu büyük ağaç kesimi içerisinde 8 milyon ağaç havalimanı inşaatı için yok edildi. Bunun yanı sıra, havalimanının inşası için açılan taş ocaklarına 1,2 milyon ağaç ve havalimanına giriş sağlayan Kuzey Marmara Otoyolu’na da 3,7 milyon ağaç kurban edildi. Türkiye’de tanık olduğumuz çevre felaketleri arasında bu çarpıcı veriler, 3. Havalimanı projesinin çevresel etkileri ve ağaçlık alanlara olan etkisi konusunda ciddi endişelere yol açmıştır. Ağaçların bu ölçüde kesilmesi, biyolojik çeşitlilik kaybına, habitat tahribatına ve ekosistem dengesinin bozulmasına yol açabilir.
5. HES Projesi
Karadeniz bölgesinde birçok ilde uygulanan HES projesine yıllardır bölge halkı karşı çıkmaktadır. Rize, yıllık 2.400 kilogram yağış oranıyla Türkiye’nin en yağışlı ilidir. Buna rağmen Hidroelektrik Santral (HES) projelerinin bulunduğu vadilerdeki dere yataklarında su sorunu yaşanmaktadır. Özellikle Güneysu ilçesi ve Salarha beldesi adını taşıyan dereler üzerine kurulan düşük megavatlı HES’lerde, suyun tünele alındığı bölgelerde su seviyesi düşmektedir. Salarha Vadisi’nde bulunan 28 megavatlık HES projesi kapsamında, Salarha Deresi’nin suyu Yiğitler köyündeki regülatör sahasından tünele alınarak Güneysu Vadisi’nde kurulan santrale aktarılmaktadır. Ancak su, 8 kilometrelik bir yolculuktan sonra yeniden Salarha Deresi’ne geri bırakılmaktadır. Bu süreçte, 8 kilometre boyunca su seviyesi azalmış ve bazı bölgelerde dere yatağı tamamen kurudu. Gürgen Deresi’ndeki HES projesi kapsamında da suyun tünele alındığı 3 kilometrelik alanda dere suyu azaldı.
6. Kaz Dağlarında Maden için Kesilen Ağaçlar
Çanakkale’nin Kirazlı bölgesinde faaliyet gösteren Kanadalı Alamos Gold şirketi, 350 bin ağacın kesilmesiyle beraber siyanürle altın çıkarma çalışmaları yaptı. Ancak şirketin 10 yıllık ruhsat süresi, 2019’un ekim ayında sona erdi. Orman kullanım izni kamuoyunun büyük tepkisi üzerine iptal edildi. Türkiye’de tanık olduğumuz çevre felaketleri arasında kaz dağındaki orman katlinde ne yazık ki, ağaç kesimi yapılan alanda gereken rehabilitasyon çalışmaları hâlâ başlatılmamış durumda. Bölgedeki çevrecilerin, rehabilitasyon çalışmalarının gerçekleştirilmesi için yaptıkları başvurular ise henüz sonuçlanmadı. Bu durum, çevre koruma ve doğal alanların restore edilmesi konusunda ciddi endişeleri beraberinde getirmektedir. Bölgedeki ekosistemin ve doğal dengenin yeniden sağlanması için acil önlemler alınmalıdır.
7. Kömür Santrali
Son raporlar, Türkiye’deki kömür santralleriyle ilgili skandal bir durumu ortaya koydu. İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği (İDPAD), Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘veto’ kararıyla 2020 başında kapatılması gereken kömür santrallerinin hâlâ zehir saçarak çalıştığını tespit etti. Rapora göre, 13 santral, çevresel mevzuatın gerektirdiği yatırımları tam olarak yapmadığı, baca gazı ve atık depolama sorunlarını çözmediği halde geçici faaliyet belgeleriyle faaliyetlerine devam etmektedir. İDPAD Başkanı Dr. Baran Bozoğlu, veto kararının etkisiz hale getirildiğini vurguladı. Bu durum, çevre koruma önlemlerinin göz ardı edildiğini ve insan sağlığı ile doğanın hiçe sayıldığını gösterdi. Kömür santrallerinin çevresel etkileri ve olumsuz sağlık sonuçları dikkate alınmadan faaliyetlerine devam etmesi, büyük bir skandal olarak değerlendirilmektedir. Bu konuda acil önlemler alınması ve çevre mevzuatının titizlikle uygulanması gerekmektedir.
8. Manavgat Yangını
2021 Yılında Manavgat’ta 28 Temmuz günü başlayan orman yangınları, çevredeki diğer ilçelere de sıçrayarak büyük bir felakete neden oldu. İlçe merkezinde başlatılan yangını kasten çıkaran bir kişi tutuklandı. Yangınlar sonucunda 2’si ormancı 7 kişi hayatını kaybetti. Yangınlar, Manavgat, Akseki, Gündoğmuş, İbradı ve Alanya sınırlarında 21 farklı noktada günlerce devam etti. Bu ilçelerde bulunan 59 mahalle büyük zarar gördü. Yangınlar, binlerce hektar orman arazisini, yüzlerce evi, ahırı ve deposuyla birlikte, orman canlılarını ve bölge halkının hayvanlarını da yok etti. Manavgat yangını, Türkiye’de tanık olduğumuz çevre felaketleri arasında en büyük yangın olarak tarihe geçti. Yangınların kontrol altına alınması ise 6 Ağustos günü saat 15.30’da gerçekleşti. Yangınlar sonucunda yaklaşık 60 bin hektarlık alan kül oldu. 1 milyon 146 binlerce canlının ve ağacın yok olduğu gerçeği acı bir şekilde ortaya çıktı. 7 vatandaşımızın hayatını kaybetmesi ve binlerce çiftçinin hayvanlarının telef olması da bu felaketin insanlık ve doğa üzerindeki etkisini göstermektedir.
9. Meke Gölü
Meke Gölü, Konya’nın Karapınar ilçesinde 5 milyon yıl önce volkanik bir patlama sonucu oluşan kraterin zamanla suyla dolmasıyla ortaya çıkan doğal bir göldür. Ancak, 9 bin yıl önce gölün ortasında ikinci bir patlama meydana gelmiş ve bu da gölün tekrar suyla dolmasına neden oldu. Göl, yeraltı su kaynaklarından beslenmekte olup suyu tuzludur. Gölün ortasında 50 metre yükseklikte bir volkan konisi bulunmaktadır. Daha önceleri 12 metre derinliğinde suyla kaplı olan Meke Gölü, 2000’li yılların başından itibaren kuraklık ve düşüncesiz tarımsal sulama nedeniyle yer altı su seviyesinin sürekli olarak azalması sonucu kurudu. Gölün kurumasından dolayı Meke Gölü haritadan silinecek noktaya geldi. Bölgede birçok su kuyusu bulunmaktadır, ancak bu durum yer altı sularının düşmesine yol açmıştır. Bu nedenle, yer altı sularını yükseltmek için dış bölgelerden su getirilmesi gerekmektedir.
10. Ümraniye Çöp Patlaması
28 Nisan 1993 tarihinde Ümraniye’de, Hekimbaşı bölgesinde bir çöplük alanında büyük bir facia yaşandı. Bu alanda İstanbul’un Anadolu Yakası’ndan toplanan çöpler depolanmaktaydı. Sabah saat 09.30 sıralarında şiddetli bir patlama meydana geldi. Patlamanın ardından binlerce ton çöp, lavlar gibi akmaya başlayarak Kazım Karabekir Mahallesi’ndeki derenin kenarında bulunan gecekonduların üzerine çöktü. Bu korkunç olayda 11 gecekondu ortadan kayboldu ve çöpler büyük bir alana yayılarak tam 39 kişinin hayatını kaybetmesine sebep oldu. Patlama sonrasında bölgede yaşayan gecekondu sakinleri hem maddi hem de manevi olarak büyük zararlar gördü. Bu olaydan sonra dönemin yönetimi, patlamayı beklediklerini açıklamıştı. Patlama sebebinin ise sıkışan metan gazı olduğu açıklandı. Türkiye’de tanık olduğumuz çevre felaketleri listemizde İstanbul’un Ümraniye ilçesinde yaşanan çöp patlamasında kaybedilen vatandaşlar için bölgede anıt yapıldı.
(ELİF ÇELİK)
Yorum yazarak Dumlupınar Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Dumlupınar Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Dumlupınar Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Dumlupınar Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Dumlupınar Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Dumlupınar Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Dumlupınar Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Dumlupınar Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.