Kamu katılım bankalarında yeni dönem mi başlıyor?

Türkiye ekonomisinde son yıllarda dikkat çeken alanlardan biri olan katılım bankacılığı, olası bir birleşme iddiasıyla yeniden gündemin merkezine oturdu. Edinilen bilgilere göre, kamuya ait üç katılım bankasının tek bir çatı altında toplanmasına yönelik bir çalışma masada. Söz konusu planın, daha önce sigorta sektöründe hayata geçirilen ve kısa sürede güçlü sonuçlar veren birleşme modelinden ilham aldığı belirtiliyor.

Türkiye sigorta modeli katılım bankalarına mı taşınıyor?

2020 yılında Ziraat Sigorta, Halk Sigorta ve Güneş Sigorta’nın tek yapı altında birleşmesiyle kurulan Türkiye Sigorta, sektörde kısa sürede önemli bir oyuncu haline geldi. Müşteri sayısında ve kârlılıkta yakalanan ivme, ekonomi yönetiminin benzer bir yapıyı bankacılık tarafında da değerlendirmesine zemin hazırladı.

Bu kapsamda, Türkiye Varlık Fonu (TVF) bünyesinde toplanan kurumların ölçek ekonomisi sayesinde daha etkin ve rekabetçi hale getirilmesi hedefleniyor. Kulislere yansıyan bilgilere göre, kamu katılım bankalarının birleşmesiyle ortaya çıkacak yeni yapı, hem yurt içinde hem de uluslararası alanda daha güçlü bir finansal aktör olmayı amaçlıyor.

Türkiye, Dünyada En Fazla Ekmek Tüketen Ülke Oldu
Türkiye, Dünyada En Fazla Ekmek Tüketen Ülke Oldu
İçeriği Görüntüle

Hangi bankalar birleşme planında yer alıyor?

İddiaya göre, halihazırda faaliyet gösteren Ziraat Katılım Bankası ile Vakıf Katılım Bankası, bu birleşmenin temel ayaklarını oluşturuyor. Buna ek olarak, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’ndan izin alan ve yakın dönemde faaliyete geçmesi beklenen Halk Katılım Bankası da planlanan yapının içinde yer alacak.

Bu üç bankanın operasyonel gücünün tek merkezde toplanmasıyla, katılım bankacılığı alanında daha büyük bir bilanço ve daha geniş bir müşteri tabanı oluşturulması hedefleniyor.

Üç banka tek isim altında mı hizmet verecek?

Kulislerde konuşulan en dikkat çekici başlıklardan biri de yeni yapının tek bir marka altında faaliyet göstereceği yönünde. Tıpkı Türkiye Sigorta örneğinde olduğu gibi, kamu katılım bankalarının da yeni ve ortak bir isimle piyasaya çıkabileceği belirtiliyor. Böylece dağınık yapı yerine, güçlü bir kurumsal kimlik oluşturulması planlanıyor.

Ekonomi çevreleri, bu adımın hem operasyonel maliyetleri azaltabileceğini hem de faizsiz bankacılık alanında kamu tarafının pazar payını daha da yukarı taşıyabileceğini değerlendiriyor.

Katılım bankacılığında pay neden yükseliyor?

Son yıllarda artan talep, katılım bankalarının sektördeki ağırlığını belirgin şekilde artırdı. Faiz hassasiyeti olan bireysel ve kurumsal müşterilerin bu bankalara yönelmesiyle birlikte, katılım bankacılığının toplam bankacılık sistemi içindeki payı yaklaşık yüzde 10 seviyesine ulaştı.

Ekonomi yönetiminin bu büyümeyi kalıcı hale getirmek ve ölçek büyüterek rekabet avantajı sağlamak istediği ifade ediliyor. Üç kamu bankasının birleşmesiyle ortaya çıkacak yeni yapının, sektördeki bu yükselişi hızlandırabileceği görüşü öne çıkıyor.

Ekonomi yönetimi ne hedefliyor?

Birleşme iddiasının arkasında yatan temel hedeflerden biri, kamu kaynaklarının daha verimli kullanılması. Tek çatı altında toplanacak bir katılım bankasıyla, kredi süreçlerinden dijital altyapıya kadar pek çok alanda ortak sistemlerin kullanılması mümkün hale gelecek.

Ayrıca, uluslararası fon akışında daha güçlü bir bilanço sunulması ve katılım finansmanı ürünlerinin çeşitlendirilmesi de beklentiler arasında yer alıyor.

Kaynak: Münevver YILMAZ