Cıvık (cılk); bir şeyin sulanmış veya gevşemiş hâli… Cıvık; bir şeyin fazla suyla karıştığı için biçimini koruyamayacak kadar sulanmışı… Cıvık hamur, cıvık çamur… Cıvık mantarlar… Cıvık mantarlar; üremek için spor kullanan tek hücreli organizmalar… ‘Cıvık mantarlar’, organizmaların yaşam döngülerindeki jelatinimsi görünümlerini işaret eden ifade… Cıvık mantar türlerinden biri, fuligo septica (köpek kusmuğu); nemli ormanlardaki ağaç gövdelerinde, plazmodyum (garip ve şekilsiz bir cıvık madde kütlesi) şeklinde gözle görülebilir, amipler gibi yalancı ayak olarak bilinen küçük çıkıntılarla hareket eder… Cıvık mantar türlerinden diğer de physarum polycephalum (beyinsiz düşünme), çekirdek ve protoplazmadan oluşan tek hücreli acayip bir organizma, aslında ‘mantar’ denilse de, bir mantar değil… Cıvık; soğuk ve can sıkıcı şakalar yapan kimse…
Cıvık, istendik bir durum değil, çoğu zaman… Meselâ, hamur cıvık olunca, biraz daha un eklemek icap eder… Dışarıda cıvık çamur olunca, dikkatli yürümek gerekir… Birinin cıvık şakalar yapmasına tahammül edebilmek zordur, ciddi bir konuşma yapılamaz böylesiyle… İletişimde cıvıklık; dinleyeni, konuşanı, okuyanı ve yazanı çıkmaza götürür… Cıvıklık; her konuda çok su götürür, iletişimi felç etmeye kapı aralayan ahvâldir, her türlü yorumlara elverişli olmaktır, bir işin anlatıldığı gibi olmasının şüpheli olduğunun sebebidir… Bu yüzden, bir işte yapılan görevlendirmeler, çok su götürür olmamalıdır… Bir problemin çözümünde, sarf edilen sözler, çok su götürür olmamalıdır… Bu, bir durumun gerçekleşme ihtimalinin az olduğunu ima etmektir…
Hayat, ne kadar ciddiye alınabilir, cıvık işlerle, cıvık insanlarla? Espri yapmak, cıvıklık olarak algılanmamalı… Gülünsün diye cıvıklık yapanlar, hiçbir kaliteli söylemlerde yer alamazlar… Espriden mahrum çok fazla ciddi olmakla ve cıvık olmak arasındaki gelgitlerle yapılan konuşmalara göre; hiçbir kimseyle doğru, kaliteli, sağlıklı ve sürdürülebilir ilişkiler kurulamaz… Cıvıklık mıdır, espri midir, seyrettiğimiz stand-up’ta (komedyenin, doğrudan izleyici önünde sergilediği komedi tarzı), vb. birçok komedide işlenen temalar ve ağızdan dökülen sözler? Bayağı ve küfürlü sözler ile yapılan komedi ne kadar doğru? İçine küfür kaçan her espri, esprinin özünü zehirleyen cıvıklıktır… Cıvıklık yapmak, mârifet değil… Marifet, kederde ve kıvançta düşündürebilmektir… Birinin, neye güldüğünü, neye ağladığını bilmeden yaptığı eylem, cıvıklıktır… Cıvıklık, cıvık olanın yapabileceği eylem… Mahkeme suratlı olmak da, cıvık yüzlü olmak da, doğru olmayan hâl… Her bir şey, kararınca olmalı… Dualarımız, hayâllerimiz, beynimiz, gönlümüz ve dilimiz ile biz; biziz…
Başımıza gelen gelmeyen; hep dilimizden, cıvık sözlerden… Beyin-gönül-kelime fukarası olmaktan, cıvık davranmaktan, doğru ve etkin iletişim kuramamaktan, gönül dilimizi harekete geçirememekten… Cıvıklık, bir sendrom… ‘Sendrom’, tıp ve sosyal bilim alanında kullanılmakta… İllet, hastalık ya da kişiyi ihtiyacı olan durumdan alıkoyan unsur… Cıvıklık, Algı Körlüğü Sendromuna neden… ‘Algı Körlüğü Sendromu’ tâbiri bana ait… Algı körlüğü sendromu, bir bireyin kendisinde olan mevcut algılama problemlerini, kendinde değil, karşı ve karşıt olduklarında var sanması sendromu… Cıvık olmak, sorgulamadan, araştırmadan körü körüne itaat etmek, inanmak demek… Algı körlüğü müptelası olanlar; hayata cıvık bakanlardır, her bir şeyi hemen kutsama ucuzluğu illetine tutulanlardır… İbretlik bir hikâye… Hikâyede cıvık olanlar sallabaş olanlar; cıvık olmayan ise hâtun kişi… Bir köye meşhur bir şeyh misafir olarak gelmiş… Köylüler şeyhi buyur etmişler, kendisine yer göstermişler… Köylüler, şeyh ne keramet gösterecek diye ağzının içine bakmışlar… Şeyh arada bir irkilir gibi yaparak ‘hoşt’ (defol) demeye başlamış… Köylüler bunun bir keramet olduğunu düşünmüşler, merakla sormuşlar; “Şeyh hazretleri, arada bir ‘hoşt’ dediğiniz nedir?”… Köylüleri etkilediğini gören şeyh; “Bir köpek Kâbe’nin duvarına işeyecek gibi niyetleniyor, onu ‘hoşt’ diye kovalıyorum...” demiş… Köylülerin şeyhe inancı artmış… Olanları kapının eşiğinden dinleyen evin hanım ağası, sofrayı hazırlatmış… Herkesin önüne üstünde et olan pilav gelmiş… Şeyhin tabağında da sadece pilav varmış… Şeyh, etsiz tabağa bakmış ve kapıda duran Hanım Ağa'ya; “Benim tabağımda niye et yok, bunun sebebi nedir, ey hatun?” demiş… Hanım Ağa şeyhe yaklaşmış, elindeki kepçeyle tabağın altına koyduğu etleri çıkarmış… Pilavın altında etler orta çıktığında, elindeki kepçeyle şeyhin kafasına indirmiş… “Tabağındaki eti göremeyen sen, Kâbe’deki iti nasıl gördün?” deyivermiş… Cıvık olan, hadiseleri ciddi seyredemeyen, köylüler mi, şeyh mi? Hayatı ciddiye almamaktır, birine ya da birilerine bağımlı hâle gelmek ve sorgulamadan körü körüne ‘evet’ demek…
Cıvıklığın ne olduğunu ne olmadığını doğru anlamak gerek… Cıvıklık; espri anlayışı, neşeli tavırlar ve hafif bir mizah olarak algılanmamalı… Cıvık insanların, olaylara ve insanlara pozitif bir bakış açısıyla yaklaştıklarını düşünmek; meseleye cıvık yaklaşma olabilir sadece… Cıvık insanlar için, hayat hep bir komedi sahnesidir ve her anı düşüncesizce çıkar odaklı yaşamak gerekir… Cıvıklık, insanların arasındaki buzları eritmez, sadece buzları su birikintisi hâline dönüştürür… Cıvıklık, ilişkileri güçlendirmez ve stresi azaltmaz… Sorunları halı altına süpürmektir, cıvıklık… Cıvık olanlar, cıvıklığın faydaları olduğunu sanırlar… Cıvık birine göre, cıvıklık; sosyal bağları güçlendirir… Cıvık davranmak, insanlarla daha kolay iletişim kurmamızı sağlamaz, iletişimi kaygan zemine taşır… Elbette, espri ve neşe, insanları bir araya getirir ve samimiyeti artırır… Cıvıklık ise, esprinin toksin (zehir) ağırlıklı olanı… Kaliteli espri, stresi azaltır… Gülümsemek ve gülmek, stres hormonlarını azaltır… Cıvık insanlar, zor anlarda mizah yapayım derken, iletişim kazalarına neden olurlar… Espri yapmak, farklı düşünme becerisini geliştirmek, cıvık olanın becerebileceği bir özellik değil… Cıvık insanın, insanları güldürmek adına yaptığı, espri olamaz, lakırdı olabilir… Cıvıklık, sınırları olmayan çokbilmişlik belki de… Cıvık birinin, yaptığı espri hiçbir zaman hoş karşılanmaz… İnsanlar arasındaki ilişkilerde, cıvıklık, dozu iyi ayarlanmayan tarzdır ancak… Cıvıklık, aşırıya kaçmaktır, yanlış anlaşılmaları ve rahatsızlıkları tetiklemektir… Cıvıklık, hayatın yalancı bir baharıdır… Cıvıklık, insanlar arasındaki iletişimi daha keyifli hâle getirmek adına, gülümsemeleri çoğaltmak ve neşeyi yaygınlaştırmak için fikri katledip küfre kapı aralamaktır…
Cıvık insanlara söylenebilecek o kadar çok söz var ki… Cıvık insanın karakteri, elbisenin astarının öne çıkması ve böylece giyilmesi gibidir… Cıvık, üç-beş kuruşa takla atan, karakter yoksunudur… Cıvık, sayfaları boş olan kitap gibidir; cıvık olanı, kitap kapağına bakınca değil, sayfaları çevirince anlamak mümkün… Cıvık, önce altı sonra üstü çizilendir toplumda… Kalplerimizin güvensiz olması, cıvıkların sayesinde… Cıvık olanlar, bir zamanlar toz konduramadıklarımızdır… Cıvık olanlar, cıvık davrandıklarında, kirden görünmez oluverirler… Bazen bozuk paralara haksızlık ediyoruz galiba, onlarca cıvık davranışa mâruz kaldığımız hâlde… Cıvıklığın en güzel tarifi; “Bazı insanlar alçak gönüllüdür. Bazıları ise alçak olmaya gönüllüdür. - Basit kişiler hep ilgi görür, kaliteli kişiler ise hep yalnız kalır çünkü ucuz malın alıcısı daha çoktur.” (Necip Fazıl Kısakürek)… Cıvık mı olalım, ciddi mi? Tercihlerimize göre ya varız, başarırız ya da ona buna yalvarır dururuz… Selam, sevgi ve saygılarımla.