Türk televizyonculuğunda bir ilk yaşandı: Cezaevinde tutuklu bulunan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, gazeteci İpek Özbey ile yapay zekâ aracılığıyla röportaj gerçekleştirdi. Ses ve mimikleri dijital ortamda yeniden üretilen Özdağ’ın görüntüleri ekranlarda büyük yankı uyandırırken, medya dünyasında da “gerçeklik” kavramı yeniden tartışmaya açıldı.

Sokak Röportajları da Dijitalleşti!
Söz konusu gelişmenin ardından sosyal medyada yayılan yapay zekâ ile üretilmiş sokak röportajları da dikkat çekmeye başladı. Tamamen dijital olarak yaratılan karakterlerin ses tonları, mimikleri ve jestleri izleyicileri gerçek olduğuna inandıracak kadar başarılı. Ancak bu durum, toplumda hem hayranlık hem de kaygı uyandırıyor.
Dumlupınar Gazetesi olarak mikrofonu bu kez Kütahyalılara uzattık ve halkın bu teknolojik dönüşüme nasıl baktığını sorduk.

Kütahya’dan Sesler: Gerçek Nerede Başlıyor?
“Gerçeklik algımız kayboluyor” diyen bir vatandaş, artık yapay ile gerçeği ayırt etmenin zorlaştığını söylüyor. Bir diğeri ise bu içeriklerin eğlenceli göründüğünü ama halkı yanıltabileceği konusunda uyarıda bulunuyor:
“Simülatörün içinde gibiyiz” ifadesiyle özetliyor durumun geldiği noktayı.

Bazı vatandaşlar ise teknolojinin geldiği seviyeye şaşkın:
“Videolar çok gerçek duruyor. Ayırt etmek gittikçe zorlaşıyor” diyorlar.
Fayda mı, Tehlike mi?
Görüş belirten bir diğer vatandaş ise, yapay zekânın gelişiminin faydalı olduğu kadar riskli olduğunu düşünüyor:
“Doğru kullanılırsa güzel ama kötü niyetliler için tehlikeli bir araç olabilir. Özellikle yaşlılar bu videolara kolayca inanabiliyor. Dolandırıcılık gibi kötü senaryolara açık.”

Yapay Zekâ Her Yerde Ama Denetim Nerede?
Sağlıktan otomotive, eğitimden finansa pek çok alanda yapay zekâ aktif rol oynuyor. Ancak bu hızla gelişen teknolojinin toplum üzerindeki etkileri kontrol altına alınamazsa, dezenformasyon ve güven sorunu gibi problemler büyüyebilir.

Gerçek ile Yapay Arasında İnce Bir Çizgi
Kütahyalı vatandaşların değerlendirmeleri, toplumun bu dijital dönüşüme bir yandan hayranlıkla baktığını, diğer yandan da gerçeklikten uzaklaşma korkusu taşıdığını gösteriyor. Bu nedenle medya okuryazarlığı ve teknolojik farkındalık her zamankinden daha önemli hale geliyor.
