Öğrenci; okuyucu, okullu, talebe, şakirt, mektepli, tilmiz, eğitim gören kişi… Öğretmen de olsak bir tarafımız öğrenci kalmalı… Öğrenci olamayan, kendini geliştiremez; bozuk plak gibi hep aynı çizgide döner durur… Öğrenci olmak, entelektüel olabilmekle alâkalı… Öğrenci ve öğretmen birbirini bütünleyen iki kutup… Biri, diğeri olmadan anlamsız… İçi boşaltılmış sözcüklere, farklı anlamlar yüklemeye çalıştığımız kelimelere kafatasçı yaklaşımlar ise facia… Mesele; öğrenen olabilmek, öğreten olabilmek, öğrenirken öğretilmek ve öğretirken öğrenebilmek meselesi… Öğrenci olmak, içimizdeki çocukluğun hep diri kalması, sol yanımızın acıması ve her durumda sağduyulu olunması… Öğrenci olmak, böyle bir şey…

Öğrenci olmak ve her ne olursak olalım hep öğrenci kalabilmek; geleceğimizi şekillendiren eğitim süreci… Eğitim, insan olabilmenin, doğumdan ölüme kadar süren süreç… Eğitim, bireyin gelişmesini, tecrübe sahibi olmasını ve tekâmül etmesini sağlayan etkileşim… Eğitim, düşünce ve davranış şekillerini değiştirerek insanları daha iyiye, daha güzele ve daha yararlıya ulaştıran etkinlikler… İyi ve doğru eğitim, toplumların, ülkelerin ve tüm dünyanın geleceğini şekillendiren vetire… Günümüzde eğitim sistemi, hızla değişen dünya değerleri, global ekonomi ve iletişim sistemlerinin hızlı gelişimi nedeniyle sürekli değişmekte… Teknolojinin gelişimi, eğitimi hem kolaylaştırmakta hem zora sokmakta… Teknolojinin doğru, yerinde ve insanlığın yararına kullanılması önemli… Öğrenci olmak, her bir birey için gerekli... Öğrenmenin yaşı ve sınırı yok… Beşikten mezara kadar… Öğrenci olmanın ehemmiyetini en güzel vurgulayan söz: “Ya âlim ol, ya talebe ol, ya dinleyenlerden ol yahut bunları sevenlerden ol, beşincisi olma helâk olursun.” (Hadis-i Şerif)… Öğrenci olmak; öğrenen olmak demek… Öğrenen bireyin, hayat boyu zihni genç ve diri kalır… Her öğrenilen yeni bilgiyle ve sürdürülebilir öğrenme süreciyle değişim, gelişim ve ilerleme olur… Hangi statüde olursa olsun, hayat boyu öğrenme sürecinde, öğrenci olmak; her bireyin eksik kalan bir tarafı… Kim, “artık tamam, öğrenmeye-eğitime ihtiyacım yok.” diyebilir, öğrenme ve eğitim konusunda…

Öğrencilik, bilgi ve beceri edinme süreci… Öğrencilik; bitmeyen, kişisel gelişim ve sosyal uyumun da gerçekleştiği bir keşif yolculuğu… Öğrencilik; bireyin kendini tanıması, ilgi alanlarını keşfetmesi ve gelecekteki kariyer yolunu belirlemesi açısından kritik bir öneme sahip… Her öğrencinin eğitimde fırsat eşitliğine erişimi, toplumun genel refahı için son derece mühim… Eğitim, sadece akademik başarı odaklı değil, toplumsal adâleti ve bireysel potansiyeli gerçekleştirilme odaklı olmalı… Teknolojinin hızla geliştiği günümüz dünyasında, öğrenciler için eğitim materyallerine erişim çok daha kolay… Öğrenen bireylerin, bilgiyi eleştirel bir şekilde değerlendirme becerilerini, tek başlarına geliştirebilmeleri zor… Elbette, öğrenci olmanın zorlukları var… Öğrencilik hayatı, sınav stresi, zaman yönetimi, kişisel ve ekonomik sorunlar ve sosyal uyum ve baskılar, akademik yaptırımlar, zaman yönetimi vb. durumlar… Zorlukların güzel tarafı; problemlerin üstesinden gelebilmede, kişisel direnç kazanmada ve problem çözmede yeteneklerin geliştirilebilmesi olsa gerek…

Gerçekten, öğrenci olmak; bireyin hayatında derin izler bırakan ve onu şekillendiren bir süreç… Bu süreçte edinilen bilgi, beceri ve deneyimler, öğrencinin gelecekteki başarısı için gerekli… Öğrencilik, hem bireyler hem toplumlar için çok değerli… Öğrencilikte karşılaşılan zorlukların aşılmasında gerekli desteğin sağlanması, sosyal devlet olmanın gereği… Öğrencilikte başarılı olabilmek için, etkili çalışma yöntemleri, sürekli öğrenme, disiplinli ve azimli olma, kendini motive edebilme, zaman yönetimi ve motivasyon vb. birçok faktör dikkate alınmalı ve sistemli çalışılmalı… Öğrencilikte zahmet olacak muhakkak; ancak kalıcı öğrenmeyi sağlayan zahmettir ve sabırdır…

Hızlı öğrenme, çocukken verimli… Çocukların eğitimi, çocuklarla birlikte geçirilen vakit çok kıymetli… “Evlat kokusu, cennet kokusudur.” (Hadis-i Şerif)… “Çocukta ruh ve beden eğitimi ve gelişimi beraber yürütülmelidir.” (İbni Sina)… “Çocuklarınızın zeki olmasını istiyorsanız onlara peri masalları okuyun. Eğer daha da zeki olmalarını istiyorsanız, daha da çok peri masalı okuyun.” (Albert Einstein)… Bir toplumu şekillendiren şey, çocuklara nasıl davranıldığıdır… “Çocuklara ne düşünecekleri değil, nasıl düşünecekleri öğretilmelidir.” (Margaret Mead)… Unutulmamalı, sağlam çocuklar yetiştirmek, arızalı insanları düzeltmekten kolay… “Çocukların eleştirmenden çok doğru rol modellerine ihtiyacı vardır.” (Joseph Joubert)… Çocuklar taklit etme konusunda çok başarılılar… Önemli olan, taklit edecekleri güzel yetişkinler olabilmek… “Çocuklar büyüklerin sözünü dinlemekte hiçbir zaman başarılı olmadılar, öte yandan, büyükleri taklit etmekte hiç başarısız olmadılar.”(James Baldwin)… Aslında, biz çocuklarımıza hayata dair her şeyi öğretmeye çalışırken, çocuklarımız bize hayatın ne olduğunu öğretiyorlar… Çocuklukta öğrenmenin en kalıcı yolu, oyunlar ve oyuncaklar… “Oyunlardan sanki ciddi öğrenmenin yorgunluğunu atmak için yapılan faaliyetmiş gibi söz edilir. Oysa oyun, çocuklar için ciddi öğrenme demektir. Oynamak aslında çocukluk sırasında icra edilen bir meslektir.” (Fred Rogers)…

Öğrenci olmak, belli süreçte zorunlu bir durum… Öğrenci kalabilmek ise, hep bir tarafımızın çocuk kalabilmesiyle, insan olabilmekle ve insan kalabilmekle alâkalı… Çoluk çocuk, genç yaşlı hep öğrenci olalım… Öğrenci olabilmenin tadını çıkaralım ki, hayattan tat alabilelim… Okullu gençler olalım… Küçük talebeler olalım… Bilginin peşinde koşan şakirtler olalım… Mektepli çocuklar olalım… Dersinin peşinde koşan tilmiz olalım… Öğrenci olarak her hâlimizin iyi olması, öğrenmeyi oyun hâline getirmekle mümkün… Bir öğrenci fıkrası… Okuldan gelen ilkokul öğrencisine babası sormuş… “Sınıftaki durumun nasıl?” Öğrencinin verdiği cevap: “Sınıftaki durumum çok iyi babacığım, yerim pencere kenarı!”… Hayat penceresinden bakmak da böyle… Neye, nasıl ve nereden baktığımız, bir şeye niçin baktığımız; hayat penceresinden bakabilmekle kabil… Yerimiz pencere kenarında olsa bile, pencereler siyaha boyanmış ise eğer, görüş sıfır olduğunda, ne kadar anlam ifade eder ki… Mesele, gönül penceresinden, akıl penceresinden süzerek gönülden bakabilmek olmalı… Öğretmen iken öğrenci olabilmeyi bilmekle, her bir şeye sevgi ile bakabilmekle pencere kenarında olmak güzel… Suyun kenarında olsak meselâ, su aksa biz sadece baksak, ne kadar suyu depolayabiliriz ki… İşin suyunu çıkarmadan, tadında ve kıvamında işlevsel olunmalı, hem öğrencilikte hem öğreticilikte… Gerisi kuru gürültü, şamata…

İşin özü, sözün özü, özün sözü; kadim medeniyet kodlarımıza dönmekte, hep öğrenci olmakta ve öğrenci kalmakta… Mutlu olunca öğrenen ve öreten, bilgi paylaşılır ve yaygınlaşır; bilgi katlanarak çoğalır… Doğru referansa dayanan bilgi, irfanla maksadına ulaşır; izanla yaygınlaşır… Bilgi, davranış hâline geldiğinde ve uygulandığında da her daim öğrenci kalınır… Selam, sevgi ve saygılarımla.