Dumlupınar Gazetesi’ne özel açıklamalarda bulunan Psikiyatrist Tuba Aslan, Dünya Ruh Sağlığı Günü kapsamında toplumun psikolojik dayanıklılığa ve farkındalığa daha fazla önem vermesi gerektiğini söyledi.
Aslan, ruhsal problemlerin uzun yıllar göz ardı edildiğini hatırlatarak şu sözlerle uyardı:
“Bu özel gün, insanların psikolojik destek almaktan utanmaması ve yalnız olmadığını fark etmesi için bir fırsat.
Farkındalık, değişimin ilk adımıdır.”
Her yıl 10 Ekim’de kutlanan Dünya Ruh Sağlığı Günü, bireylerin duygusal iyilik halini güçlendirmeyi, damgalamayı azaltmayı ve psikolojik destek arayışını normalleştirmeyi amaçlıyor.
Zihinsel yorgunluk salgını
Modern yaşamın temposunun bireyleri hem fiziksel hem de zihinsel olarak yorduğunu belirten Aslan, depresyon, anksiyete, panik atak ve tükenmişlik sendromu vakalarının hızla arttığına dikkat çekti.
“Sürekli bir şeylere yetişmeye çalışıyoruz. Duygularımıza yer bırakmadan yaşıyoruz.
İnsanlar artık güçlü görünmekten çok yoruldu.”
Aslan, duygularını bastıran bireylerin zamanla içsel tükenmişlik yaşadığını, bu durumun da uzun vadede ruhsal dengede ciddi bozulmalara yol açtığını söyledi.
Dijitalleşme ve ekonomik kaygılar ruh sağlığını tehdit ediyor
Teknoloji bağımlılığı, yalnızlık ve ekonomik belirsizliklerin ruhsal dengeyi zedelediğini vurgulayan Aslan, özellikle gençlerin sosyal medya etkisi altında benlik algılarını kaybettiklerini belirtti.
“Gençler sürekli başkalarının ‘mükemmel hayatlarını’ izliyor. Bu da değersizlik hissini besliyor.
Yaşlılar ise yalnızlıkla baş etmeye çalışıyor.
Aslında herkesin ihtiyacı aynı: Anlaşılmak ve değer görmek.”
İşlevsellik bozulduysa, destek zamanı
Bir kişinin ruh sağlığında bozulma olduğunu anlamanın yollarına değinen Aslan, “işlevsellikteki değişimin” en net gösterge olduğunu belirtti:
“Uyku düzeniniz bozulduysa, iştahınız azaldıysa, ilgi kaybı yaşıyorsanız ve bu durum haftalardır sürüyorsa mutlaka bir uzmandan yardım alın.
Ruhsal destek, zayıflık değil; iyileşmenin başlangıcıdır.”
Aile, iş ve okul: Ruhsal baskının merkezleri
Aslan, ruhsal sorunların en sık görüldüğü alanların aile, iş yeri ve okul ortamı olduğunu belirtti.
Bu alanlarda yaşanan baskı, iletişim eksikliği ve sürekli performans beklentisinin kişileri yıprattığını söyleyen Aslan,
“Kişi kendini ifade edemediğinde, değersizlik hissi artıyor.
Bu da kaygı, öfke ve depresif duygulanımları tetikliyor.”
dedi.
“İlaç kullanmaktan korkmayın”
Psikiyatrik tedaviye karşı toplumsal önyargılara da değinen Aslan, bu yanlış algının değişmesi gerektiğini vurguladı:
“Psikiyatrik ilaçlar gerektiğinde hayat kurtarır.
Antidepresanlar bağımlılık yapmaz.
Bu zayıflık değil, tedavi sürecinin bir parçasıdır.”
Ruh sağlığını korumanın 5 altın kuralı
Aslan, ruhsal sağlığı korumak için şu önerilerde bulundu:
-
Uyku düzeninizi koruyun
-
Sağlıklı beslenin ve hareket edin
-
Duygularınızı bastırmayın, ifade edin
-
Hayır diyebilmeyi öğrenin
-
Yalnız hissettiğinizde profesyonel destek alın
“Sosyal bağlarınızı güçlendirin, duygularınızı konuşun ve gerektiğinde yardım istemekten çekinmeyin.
Yardım istemek zayıflık değil, cesarettir.”
“Kendinize şefkatli olun”
Röportajın sonunda Aslan, toplumun ruhsal dayanıklılığı için öz şefkatin önemine vurgu yaptı:
“Kimse her zaman güçlü olmak zorunda değil.
Zor bir dönemden geçiyor olmanız, iyi bir yaşamı hak etmediğiniz anlamına gelmez.
Kendinize zaman verin, şefkatli olun ve unutmayın: Herkesin desteğe ihtiyacı olabilir.”
