Borç; birine ödenmesi gereken para ya da yapılması gereken bir hizmet… Borç; ödünç verilen ya da alınan para veya mal… Borç (bört; bor –yüklenmek, yükümlü olmak); yükümlülük, sorumluluk anlamında… Borç, bireyler ve ülkeler için hem bir fırsat hem bir risk unsuru… Borç; bir kişi, işletme veya devletin, başkasından aldığı finansal kaynağı geri ödeme taahhüdüyle kullanması durumu… Borç; kredi, ipotek, tahvil veya diğer finansal araçlar aracılığıyla elde edilen… Borçlanma, bireylerin ve işletmelerin büyük yatırımlar yapmalarını, acil durumları yönetmelerini veya büyümelerini sağlayan ödünç para… Kişisel borç, bireylerin kredi kartı, öğrenci kredisi, mortgage veya ihtiyaç kredisi gibi yollarla borçlanması… Borcun, vaktinde ve sürdürebilir ödenmesi faydalı; borcun ödenememesi zararlı… Meselâ, mortgage kredisi (uzun vadeli ipotekli konut kredisi) vb. kredi sayesinde bir ev sahibi olmak mümkün… Bu, uzun vadede bireyin malî durumunu güçlendirebilir, ancak kredi kartı borçları gibi yüksek faizli borçlar, zamanla birikerek bireyin malî dengesini bozabilir… Kişisel borçlanmanın psikolojik etkileri önemli bir husus… Yüksek borç seviyeleri, stres, kaygı ve hatta depresyona yol açabilir… Borcu borçla döndürmeye çalışmak, üretmeden tüketmek, son derece kötü…
Ülkelerin; altyapı projeleri, savunma harcamaları, eğitim ve sağlık gibi kamu hizmetlerini finanse etmek için borçlanması, normal… Normal olmayan, devlet borçlarının tahviller aracılığıyla finanse edilip, borçların gelecek nesillere aktarılarak uzun vadeli yükümlülüklerin altına girilmesi… Ekonomik düzeyde borçlanmanın olumlu ve olumsuz etkileri var elbette… Borçlanma, ekonomik büyümeyi destekleyebilir, çünkü hükümetler ve işletmeler, borçlanarak yeni projelere yatırım yapabilir ve istihdam oluşturabilirler… Ancak, aşırı borçlanma, enflasyon riskini artırabilir, para biriminin değer kaybetmesine yol açabilir ve borç krizi riskine kapı açabilir… Borç yönetimi, bireyler ve devletler için kritik bir konu… Kişisel düzeyde, borçların düzenli olarak ödenmesi, borç yükünün kontrol altında tutulması ve gereksiz borçlanmalardan kaçınılması önemli… Devletler için ise, borç sürdürülebilirliği, bütçe disiplininin sağlanması ve borçların mâkul bir seviyede tutulması gerekir… Borçlanma, doğru kullanıldığında büyümeyi ve refahı artırabilir; yanlış yönetildiğinde ciddi ekonomik ve sosyal sorunlara yol açabilir… Bireyler ve devletler borçlanma kararlarını alırken uzun vadeli etkilerini hesap etmeliler…
Özellikle mutlaka gereğinin yapılması gereken iki borca son derece dikkate etmek gerek… Namus borcu ve vatan borcu… Namus, birçok kültürde farklı anlamlar taşıyan bir kavram… Namus, ahlâk kurallarına ve toplumsal değerlere bağlılık, iffet, doğruluk ve dürüstlük anlamında… Namus borcu; kişinin kendi onurunu ve itibarını koruma sorumluluğu… Namus borcu; kişinin ailesine, sevdiklerine ve topluma karşı duyduğu ahlâkî yükümlülükler… Namus borcu, kişinin sözünde durması, verdiği sözü tutması ve ahlâkî değerlerine sadık kalması demek… Namus, insanların davranışları ve onurları ile ilişkili bir mefhum… Namus, prestij (itibar) ve saygı zor kazanılır ama kolaylıkla kaybedilir… Namus… Nâzım Hikmet’in ‘Namus’ şiiri; Nâzım Hikmet’in 1920’de yayımlanan ‘Üçüncü Kitap’ adlı eserinde yer alan şiirlerinden biri… Namus (film, 1933); Türk sinemasının ilk sesli filmlerinden biri… Namus; yönetmenliğini Muhsin Ertuğrul’un yaptığı bir dram filmi… Namus (roman, 1925); Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın yazdığı bu roman, toplumsal ahlâk ve namus kavramlarını ele almakta… Namus Borcu (1974); Hakan Balamir’in ve Türkan Şoray’ın başrollerini paylaştığı, Gurbet isimli bir kadının başına gelen olayları konu alan film… Namus Borcu (1967); Cüneyt Arkın’ın, Turgut Özatay’ın ve Zeynep Aksu’nun başrollerde yer aldığı, yönetmenliğini Türker İnanoğlu’nun yaptığı film… Vatan borcu; vatanı koruma, savunma ve ülkenin çıkarlarını gözetme yükümlülüğü… Vatan borcu; kişinin ülkesine karşı duyduğu sorumluluğu ve bağlılığı… Vatan borcu; askerlik hizmeti gibi doğrudan görevlerle yerine getirilebileceği gibi, ülkenin refahı için çalışmak ve topluma katkıda bulunmakla da ilgili… Vatan, bayrak ve ezan, uğruna ölünecek en kutsalımız…
Neye ve kime borçluyuz? Doğada ve yaşadığımız çevrede, dünyada, doğal kaynakları kullanırken, sorumluyuz… Bu; bizim ve gelecek nesillerin hayatlarını sürdürebilmesi için önemli… İçinde yaşadığımız topluma karşı mesulüz… Eğitim, sağlık, güvenlik gibi birçok hizmet nedeniyle mensup olduğumuz topluma karşı borçluyuz… Bizi yetiştiren ve destekleyen ailemize karşı bir borçluyuz… Hayatımızda bize rehberlik eden, bilgi ve tecrübelerini paylaşan kişilere, dostlarımıza ve öğretmenlerimize borçluyuz… Borcun böylesi baş tacı… Borcun, zevk için olanı ise, içimizde kapanmayan acı… Borcumuzu borç bilmek, borcun en anlamlısı… Borç ile ilgili söylenmiş, üzerinde derinlemesine düşünülüp gereğinin yapılması gereken birçok söz var… “Borç yiğidin kamçısıdır.” (Atasözü)… “Borç yiğidin külünü bile satar.” (Atasözü)… “Borç insanın özgürlüğünü alır.” (Publilius Syrus)… “Borçlu bir insan hür değildir.” (Victor Hugo)… “Bir borcun var mı? O zaman iki efendin var demektir.” (Benjamin Franklin)… “Borç almaktan sakın; çünkü borç alarak özgürlüğünü kaybedersin.” (Abraham Lincoln)… “Borç, insanı küçük düşüren en büyük yüktür.” (Seneca)… “Küçük borçlar dostluk yapar, büyük borçlar dostluğu bozar.” (Atasözü)… “Borç, tatlı bir servet gibi gelir, ama ödemesi çok acı olur.” (Menander)… Mesele, doğru ve kararalı yaşayıp, uçan kuşa borçlu olmamak olmalı… Bir kişinin çok fazla borcu olması ve neredeyse herkese borçlanması marifet değil… Marifet, çalışıp, üretip kendine yetebilmektir… Borç altına girerek, borçlanarak, girilen bir borcun sorumluluğundan kaçarak yaşamak, yaşarken ölü olmaktan farksız bir durum… ‘Borç benim, kasavet senin mi?’ yaklaşımıyla, borcumuzu düşünmekten, borcumuz ödemekten kaçamayız… Hayatımızı, her konuda verilen görevleri ve yapmamız gerekenleri borç (ödev) bilmeliyiz, (saymalıyız)… Yoksa borç bini aşar, borçlarımızı ödemekte zorlanırız… Borç gırtlağa dayanmadı mı (çıktı mı), iş işten geçer… ‘Borç yiyen kesesinden yer’ ucuz yaklaşımıyla, borçla yaşamaya devam ederiz… Borç batağına saplanmamak için, bir gün borçlarımızı ödeyeceğimizi hatırdan çıkarmamalıyız… “Borçlu ölmez, benzi sararır.” avuntusuyla yaşamak ne kadar doğru? Borç kişiyi öldürmez, ancak sürekli hasta eder, üzer ve yaşayan ölüye dönüştürür… Başka bir züğürt tesellisi… ‘Borçtan korkan kapısını büyük açmaz. (küçük açar)… Borç almak istemeyen kişi, durumuna uygun yaşamalı, tutumlu davranmalı, savurganlıktan kaçınmalı… En önemlisi, borcunu borç bilmek olmalı, alınan borç ciddiye alınmalı ve onu ödeme sorumluluğu hissedilmeli… En mühimi, mide odaklı çıkar üzerine siyaset yapılmamalı! Vatan borcu, aklını kiraya verenlerle ödenmez… Akıl fukara olunca, dil 'ukâla' olurmuş... Midesinden düşünenlere 'gafil' , anlatmadan anlayana 'dost' , önce 'devlet ve millet' diyebilene 'adam' diyoruz...
Veresiye diye diye borçlanmamak ve vermesiye noktasına gelmemek için, kendi yağımızda kavrulmak gerek… Allah’a bir can borcumuz var, gerisi boş… Aklımızı bile başkalarına ipoteklemek çıkmazına ve sarmalına takılı kalmak; neyin nesi olabilir? Hele hele tutamayacağımız sözleri bozuk para gibi savurarak, ona buna şuna söz vererek borçlanmak… Bu, akıl tutulması… Bu, olmayan akıl ile olan bedenin bile borç altına girmesi… Borç, burca fala boca edilmemeli… Unutulmamalı, borca girilmeli, lâkin borçtan nasıl çıkılması gerektiği de önceden hesap edilerek bilinmeli… Borcu borç bilip ödemek, kendimize egemen olmanın gereği…
Selam, sevgi ve saygılarımla.
https://bit.ly/muzafferceven kanalımı takip etmeniz, linki paylaşıp destek olmanız, olumlu-olumsuz görüşlerinizi, eleştirilerinizi iletmeniz dileğiyle…