Popülerliği her geçen gün artan diorama sanatı, yeni bir akım gibi görünerek karşımıza çıksa bile kökleri antik Mısır'a kadar uzanmaktadır: M.Ö. 2000'li yıllarda yaşamış olduğu düşünülen, Meketre ismindeki bir soylunun mezarında bulunan eserler ilk diorama örnekleri olarak kabul edilmektedir.
Popülerliği her geçen gün artan diorama sanatı, yeni bir akım gibi görünerek karşımıza çıksa bile kökleri antik Mısır'a kadar uzanmaktadır: M.Ö. 2000'li yıllarda yaşamış olduğu düşünülen, Meketre ismindeki bir soylunun mezarında bulunan eserler ilk diorama örnekleri olarak kabul edilmektedir.
Günümüzde Fransızca kökenli bir sözcük olarak kabul edilen diorama: Aslen Yunanca olan “dia” (içinden) ve “orama” (görünen) sözcüklerinin birleştirilmesiyle oluşturulmuştur. Dioramanın günümüzdeki tanımlaması ise; basitleştirilmiş bir anlatımla “üç boyutlu tablolar” olarak yapılabilir.
Dioramalar genellikle bir sahnenin, senaryonun veya hikayenin anlatımını üstlenmektedir. Sanatçılar çoğunlukla filmlerden bir karenin, günlük hayattan bir görüntünün, tarihten bir savaşın veya fantastik bir kurgunun projesi üzerinde çalışır. Bu sayede onlar için özel anlamlar ifade eden bu durumları elle tutulabilir hale getirebilirler.
Dioramalar zaman zaman maketler ve minyatürlerle karıştırılmaktadır. Aralarındaki fark ise; dioramaların sanatsal bir dokunuş barındırması gerekliliğinden kaynaklanır. Maketler ve minyatürler ise; konu olarak alınan eserin, nesnenin veya varlığın sanatsal bir kaygı olmaksızın, belirli oranlara sadık kalınarak yeniden üretilmesidir. Maket ve minyatür kelimelerinin anlamları arasında net bir ayrım bulunmaz ancak maketlerin minyatürlere kıyasla daha büyük çalışmalar olduğu söylenebilir. Örneklendirmek gerekirse; hem maket hem de minyatür ev yapıldığı söylendiğinde, maket evin minyatür eve göre daha büyük olması gerektiği çıkarımını yapabiliriz. Başka bir örnekle; bir karıncanın maketini yapmak istersek, orijinal boyutundan daha büyük bir karınca bile yapabilecekken; minyatür için bu durum yalnızca orijinal karıncadan küçük bir çalışma olması gerektiği şeklinde yorumlanabilir.
Karma bir sanat dalı olan diorama; resim ve heykel sanatlarıyla doğrudan ilişkilidir. Dioramada kullanılacak olan maketlerin ve minyatürlerin hazırlanması ve sonrasında boyanması, dioramayı yapan kişinin bu alanlarda uzmanlığını gerektirir. Pek çok diorama sanatçısı grafik tasarımı ve dijital sanatları da çeşitli çalışmaları için (Örneğin: Dioraması yapılacak evin duvarlarına yapıştırılacak posterler, afişler, yüzey kaplamaları...) bir araç olarak görmektedir. Bütün bu alanlarda bilgi sahibi olmanın yanı sıra, diorama oldukça masraflı bir sanat dalıdır. Diorama yapımında kullanılacak malzemeler atık ürünlerden veya doğanın kendisinden (ağaç dalları, yosunlar, taşlar) elde edilebilecek olsa da, bu malzemelerin kullanım ömürleri kısa olacağı için zaman içerisinde bozulmaların meydana gelmesi kaçınılmazdır. Dolayısıyla hazır ürünlerin satın alınması kimi durumlarda zorunluluk olarak görülebilir. Dioramalar için bir diğer kötü durum ise; eserin zaman içerisinde kirlenmesi ve bozulmaya başlamasıdır. Bunu önlemek için cam, plastik veya mika gibi şeffaf malzemelerden yapılmış çerçevelerle çalışmanın üzeri örtülmedir.
Dioramalara neden ihtiyacımız olduğu sorusunun cevabı ise (Sanat yapma isteğini veya koleksiyonerliği bir kenara bırakırsak); eğitici materyal olarak kullanıldıklarında izleyiciler üzerinde bıraktıkları etkinin gücüdür: Kültürel mirasın kalıcılaştırılmasında ve sürdürülmesinde önemli bir etken olabilir. Dioramalar, maketler ve minyatürler yıkılma tehlikesi ile karşı karşıya olan tarihi yapıların, birer kopyasının bizimle yaşamaya devam etmesini sağlayabilir. Bilgilendirme tasarımı amacıyla hazırlanan dioramalarsa izleyicilerini üç boyutlu öğrenme yöntemiyle eğitebilir ve konu aldıkları temayı pekiştirebilir. Dioramaların bizlere sunabileceği en önemli özellikleri ise var olamayanı anlatabilmeleridir. Günümüzde sahip olmadığımız soyut ve somut değerler hazırlanan projeler ile tekrar hayata döndürülebilir. Bir örnek ile anlatmak gerekirse; “Osmanlı’da saray yaşamı” konusuyla hazırlanan bir diorama günümüzde gözlerimizle göremeyeceğimiz bir kavramı üç boyutlu olarak bizlere sunabilir.
Diorama sanatının güzelliği izleyicisinin ona yüklediği anlamdan gelmektedir. Onlar sayesinde yalnızca hayalimizde olan bir görüntüye dokunma şansına erişebiliriz. Anılarımız kalıcı hale gelebilir.



