Ne kadar yazarsak yazalım, yıllardır bu illetin önüne geçemedik. Yılda yüzlerce trafik kazası oluyor, insanlar yaralanıyor ve hatta ölüyor. Bu haberler gazete manşetlerinde yerlerini alıyor, aileler perişan, görenler üzgün, duyanlar hüzünlü. Her kazada, kaybedilen hayatların ardında bir hikâye, bir aile, bir gelecek var.

Kütahya çevre yolunda meydana gelen kazaların çoğu, dikkatsizlik, aşırı hız ve yetersiz alt yapı gibi sebeplerden kaynaklanıyor. Şehir içi trafiğin yoğunluğu ve sürücülerin aceleci tutumları, kazaların artmasına zemin hazırlıyor. Çeşitli kampanyalar, trafik işaretleri ve polis denetimleriyle çözüm arayışları sürse de, bunlar yeterli olmuyor. Başka bir şeyler yapmak lazım. Bu ne olur bilmiyorum ancak, hep yazıp çizip durmak dışında elimizden de bir şey gelmiyor maalesef.

Herkesin birer potansiyel kaza mağduru olduğunu unutmamak gerekiyor. Sadece kendi güvenliğimiz değil, diğer sürücülerin ve yayaların güvenliği de elbette önemli. Trafikte dikkatli olmanın, kurallara uymanın ve sabırlı olmanın ne denli hayati bir öneme sahip olduğunu tekrar tekrar hatırlatmak zorundayım.

Çözüm, sadece bireysel sorumlulukla sınırlı değil. Yerel yönetimler ve devletin bu konuda daha etkili adımlar atması gerekiyor. Altyapı iyileştirmeleri, yolların düzenlenmesi, güvenlik kameralarının artırılması gibi önlemler, kazaların azaltılmasında kritik rol oynayabilir. Ayrıca, toplumda trafik bilinci oluşturmak için eğitim programları ve farkındalık kampanyaları da büyük önem taşıyor.

Sonuç olarak, Kütahya çevre yolunda kaybettiğimiz her can, bize sorumluluklarımızı hatırlatıyor. Hep birlikte, daha dikkatli, saygılı ve bilinçli bir trafik kültürü oluşturmalıyız. Çünkü bir kaza, bir anlık dalgınlıkla başlar, ama etkileri yıllarca sürebilir. Unutmayın, sevdiklerinizin güvenliği, sizin elinizde!

Daha geçen ağustos ayı içinde iki gencecik kızımız, bir yaşlı teyzemiz Kütahya çevre yolu üzerinde hayatını kaybetmişti. Belki birçok kişi bu kazaları hatırlamıyor bile. Gidin de o ölen kız çocuklarının annesi-babası ile bir görüşün. Bakalım yangınları dinmiş mi?

Sorumsuz sorumlular! Hadi artık, biraz görev başına…

YÜZÜNE TÜKÜRSEN ŞÜKREDECEK!

Bildiğiniz üzere Kütahya sorunları üzerine Dumlupınar Gazetesi’nde kaleme aldığım bir köşe yazımla size yeniden merhaba demiştim. Yüzlerce mesaj, telefon ve mail ile bu duruma sevindiğini belirten, konuların çok çarpıcı olduğunu ifade edenler oldu. Sağ olsunlar, var olsunlar. Bir de yine çakma (fake) hesaplarından hazımsızlıklarını kusan andavallılar da oldu. Hatta ispat edemem belki ama kim olduğuna adım gibi emin olduğum, yetkili ve etkili bir köstebek, açık kimliğini kullanmaya korkan bir fare yazımın çok saçma olduğunu falan belirten yorumlar yaptı. Bre ahlaksız! Senin oturduğun koltukta, yapmadığın görevler yüzünden Kütahya’nın ne hale geldiğini anlatan bir gazeteciye salvolar atacağına adam gibi işini yap da memleket kalkınsın. Sana bu kadar yeter, anladın sen…

BİR İLERİ İKİ GERİ OLMASIN

Yarın saat 15.00’da Kütahya Dumlupınar Stadyumu’nda Belediye Kütahyaspor, lider Silifke Belediyespor ile karşılaşacak. Her iki takım da iddialı, hedefleri bir üst lig. Zor bir karşılaşma olacak ama futbol adına çok zevkli geçeceğine inanıyorum. Silifke Belediyespor 5 haftada 4 galibiyet 1 beraberlik ile 13 puan topladı ve lider. Belediye Kütahyaspor ise 5 maçın 3’ünden galibiyetle, 2’sinden ise mağlubiyet ile ayrıldı. Geçen hafta yediği evlere şenlik golle mağlubiyet ile deplasmandan evine dönen Mavi Şimşek, lider ve namağlup Silifke’yi aynı şekilde eli boş olarak göndermek istiyor. Ne kadar istese de bu sadece istemekle olmuyor maalesef. Teknik heyetin de maçı maç anında sahada okuyup doğru hamleler yapması gerekiyor. Bu maçtan 3 puan alan taraf Belediye Kütahyaspor olursa “şampiyonluk yarışında ben de varım” der. Mağlubiyet ise teknik heyetin otobüs bileti olur.

Sevgiyle kalın…

TEBESSÜM

Erzurumspor yenilirse küme düşecek, berabere kalır ya da yenerse ligde kalacaktır. Hocadan dua etmesini isterler:

“Hocam bir dua et de takım yensin, hiç değilse berabere kalsın.”

Hoca dua eder. Maçın 90 dakikası berabere biter ama Erzurumspor uzatmalarda bir gol yer ve küme düşer. Taraftarlar, “Ne biçim dua ettin” diye Hoca’ya çıkışırlar. Hoca kendini savunur:

“Ula uşah, ben 90 dekke için dua ettim. Ne bülim hakem uzadacah!”

GÜZEL CÜMLELER

Bilgisiyle kibirlenmek, cahilliğin ta kendisidir.