Hani derler ya “Leyleğin ömrü lak lak ile geçer” diye. Kütahya’da siyaset yapanların büyük bir kısmı da “lak lak” ile meşgul. Anlatayım da öğrenin “lak lak” muhabbetini.
Kütahya Kent Konseyi Başkanı Bülent Cebeci’nin özel daveti üzerine katıldığım Kütahya Çocuk Meclisi seçimini baştan sona kadar izledim. Salonda olan bitenleri siyasi bir provokasyona çevirenlere alet olmamak için detaylara girmiyorum. Çocuk Meclisi’ne başkan adayı olmak isteyen 20’ye yakın çocuğun konuşmalarını dikkatle dinledim. Konuşan çocukların tamamının ortak bir söylemi vardı. Çocuklar güvenli değil, tacize maruz kalıyor ve istismar ediliyor. Hele ki bir kız çocuğu vardı ki “sabah okulda kahvaltı verilse” diyordu. Ah be güzel kızım, senin o titrek sesinle söylediğin bu sözler, hepimize utanç vesikası olarak yeter de artar bile ama bundan utanacak birileri var mı? Öyle ya, “Allah utandırmasın” dileğini kendilerine şiar edinenleri Allah gerçekten utandırmıyor!
Prosedür ve mevzuatlar arasına sıkıştırılmış, “siyasal İslamcıların” her fırsatta mal bulmuş gibi üzerine atladığı konuları, bu küçücük çocuklar üzerinden gündeme taşımak siyasi etik açısından da insanlık açısından da büyük bir skandal.
Çocuklar, “çevreyi kirletmeyelim, iyi birer anne baba olalım, güvenli oyun alanları kazanalım, tacize uğramayalım ve istismar edilmeyelim” diye yalvarırken, biz çocukları siyasi çıkarlarımız uğruna istismar etmiyor muyuz? Hanımlar beyler, sizi edep ve insanlığa davet ediyorum…
HALKIN GÜNDEMİNE GELİN BAYLAR
Sokakta gezmeyi, caddelerde insanlarla hasbihal etmeyi seven bir gazeteciyim. İşporta malı siyasi gündemlerle halkın çok uzağında olan siyasi çevrelere söylemek istediklerim var. Halkımızın büyük bir bölümü açlık sınırının altında bir gelir kaynağı ile yaşam mücadelesi veriyor. Semt pazarlarına bir gidin, bozuk para dediğimiz madeni paralar artık orada kullanılmıyor. Çünkü en ucuz sebze meyve 20 liranın altında değil. Dün pazar alışverişinden gelen iki emekli dostumla karşılaştım. “Pazar nasıl, ucuz mu” diye sordum. Kıyamam, verdikleri cevap beni derinden yaraladı; “200 liraya birkaç kilo sebze aldık eve dönüyoruz” dediler. Siyasi gücü elinde tutan, iktidarı 22 yıldır sahiplenen AK Partili yetkililere sesleniyorum: Baylar, hiç mi görmüyorsunuz bu olan bitenleri? 12 bin 500 lira emekli maaşı ile geçinmeye çalışan emeklileri, 17 bin lira asgari ücretle evine bakmaya çalışanları duyun bre. Sizin için koltuklarınız daha mühim algısı var bende. Bu algıyı kırın be mübarekler. Market alışverişine gidenler bilir. 3-4 torba zaruri ihtiyaçları aldığınız zaman 2-3 bin lira para ödüyorsunuz. Bu market alışverişini ayda en az 2 defa yapmak zorundasınız. Söyleyin bana nasıl geçinecek bu halk? Enflasyon zirvelerde gezerken, vahşi kapitalizm boynumuza yağlı urganı takmış iken, kim sağlıklı yaşamdan söz edebilir?
MÜFTÜ KÖR KADI SAĞIR
Rahmetli gazeteci büyüğümüz Hasan Bilcan’ın sıkça kullandığı bir sözdü bu: “Müftü kör kadı sağır, sen durma bağır…” Ruhu şâd olsun. Bu yazının müftü ile alakası yok ha, kalkıp bana da “din düşmanı, zındık, asın kefereyi” diye saldırmayın, betimleme amaçlıdır. Ya arkadaş, millet derdini anlatır kimse duymaz, hiçbir yetkili görmez. Günlerdir çarşaf çarşaf köşe yazılarımda “Çevre yollarında insanlar ölüyor” diye haykırıyorum, bir Allah’ın kulu da çıkıp bana açıklama yapmadı. Sadece Kütahya Milletvekili Sayın Ahmet Erbaş bana ulaşarak konunun takipçisi olacağını, TBMM’de gündeme getireceğini ve Ulaştırma Bakanı ile yetkililerine konuyu aktaracağını iletti. Kendisine teşekkür ediyorum. Sesimizi duyan yegâne siyasetçi. Başka bir yetkili yok mu bu memlekette? Sayın Erbaş dışında yazılarımı okuyan biri yok mu? Yarın seçim sathı mahallinde bu konulara duyarsızlığınızı sizin burnunuzdan getirmezsem siz gibi olayım…
GÜZEL CÜMLELER
Cesaretin bittiği yerde esaret başlar.