TRT’nin son yıllarda yaptığı belki de en güzel dizi film Gassal, ülkede yaşayan birçok kişiyi ölüm gerçeği ile yüzleştirdi. “Ölüm var Hacı” dedirten Gassal dizisini izledim ve size bununla ilgili görüşlerimi aktaracağım.
“Gassal”, izleyicileri ölüm gerçeğiyle yüzleştirerek derin bir etki bırakıyor. Ölümle yaşam arasındaki bağda, bir gassalın hayatını ve bu süreçteki sorgulamalarını merkezine alan dizi, toplumsal farkındalık yaratmayı başarıyor.
Toplumda genellikle göz ardı edilen bir meslek olan gassallığı işleyen bu yapım, ölüme hazırlık sürecini cesur bir şekilde ekrana taşıyor. Her bölümde izleyicilere farklı bir hayat hikâyesi sunan “Gassal”, ölümü bir son değil, yeni bir başlangıç olarak da yorumluyor.
Başrol oyuncusu Kütahyalı aktör Ahmet Kural’ın duygu dolu performansı, gassal karakterinin içsel çatışmalarını etkileyici bir şekilde yansıtıyor. Yardımcı karakterlerle kurulan ilişkiler, hikâyenin derinliğini artırıyor ve izleyiciye dokunaklı anlar yaşatıyor. Ağlamamak elde değil onu söyleyeyim.
Dizinin mekân kullanımı ve görselliği, ölüm gerçeğini vurucu bir şekilde yansıtırken manevi boyutuna da dikkat çekiyor. Gasilhane sahneleri hem ürpertiyor hem de düşündürüyor; bu atmosfer, hikâyelerin ruhunu derinleştiriyor. Dizide bir replik var ki “Zaman diriler için kıymetlidir…” gerçeğini bir tokat gibi hepimizin yüzüne vuruyor.
“Gassal”, izleyicilere hayatın ve ölümün değerini hatırlatan bir yapım olarak öne çıkıyor. Birçok kişi, diziden ilham alarak ölüm korkusuyla barışmayı ve sevdiklerine daha fazla değer vermeyi düşündüğünü ifade ediyor. “Üç günlük dünya için, insan insanı kırmamalı” zihniyeti bize adeta bir işaret fişeği oluyor.
TRT’nin bu cesur yapımı, izlenmesi gereken bir eser. Hem duygusal hem de düşündürücü olan “Gassal”, yaşam ile ölüm arasındaki ince çizgide, insanı kendi varoluşuna dair derin sorgulamalara davet ediyor…
KÜTAHYASPOR’A SAHİP ÇIKAN YOK!
Sezon başında şampiyonluk parolası ile yola çıkan Kütahyaspor yönetim kurulu, tıkanıp kalmamak için kolları sıvadı ve bir dizi kampanya başlattı. Bunların içinde bir bayrak kampanyası var ki şuana kadar bu kampanyaya Kütahya’dan çok az sayıda destek gelirken, Kütahyaspor Yönetim Kurulu Başkanı Osman Altınkaya’nın Kütahya dışındaki dostlarından inanılmaz bir destek geldiği görülüyor. Ankara, İstanbul, Artvin, Trabzon, Bursa, Adana vs. birçok ilden birçok dost.
Benim anlamadığım konu şu; Kütahyalılar Kütahyaspor’a neden destek çıkmaz? Elbette bunun bir geçmişi var ancak her şey neden başarıya endeksli olarak yükseliyor. Ya da olaya şöyle bakalım; şuanda Kütahyaspor ligin zirvesinde olsa, ikinci ile arasında 6 puan fark olsa Kütahyaspor’a destek mi yağacak? Pek zannetmiyorum.
Bir de şu konu var, Kütahyaspor’a 1,5 milyon lira bağış yaptıkları için vazonun önünü valilik ve belediye onayı ile yabancı esnaf gruplarına verdiler. Çok da garabet bir görüntü ile muhatap olmak zorunda kaldık. Koskoca Kütahya’nın koskoca esnafları, “Buyurun biz veriyoruz 2 milyon lira, takımımıza destek olsun” diyemez mi? Cevap veriyorum, “Diyemez, demez, dedirtilmiyor…”
Belediye, valilik, 3-5 gazeteci ve bazı taraftarların dışında Kütahyaspor’a destek olan yok.
Sezon başında Güral Ailesi’nden toplamda 20 milyon lira geldi, o da gelmemiş olsa takım çoktan iflas bayrağını çekmişti. Belediyenin ekonomik dar boğazda olması, bütün ekonomik planların değişmesine neden oldu. Bu konuda Kütahya Belediyesi’ne ya da başkan Eyüp Kahveci’ye denilecek bir şey yok. Çünkü ay aydınlık, hesap ortada. Bu imkânsızlıklara rağmen hâlâ destek olunmakta. Bu konuda haklarını yemek doğru olmaz.
Kısaca şunu belirtmek istiyorum, Artvinli Osman Altınkaya Başkan kolları sıvamış Kütahyaspor için resmen savaş verirken, Kütahyalı Mehmet’in kılını dahi kıpırdatmaması gerçekten çok ayıp…
Sevgiyle kalın…
GÜZEL CÜMLELER
Beşeri hayat, doğumla başlar ve ölümle sona erer; aradaki zaman ise bizim bunda bir öykümüzdür.