Aradan tam bir yıl geçti. 31 Mart 2024 yerel seçimleri, Türkiye’nin siyasi haritasında radikal değişimlere sahne oldu. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 47 yıl sonra ilk kez birinci parti konumuna yükselerek, 14 büyükşehir ve 21 il belediyesini kazandı.

Bu büyük değişim rüzgârından nasibini alan şehirlerden biri de Kütahya oldu. CHP, Kütahya’da uzun bir aradan sonra ilk kez belediye başkanlığını kazandı. Bazıları bu durumu, AK Parti ile MHP arasındaki gerilimin doğurduğu bir fırsat olarak değerlendiriyor. “Kavga eden iki partinin arasından CHP sıyrıldı” diyenler matematiksel olarak haklı olabilir. Ancak bu tablo, aynı zamanda “çalışan kazanır, elması kızarır” sözünü de doğrular nitelikteydi.

Eyüp Kahveci, 2019 seçimlerinde yaşadığı yenilgiden sonra küsmek yerine, daha seçim gecesinin sabahında 2024’e hazırlanmaya başladı. Deyim yerindeyse, harıl harıl çalıştı. Sabırla, inatla ve inançla… Olası görünmeyen bir başarıyı mümkün kıldı ve fark az olsa da, ipi göğüsleyen isim oldu. Üstelik bu başarıyı, kendi partisi içinde bile bazı isimlerin ayak oyunlarına rağmen kazandı. Bunları isim isim sayabilirim istenirse ama lüzumu yok!

Ancak bu zafer sadece bireysel bir çabanın değil, aynı zamanda değişim talebinin de yansımasıydı. Kahveci’nin ve ekibinin sokak sokak, kapı kapı yürüttüğü kampanya dışında; Kütahya’da CHP’ye ilk kez oy veren önemli bir seçmen grubunun, tercihini hükümete duyduğu tepki üzerinden belirlediğini gözlemledim. Özellikle küskün MHP seçmeni ile AK Parti’nin aday tercihinden memnun olmayanlar, bu değişimde etkili oldu.

Elbette bu, buzdağının yalnızca görünen yüzü. Asıl nedenler, daha derinlerde yatıyor. Ancak bugünkü konumuz doğrudan o alana temas etmediği için şimdilik o kısmı başka bir yazıya bırakıyorum.

Asıl sorumuz şu: Eyüp Kahveci ve birkaç kurmayının büyük emekle kazandığı bu zaferin ardından ne oldu? Gözlemlerim şu: Seçimle doğrudan ilgisi olmayan bazı çevrelerde adeta bir “güç zehirlenmesi” yaşandı. Bu, hem tuhaf hem de düşündürücü. Çünkü bu kesimler, ne sahada ter döktü ne emek verdi. Ama nedense kendilerini sürecin merkezine konumlandırma telaşına düştüler ve bunu başardılar.

Bazıları önceki yönetimlerden hesap sorma arzusu taşıyarak Kahveci’ye yakınlaştı. Bazıları ise bu yeni dönemi bir “rant kapısı” olarak görerek nemalanma hevesine kapıldı. Ne oldu peki? Eyüp Bey, bu çevrelere karşı güçlü ve kalın bir duvar ördü. Bu duvar, art niyetlilerin geçemeyeceği kadar sağlamdı. Fakat Kütahya’ya gerçekten hizmet etmek isteyen, iyi niyetli insanlar o duvarı bir şekilde aştı; zahmetli de olsa bir yol buldular.

Eyüp Kahveci'nin, geçen bir yılda bu tabloyu açıkça görmüş olduğunu düşünüyorum. Onun işi kolay değil. Belediyenin bozulmuş mali dengesi, kendisine karşı yürütülen sistematik yıpratma çabaları ve en önemlisi, belediye meclisinde azınlıkta oluşu... Tüm bunlar oldukça zorlu bir denklem oluşturuyor.

1992’den beri tanıdığım, hatta yakından tanıdığım Eyüp Kahveci, bugün kelimenin tam anlamıyla bir mücadele içinde. Uzak bir gözle değil, dikkatle ve yakından izliyorum süreci. Eleştirilere kulak veren, önerileri dikkate alan ve iktidar sarhoşluğu yaşamayan bir başkan profili çizmeye özen gösteriyor. Bu noktada onun en büyük handikabı, belediye meclisinde çoğunluğa sahip olmaması. Diğer sorunlar zamanla çözülebilir; ancak bu durum, önümüzdeki süreçte yönetim becerilerini daha da sınayacaktır.

Şöyle bilirim; Eyüp Kahveci haram yemez ve yemek isteyene de yol vermez… Devletine sadık bir Türk evladıdır…

Geriye dört yıl kaldı. Bu süre zarfında Eyüp Kahveci nasıl bir strateji izleyecek, hangi adımları atacak, neleri göze alacak? Bunu hep birlikte göreceğiz.

Sevgiyle kalın…

GÜZEL CÜMLELER

Siyaset sahnesinde sahici olmak, her zaman alkış getirmeyebilir ama iz bırakır.