Kütahya’nın kalbinde (Zafer Meydanı çevresinde) bulunan Hürriyet Çeşmesi, sadece susuzluğa deva olan bir mermer değil aynı zamanda tarihin yaşayan tanığıdır. Kitabesine göre rumi 1325 / miladi 1908-1909 yılları arasında yapıldığı düşünülmektedir. II. Abdülhamid-i Sanî Han Devri ve II. Meşrutiyet geçişinin gölgesinde vücut bulan bu çeşme, genç Osmanlı döneminin zarif bir tercümanıdır. Doğlarlı sülalesi tarafından yaptırılmıştır. O dönemin su yapıları özelliklerini taşır; ortasında anıldığında parlayan tuğra- arma devletimizin kudretini hatırlatırken iki yanda bulunan beş kollu yıldızlar ise hürriyetin umut dolu ışığını geleceğe taşır. Derin bir kemerin gölgesinde, mermer yüzeylere işlenmiş olan kitabe sanki çeşmenin diliyle konuşmaktadır. Dönemin siyasi, kültürel ve estetik ruhunu taşımasıyla birlikte bu yapı aynı zamanda çevresinde olan telaşa ve zamana karşı dimdik duruşuyla ulu tarihini kulaklarımıza fısıldayan bir destandır. Hürriyet Çeşmesine, 1909 yılından sonra yapıldığından dolayı Meşrutiyet Çeşmesi de denmektedir.
Çeşmenin Kitabesi
Hürriyet Çeşmesinin üzerinde iki tane kitabe bulunmaktadır.
Çeşmenin yuvarlak kemerin üzerine ince simelerle hareketlendirilerek iki bölüme ayrılmış alınlıkta yer alan birinci kitabe şu şekildedir;
Var olâ şâh-ı Cihân-âdil zeh-i kuds sıfat
Sâye-i Şâhanesinin mülkü âbâdan olup
Abd-i memlüklerin Hocazade akıttı bu çeşmeyi
Afıtâb-ı re’fethinden Rûşen oldu şeş cihâd
Görmemiş zat-ı gibi hakani çeşm-i kâinat
Yapdı nâm-ı akdesine etti edâ-i vâcibât
Günümüz Türkçesi;
Adil ve kutsal olan cihan padişahı var olsun, çeşme canlanınca Şah’ın yeni padişahın gölgesinde olacak, bu çeşmeyi Memlük kulu Hocazade akıttı ve güneş gibi altı cihanı aydınlattı, dünya (yeryüzü) onun gibi Hakan görmemiştir.
İkinci kitabe ise kemer nişi içerisinde bulunmaktadır.
Yazdı Rıf’at mahlas cevher gibi tarihini
Akdı işbu çeşmeden Sâfi sular aynü’l-hayat (R.1325\M.1908-1909)
Günümüz Türkçesi:
Rıf’at mahlasıyla bu çeşmenin tarihini inci gibi yazdı, bu çeşmeden akan temiz sular hayatın da kendisidir.
Çeşmenin kitabesi, o dönemin siyasi ve edebi ruhunu anlamamız için eşsiz bir örnektir. Metinde geçen “âfitâb”, güneş demektir. Burada hürriyet, karanlıkları delen bir güneş gibi tasvir edilmiş. “şeş cihâd” kelimesi altı yön anlamına gelir; bu da hürriyetin sadece Kütahya’ya değil, tüm cihana yayılacağı bildirir. “Hakânî çeşm-i kâinât” sözü Osmanlı padişahının evrenin gözü gibi yücelterek, devlete bağlılığı vurgular. Rıf’at mahlasıyla yazılmış ikinci kitabe hem klasik divan edebiyatının mazmunları, hem de modern siyasi bir heyecan duyguları bir arada hissedilir.
Mimari özellikleri
Çeşme, bugünkü görünüşüyle incelendiğinde dört metre bulan yüksekliği ve üç buçuk metreyi aşan genişliğiyle dikkat çeker. Çeşme, bağımsız çeşmeler grubunda yer alır. Geniş ve derin tutulmuş yuvarlak kemeri, ilk bakışta insana ferah bir mekana adım atıyormuş hissi uyandırır. Ancak kemerin üzerinde oturan ayaklar sıvandığından dolayı ilk ustaların kimlikleri meçhuldur. Ayna taşının yerleştirilmiş korkuluk levhası göze çarpar; bu levha açılan üç delikten, üç ayrı musluk aracılığıyla berrak sular akar. Kesme taşlarla örtülmüş gövdenin üzerinde bir sıra kirpi saçak yükselir ve çeşmenin tümünü kiremit örtülü mütevazı bir çatı taçlandırır. Çeşmeye estetik ruhunu bağışlayan asıl öğeler, ayna taşında toplanır. Burada kullanılan devşirme korkuluk levhası zamana yenik düşmüş kimi yerleri tahrip olmuştur. Fakat yine de ortasında geometrik bir kompozisyon dikkat çeker; üç şeritli bir çevreleme içinde madalyon. Madalyonun tam ortasında ise baklava dilimleri sanki taşın içinden ışık saçıyormuş gibi etrafa yayılır. Çapraz çizgilerle bezenmiş bu motif, çeşmeye hem zarafet hem de hareket katmıştır. Arma, yıldız ve suyun akışını sağlayan üç musluk pirinçten yapılmıştır. Ayna taşının devşirme mermer bir malzeme olduğu bilinmektedir. Bazı yerlerinde ise lüle taşı kullanılmıştır.
Vaktiyle Hürriyet Çeşmesi, bugünkü Tarım Kredi İş Merkezi’nin bulunduğu konumda durmaktaydı. 1930’ların solgun fotoğraflarında, çeşmenin arkasında görkemli yapısıyla Kütahya Lisesi yükselirken, önünde suya eğilen insanların gölgeleri görünürdü. 1957 yılına dek orada sağlam duran bu zarif eser, şehrin imar düzenlemeleri arasında sökülüp kaldırıldı. yıllar sonra, belediyenin unutulmuş depolarında, tozlu mermer taşların arasında derin uykuya dalmış bir hatıra bulundu. Araştırıldığında bu uyuyan hatıranın Hürriyet Çeşmesi’ne ait olduğu anlaşıldı. Bunun üzerine çeşme Hal binasının karşısında yeniden nefes alıp hayat buldu. Fakat kader ağları onun için yeniden tekrarlandı ve tekrar bulunduğu konumdan sökülerek Saray Hamamı’nın yanına taşındı, oradan alınarak bugünkü yerine monte edildi.
Alınlığında Osmanlı Devleti’nin ihtişamlı arması ile parıldayan bu çeşme bir devrin derin hatırasını taşımakta ve her bakıldığında geçmişin izlerini günümüze taşımaktadır.
Tarihi Arka Plan ve Yapılış Sebebi
1908-1909 yılları Osmanlı tarihinin kırılma noktalarından biridir. II. Abdülhamid’in uzun yıllar süren saltanatından sonra gelen Meşrutiyet sevinci, yalnızca İstanbul’da değil, taşra şehirlerinde de dalga dalga ulaşmıştır. O yıllarda hürriyet kelimesi, halkın dilinde bir şarkı gibi söylenmiş, gazetelerde, meydanlarda, kahvehanelerde yankılanmıştır. İşte Kütahya’da inşa edilen Hürriyet Çeşmesi, bu siyasi ve toplumsal heyecanın taş ve mermerlerde vücut bulmuş halidir. Çeşmeden akan her bir damla su, bir bakıma Meşrutiyet’in getirdiği özgürlüklerin sembolik akışıdır.
II. Abdülhamid Dönemi ve Meşrutiyet
II. Abdülhamid’in uzun yıllar süren saltanatı, Osmanlı topraklarında sıkı bir denetim ve merkeziyetçi otorite ile tanınmıştır. Taşra şehirlerinde yaşayan halk, günlük hayatını sürdürürken padişahın gölgesinde temkinli adımlar atmak zorundaydı; fakat bu ağır baskıya rağmen “hürriyet” umudu akıllardan hiç silinmemiştir. 1908’de ilan edilen II. Meşrutiyet, bu bastırılmış duyguların coşkuyla açığa çıktığı bir dönemi müjdelemiştir. Kütahya sokaklarında halk, gazetelerde ve kahvehanelerde yankılanan özgürlük haberleriyle umutlanmış, “hürriyet” kelimesi dilden dile dolaşmış ve halkın ağzına peresenk olmuş gibi kulaktan kulağa yayılmıştır. İşte böyle bir ortamda yükselen Hürriyet Çeşmesi, yalnızca suyun kaynağı değil, aynı zamanda Meşrutiyet’in şehrin taşlarına ve insanları kalplerine işlenmiş sembolüdür.
KAYNAKÇA:
Özdemir, N. (2022). Minareyi Kaybetmemek: Kütahya’dan fıkra, hikâye ve hatıralar. s.137.
Verim, Y. (2019). “Kütahya’da II. Abdülhamid Han Döneminde inşa edilmiş iki çeşme: Çinili Çeşme ve Hürriyet Çeşmesi.” Safran Kültür ve Turizm Araştırmaları Dergisi, 2(1), 79-80.
Kültür ve Turizm Bakanlığı. (t.y.). Hürriyet Çeşmesi. Kültür Portalı. https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/kutahya/gezilecekyer/hurryet-cesmes
Keykubatlı, S. Kütahya’da Tanzimat Sonrası Osmanlı Mimarisi. (Yayınlanmamış yüksek lisans tezi). Akdeniz Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Verim, Y. (2019). Kütahya Çeşmeleri. Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s.114-115.
Türkiye’nin Tarihi Eserleri. (t.y.). Sayfa başlığı veya makale başlığı. https://www.turkiyenintarihieserleri.com/?oku=2494
Kalyon, M. M. (2010). Kütahya’da Su Medeniyeti. Kütahya: Kütahya Belediyesi Kültür Yayınları.
.