Arapça’dan dilimize geçen iktidar, bir işi yapabilme gücü, yetkisi anlamına gelir. İktidara gelebilirsiniz ama pekala muktedir olamayabilirsiniz. Bu yalnızca siyaseten geçerli bir kavram değildir. Hayatın hemen her alanında bunu gözlemleyebilirsiniz.

 

En küçük kurum olan aileden başlayalım. Ailenin doğal  lideri olarak görünen ve iktidarı elinde tutan ‘baba’, aile içerisinde çocuklarına karşı ayrımcılık yapıyorsa, eşine gereken ilgi ve sevgiyi göstermiyorsa, yeteri kadar adil değilse, iktidarı belki bir süre daha devam eder ama eninde sonunda, özellikle de çocuklar büyüdüğünde, iktidarını kaybeder. Ailede gerek anne, gerekse de baba figürleri kendilerine çocukları tarafından saygı duyulmasını bekler. Bunu doğal bir hak olarak görürler. Bir çocuğun, hele de yetişkin bir çocuğun anne ya da babaya saygı duyması için bunun anne ve baba tarafından hak edilmesi gerektiğine inanıyorum. Diğer türlü saygı zorlama ve ikiyüzlülük barındırır.

 

Bir şekilde iktidar olabilirsiniz, ancak aslolan muktedir olabilmektir. Bu da kendine güven  ve adil bir yönetim şekliyle olanaklıdır. İster aile içerisinde, ister işyerinde, arkadaşlık ortamında, isterse de siyasal arenada olsun.

 

Kendine güvenmeyen, çapsız ve liyakatsiz bir insana yetki ve güç verildiğinde, bu güç ve yetkiyi dağıtmaktan kaçınacak, kendine odaklı bir yönetim şeklini benimseyecektir. Ardından da bu güç ve yetkiyi elinde tutabilmek, kaybetmemek için elinden gelen her türlü çabayı harcayacaktır. Buna rakiplerini eleme, düşmanlaştırma, kutuplaştırma, iftiralar, kumpaslar da dahildir. Artık o süreçten sonra elindeki güç ve yetkiyi kaybetmemek adına, her şeyi mübah görmeye başlayacaktır. Bu süreçte çevresindekileri de kendisine inandırarak ya da tehdit ve şantajla kendi tarafında tutmaya devam edecektir. İşte bu aşamada, özellikle de çevresindekilerin iktidardakini terk etmesi, muktedir olamayan, ancak iktidarda kalmak isteyen kişinin de yararına bir davranış şekli olacaktır. İster aile, ister arkadaş, ister şirket ya da siyasi ortamda. Çünkü muktedir olamadan iktidarı yürütmenin olanağı yoktur ve eninde sonunda gerek iktidarda kalmak isteyene, gerek çevresindekilere, gerekse de toplumun tamamına onarılamaz zararlar verecektir.

 

Aile içerisinde doğal lider ve mutlak iktidar sahibi baba da olsanız, yetkilerinizi ve gücünüzü paylaşmadığınız sürece o aileyi ayakta tutamazsınız. Karar alma sürecinde eşinize ve eğer yetişkinse çocuklarınıza danışmadan kararlar alırsanız, o kararların sorumluluğunu tek başınıza taşımak zorunda kalırsınız. Hele de yanlış kararların altına imza atıyorsanız, yalnızlaşır ve diğer aile bireyleri tarafından dışlanırsınız.

 

Gerek aile içinde, gerek arkadaş ortamında, şirket içinde ve siyasal arenada uzlaşıyla hareket eder ve adil olursanız muktedir olabilirsiniz.

 

Muktedir olabilmek akıl ister, kendine güven ister, kendini aşmak ister. Kendini aşamayan, hasbelkader bir konum elde etmiş ya da birileri tarafından bir yerlere getirilmiş insanlarda bu özelliklere rastlamanız son derece zor, neredeyse imkansızdır.

 

Toplumlar için, özellikle de siyasal arenada rol verilecek insanların mutlaka ince elenip sık dokunarak karar verilmesi gerekmektedir. Çünkü iktidarı elinde bulunduran bir aile üyesi yalnızca ailesini, arkadaş ortamında iktidarı elinde bulunduran yalnızca o ortamı, şirkette iktidarı elinde bulunduransa yalnızca o şirketi etkiler. Siyasi arenada yapılan yanlış seçimler, verilen güç ve yetki bütün toplumu etkiler. Gün gelir şirketinizde iş başvurusuna yanıt bile vermeyeceğiniz birileri tarafından yönetilmeye mahkum olursunuz.

 

Güç, gerçekten de kimi zaman zalimin zulüm aracıdır. Çünkü gücü elinde bulunduran adil değilse, ancak zulmederek iktidarının devamını sağlayabilir. Tarihte bunun örnekleri fazlasıyla görülmüştür. Ancak yine görülmüştür ki, bu gibi iktidarların gidişi hiç de adil iktidarların gidişine benzemez. Toplum tarafından lanetlenirler. Bu siyasal arenada da böyledir, aile ve şirket içinde de.

 

Herhangi bir kurum ya da şirkette güç ve yetkiyi kötüye kullanan bir kişi, bu güç ve yetkiden arındırıldığında, toplum içerisinde zerre kadar ne sevgi görür ne de saygı. Hatta toplum bu türden insanları öylesine aşağılar ki, sokağa çıkmaya bile cesaret edemez duruma getirir. Bu gibi insanların sığınacağı başka limanlara ihtiyacı vardır.

 

NE OKUMALI

 

William Golding, Sineklerin Tanrısı

 

NE İZLEMELİ

 

Yönetmenliğini Kartal Tibet’in yaptığı ve başrolünü Kemal Sunal’ın oynadığı, Aziz Nesin’in yazdığı aynı adlı kitaptan uyarlanan ZÜBÜK.