Ekonomi bozulabilir, imar ve iskân sorunları yaşanabilir, eğitim sistemi aksayabilir. Ancak bunların hepsi bir şekilde düzelebilir, yeni reformlar ve politikalarla yeniden yapılandırılabilir. Fakat toplumun temel harcı olan merhamet, ahlak, cömertlik, sevgi ve saygı gibi değerler kaybolursa, bunları nasıl geri getirebiliriz?
Günümüzde insanların birbirine olan güveni azaldı hatta yok olmak üzere. Sokakta yürürken birine selam vermek bile garipsenir oldu. Yardım eli uzatan birine bile şüpheyle bakılıyor. Çünkü bireysel menfaatin, bencilliğin ve çıkarcılığın ön plana çıktığı bir düzen içinde yaşıyoruz. Materyalist çoğunluk manevi iklimin süvarileri ile başa çıkmaya çalışıyor.
Toplumsal yozlaşmanın başlıca sebeplerinden biri, maddi kazanımları her şeyin üstünde tutan anlayıştır. İnsanlar ne kadar kazandığıyla, ne kadar mal mülk edindiğiyle değerlendirilir oldu. Oysa gerçek insanlık, sahip olduklarımızla değil, paylaştıklarımızla ölçülmelidir. Cömertlik, sadece maddi anlamda bir şeyler vermek değil; vakit ayırmak, empati kurmak, anlayış göstermek ve paylaşmayı bilmektir.
Ahlaki değerlerin kaybolmasında medyanın ve sosyal platformların da etkisi büyük. Sürekli olarak bireysel başarılar, gösterişli hayatlar ve popüler kültür üzerinden oluşturulan yapay bir mutluluk algısı dayatılıyor. Gerçek değerler ise göz ardı ediliyor. Aile içindeki iletişim zayıflıyor, komşuluk ilişkileri bitme noktasına geliyor ve bireyler yalnızlaşıyor.
Peki, bu değerleri yeniden nasıl inşa edebiliriz? Öncelikle eğitimi sadece akademik bir süreç olarak görmemeliyiz. Çocuklarımıza erken yaşta ahlakı, merhameti ve paylaşmayı öğretmeliyiz. Aile içinde, okulda ve sosyal hayatta bu değerleri örnek olarak göstermeliyiz. Çünkü ahlak anlatılarak değil, yaşanarak öğrenilir. Mesela arkadaşının hakkı olan sırada onu itip geçmenin ahlaksızlık olduğu anlatılmalı. Kendisine ait olmayan bir şeyin kesinlikle almaması gerektiği çocuğa ahlak olarak tarif edilmeli. Başkasının çantası, cebi ve buna benzer her türlü özeline el uzatmanın hırsızlık yani ahlaksızlık olduğu anlatılmalı.
Bireysel olarak da değişime kendimizden başlamalıyız. Küçük bir tebessüm, birine yardımcı olmak, karşılıksız iyilik yapmak bile toplum içinde domino etkisi yaratabilir. Eğer biz değişirsek, çevremizdeki insanlar da değişmeye başlayacaktır. Sevgiyle, saygıyla, cömertlikle ve merhametle yeniden yoğrulan bir toplum hayal değil, sadece biraz çaba gerektiriyor.
Sevgi temalı, ahlak temalı bir hayat kurmamızı istemeyenler olabilir. Bunlarla savaşmanın en güzel ve güçlü yolu kesinlikle kendimizi yetiştirmek ile bulunacaktır. Önce kendimizi ahlaklı, merhametli, sevgili ve cömert bir insan yapmayı başarmalıyız. Çünkü bir insan en yüce ahlakla ahlaklanmaya meyyaldir. Bu içinde bekleyen bir yazılımdır Âdemoğlunun. Yazılımı kurmadan o program açılmayacaktır. O nedenle içimizdeki hazineyi bir an evvel gün yüzüne çıkarmamız iktiza ediyor.
Sonuç olarak, ekonomik veya sistemsel sorunlar bir şekilde çözülebilir. Ama eğer ahlaki ve insani değerlerimizi kaybedersek, geri dönüş çok daha zor olur. O yüzden bugünden itibaren kendi hayatımızda küçük de olsa fark yaratacak adımlar atmalıyız. Çünkü bu değerler kaybolursa, sadece bir düzen değil, insanlık da yok olur maazallah.
Sevgiyle kalın…
GÜZEL CÜMLELER
İyilik güzel ahlaktır. Günah, vicdanını rahatsız eden ve insanların bilmesini istemediğin şeydir.