TÜİK’in son verileri, Kütahya’nın sessiz sokaklarında yankılandı adeta. Artık şehrimizde araç sayısı insan sayısını geçmiş durumda.
Temmuz 2025 itibarıyla 275.597 motorlu taşıt, 275.111 kişilik nüfusu geride bıraktı.
Yani Kütahya’da neredeyse herkesin bir aracı var. Kulağa gelişmişlik gibi geliyor olabilir…
Ama biraz düşününce insanın içini kemiren bir soru beliriyor: Bu gerçekten ilerleme mi, yoksa fark etmeden içine düştüğümüz bir israf döngüsü mü?

Bir Zamanlar Bir Traktörle Dönerdi Hayat…
Eskiden köylerde iki traktör tüm köyün işini görürdü. Şimdi neredeyse her evin önünde bir, bazen iki traktör var.
Bir zamanlar birlikte yapılan işler, şimdi motor sesleri arasında yalnızlaşmış durumda. Oysa üretim aynı üretim, toprak aynı toprak…
Ama demek ki “sahip olmak”, artık “ihtiyaçtan” çok “alışkanlık” haline gelmiş.

Rakamların Soğuk Gerçeği
Kütahya’da araç profiline baktığımızda tablo şöyle: 126 bin otomobil, 66 bin motosiklet, 37 bin traktör.
Toplamda 275 binin üzerinde motorlu taşıt… Bu oran Türkiye ortalamasının neredeyse üç katı.
Kısacası biz bu ülkenin en çok araç kullanan şehirlerinden biriyiz. Ama soralım kendimize:
Bu kadar araçla gerçekten daha rahat mı yaşıyoruz? Yoksa gürültü, egzoz ve stresle birbirimize mi karışıyoruz?

Trafiği Büyük Şehirlerle Yarıştırdık
Kütahya’nın trafiği artık sabah ve akşam saatlerinde büyük şehirleri aratmıyor.
Adliye Tavşanlı yolunda, Hastane Evliya Çelebi Mahallesi’nde, Cezaevi Parmakören’de, Emniyet Müdürlüğü Bölcek’te,
Orman Müdürlüğü Zafertepe’de… Yani şehir merkezi dağılmış durumda.
Bir anlamda bu “dağınıklık” trafiği merkezden uzaklaştırıyor, ama bir yandan da her yere arabayla gitme alışkanlığını pekiştiriyor.

Evet, kamu binalarının farklı bölgelere taşınması trafik yükünü azaltma açısından bilinçli bir strateji olabilir.
Ama toplu taşıma bu yeni düzeni takip etmezse, o zaman sadece sorunu merkezden kenara taşımış oluruz.

Gürültü ve Egzozun Altında Kalan Şehir
Bir zamanlar sessiz, dingin, küçük bir şehir olan Kütahya’da artık korna sesleri ve motor gürültüsü eksik olmuyor.
Bu sadece kulağımızı değil, ruhumuzu da yoruyor. Uykusuz geceler, stresli sabahlar, kirli hava…
Gözle görünmeyen ama içimize işleyen bir yorgunluk var artık havada.
Kış aylarında zaten hava kirliliğiyle boğuşan şehrimiz, şimdi bir de araç egzozlarının sessiz tehdidiyle karşı karşıya.

Bir Umut: Sürdürülebilir Ulaşım
Ama geç kalmış değiliz. Bu gidişatı tersine çevirmek elimizde.
Eğer istersek, Kütahya’yı yeniden nefes alan bir şehir yapabiliriz.

- Toplu taşıma modern, sık ve konforlu hale getirilirse,
- Bisiklet yolları güvenli ve kesintisiz olursa,
- İnsanlar kısa mesafelerde yürümeyi yeniden alışkanlık haline getirirse,
- Yeni mahalleler, arabasız da yaşanabilir biçimde planlanırsa,
işte o zaman bu şehir, “araç sayısında değil, yaşam kalitesinde” öne çıkar.

Gerçek Zenginlik Sessizliktir
Kütahya’nın gelişmişliği, ne kadar çok arabamız olduğuyla değil, ne kadar huzurlu yaşadığımızla ölçülmeli.
Bir şehir, her köşesinde motor sesi değil; çocuk kahkahası, kuş cıvıltısı duyulabiliyorsa güzeldir.

Bugün elimizdeki tablo, bize açık bir uyarı veriyor: Bu kadar araç, bu kadar gürültü, bu kadar egzoz…
Bunlar ilerlemenin değil, plansızlığın işaretidir.

Kütahya’nın geleceği, egzoz dumanında değil; yeşil alanlarında, temiz havasında, sakin sokaklarında saklıdır.

Son Söz
Kütahya’yı seviyorsak, onu biraz yavaşlatmamız gerekiyor.
Biraz daha yürüyelim, biraz daha paylaşalım, biraz daha düşünelim:
Gerçekten her yere arabayla gitmeye değer mi?

Unutmayalım… Kütahya’nın güzelliği, hızında değil; dinginliğinde gizli.