ÖĞRENCİ EZİLDİ

“Bursa – Mudanya ilçesinde 8 yaşındaki öğrenci, servisten inip servisin önünden karşıya geçmek isterken aracın altında kalarak ezildi.” (26.12.2014 – Hürriyet)

Alınacak ders: Okul güvenliği dediğimiz zaman sadece okulun içi değil, okuldan evin kapısına kadar olan alan anlaşılmalıdır. Bu alanlarda bazen kazalar, bazen de güvenlikle ilgili sıkıntılar yaşanabilir. Bunun için öncelikle çocuklarımızın okul ve aile tarafından anlayacağı dilde eğitilmeleri şarttır. Diğer taraftan servis şoförlerinin de taşıdıkları emanetin bilincinde olmaları önemlidir. En azından ara sıra da olsa,

“Çocuklar, servisten inerken ve indikten sonra dikkatli olun. Hemen aracın önünden ya da arkasından geçmeye çalışmayın. Araç kayabilir, fren tutmayabilir veya ben sizi görmeyebilirim.” türü bir cümlelik uyarı bile hayat kurtarabilir.

Bazen okul çıkışlarında küçük çocukların servise binmek için kendi aralarında izdiham yaptıklarını görünce, “Keşke daha sakin ve nizami olarak servislere binmelerini sağlayabilsek.” diye üzülüyorum.

Aslında bunu yapmak pek de zor değil gibi geliyor… “Burada hizmet erisin, başka bir yerde müşterisin.” diye güzel bir söz var. Bu bağlamda, emaneti bizde olan çocuklara kendi çocuklarımız gibi hassasiyet gösterebilirsek, umulur ki bizim çocuklara da başkaları aynı hassasiyeti gösterir. Neticede toplumsal bir hassasiyet oluşur. Kimsenin burnu kanamaz, kimsenin anası ağlamaz…

DENEY TÜPÜ PATLADI

İstanbul Üsküdar’da bir okulda deney sırasında patlayan tüp, öğretmeni ve öğrenciyi yaraladı. Öğrencinin gözü kör oldu. (3.12.2014 – Hürriyet)

Alınacak ders: Eski Türk filmlerinden de aşina olduğumuz üzere, okullardaki laboratuvarlar güvenlik açısından çok büyük önem arz etmektedir. Çünkü zaman zaman okulların laboratuvarlarında muhtelif kazalar meydana geliyor ve bu kazalar can ve mal kaybına sebep olabiliyor. Bunun için:

Öncelikle laboratuvarlarda ayrıntılı talimatlar olmalı ve bu talimat ilgililere imza karşılığı tebliğ edilmelidir.

Olası sarsıntılarda düşebilecek malzemeler sabitlenmelidir.

Deney öncesinde ve sırasında sorumlu öğretmen öğrencilerin başından ayrılmamalıdır.

Muhtemel kazalara karşı da öğrenciler daha önceden bilinçlendirilmelidir ki, telafisi mümkün olmayan üzücü olaylar yaşanmasın.

Unutmayalım ki, “Tedbir almak, kaza sonrası uğraşmaktan daha kolaydır.”

AŞI İZİN BELGESİ

Geçmiş yıllarda bir ilimizde, sağlık meslek lisesinde okuyan iki kafadar öğrenci kenar mahallede bulunan bir ilkokula giderek aşı yapmak üzere sağlık müdürlüğünden geldiklerini söyler. Okul idaresi, üzerlerinde beyaz önlük gördüğünden gerekli sorgulamayı yapmadan sınıfa alır. Kendilerini sağlıkçı olarak tanıtan öğrenciler, yanlarında getirdikleri şuruptan öğrencilere aşı yapacakları sırada sınıftaki öğretmenin dikkatini çeker ve müdahale edilir. Masum çocuklar “şurup aşısı”ndan kurtulur. (Seminer – 2010)

Alınacak ders: Günümüzde en önemli hususlardan biri de güvenlik mevzuudur. İl, ilçe veya köylerdeki okullarımıza gittiğimizde bazen karşılaşıyoruz; okulun kapısından adım atan kravatlı – takım elbiseli kişiyi, hele bir de elinde çantası varsa, yetkili zannediyoruz. Kimlik veya yetki belgesi sormaktan imtina ediyoruz. Hâlbuki koruyucu güvenlik talimatları gereği kimlik belgesi sorulması ve ziyaretçi defterine kayıt yapılması gerekmektedir.

Konunun önemine binaen, okula gelen yetkililerin veya görevli personelin gerektiğinde gurur meselesi yapmadan kimliklerini göstermeleri daha uygundur. Kimlik veya izin belgesi soruluyor diye kimsenin kızmaya hakkı yoktur.

En basiti, aşı için gelindiğinde izin belgesi ve aşı yapmaya yetkili personelin kimlik belgelerinin görülmesi lazımdır. Özellikle büyük şehirlerde, Milli Eğitim veya diğer kurumlardan gelecek personeli tanıma imkânı olmayabilir.

Netice olarak, “Güvenliğin güveni olmaz.” sırrınca: Tedbir, tedbir, tedbir…