Bolu'nun önemli turizm merkezlerinden Kartalkaya'da bulunan Grand Kartal Otel'de saat 03.30 sıralarında çıkan yangın sonucu 76 kişi hayatını kaybetti. Türkiye Cumhuriyeti devleti bu facia için 1 günlük milli yas ilan etti. Cenazeler defnedildikten bir süre sonra bu olay da diğerleri gibi tarihin tozlu sayfaları arasına katılıp gidecek.

Yine böyle bir kış günüydü. 24 Şubat 2010… O zaman Habertürk Gazetesi’nin bölge temsilcisiydim. Akşam saatlerinde, o zamanki Yurt Haberleri Müdürü Mustafa Özbesler telefonla bana ulaştı. Balıkesir’in Dursunbey ilçesinde bir maden kazası olduğunu ve derhal bölgeye intikal etmemi istedi. O zaman aynı gazetede çalıştığımız DHA muhabiri Oğuzhan Kılıç kardeşimle Dursunbey’e gittik.

Gördüğümüz manzara dehşet verici idi. Özel bir işletmeye ait maden ocağında, 46 işçinin çalıştığı vardiyada grizu patlaması olmuştu. Olayın ardından ilk açıklamalarda 17 kişinin hayatını kaybettiği bildiriliyordu. Ancak, bölgeye gelen o zamanki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, ölü sayısını 13 olarak duyurdu… 13 madenci öldü, aileleri perişan oldu, sosyal medya yine yalandan ağladı ve 1 gün sonra unuttu…

Bu olaydan 4 yıl önce… Ben yine Habertürk Gazetesi adına çalışıyordum. 1 Haziran 2006… Yine grizu patlaması yaşanmış ve yine 17 işçi hayatını kaybetmişti. Aileler perişan, sosyal medya yine yalandan ağlıyordu.

Gerçek bir olayın yalandan figüranlarıdır sosyal medya ağlayıcıları. Paylaşımını yapar ve reels izlemeye, gülmeye devam eder. Yaptığı paylaşımla Bolu’da ölen 66 kişinin ailelerinin acısı dindi sanır. Hükümet ve yetkililer utanır sanır.

Ne kadar da üzülüyorum bir bilsen sevgili dostum. Bunlarla (gösteriş yapanlar) aynı oksijeni alıp veriyoruz…

KADER DEYİP GEÇMEMEK LAZIM

Yazımın başlığında da dediğim üzere, ölen öldüğü ile kalır bu dünyada. Sonra biri çıkıp “kader” der. Kaderle ilgili İslam inancında durum nedir? Mesela İsra suresi 13. ayete bakalım. Türkçe mealine göre “Her insanın kaderini (amelini-işini) kendi boynuna (kişisel seçimine) bağlamışızdır. Diriliş gününde, kendisi için bir kayıt çıkarıp yayımlarız” denilir. Burada bir kişisel seçimden, tercihten söz edilmekte. Dikkatle okumanızı, defalarca okumanızı ve konu üzerine adaletli bir şekilde düşünmenizi arz ederim.  

Şimdi size sorarım, hayatını kaybeden 76 insan, bu otele ölmek için bile isteye mi geldi? Bu oteldeki eksiklikleri denetlemeyen, bilmeyen, bulmayan, sorumluların tercihi ya da kişisel seçimi mi, bu 76 kişinin ölmesine neden oldu? Nedir bu durum kuzum?

Kaderi değiştirebilir misin? Yani, yolunu sen çiziyorsun. Otelde önlem almazsan, sorun otelcilerde. Otelde yangın merdiveni yoksa ve bunu denetlemekle görevli kişiler denetlememişse sorun onlarda. “İlahi adalet” ya da “takdir-i ilahi” diyemezsin. İkisini karıştırmamak gerekli.

Asr-ı saadette yaşanan şu olaya dikkatinizi çekmek isterim. Hz. Muhammet’e bir kişi gelir ve “Devemi bağlamadım. Allah korur” der. Âlemlerin Sultanı Efendimiz “Önce deveyi bağla, sonra tevekkül” buyurur…

Yaşanan duruma net bir açıklık getirir diye düşünüyorum. Üzgünüz. 76 can ihmaller zincirinin bir halkasının kopması sonucunda hayatını kaybetti. Ruhları şâd olsun…

Sevgiyle kalın…

GÜZEL CÜMLELER

Hayatımızın her alanında tedbir almak, sonra tevekkül etmek gerekir. Tedbir alırsın, her hazırlığını yaparsın, sonra bir şey gelirse "Ha! Bu takdirmiş" dersin. Bir insan hazırlıklı olursa; "İlâhi takdir böyleymiş" der.