Bahçemiz, tarlamız, bağımız yoksa eğer, nasıl tarım yapalım? Bahçenin, tarlanın, bir kaba sığdırılmış versiyonu saksı olabilir mi? Bu, saksıda tarım… Elimiz, ayağımız toprağa değmese de, toprağı mobil hâle getirmek mümkün… Bu, toprakta tarım gibi olmasa da, yine de bir çözüm… En azından, evimizde bir balkon varsa, bu alanı minik bir bahçeye dönüştürebiliriz… Domates, biber, çilek gibi bitkiler için uygun büyüklükte saksıları ve kullanım dışı tencereleri kullanabiliriz… Balkonda yer tasarrufu yapmak için dikey bahçe sistemleri veya askılı saksıları tercih edebiliriz… Bahçeye, tarlaya ihtiyaç duymadan yenilikçi yöntemlerle tarım yapabiliriz… İç mekânda uygun sıcaklık ve nem sağlayan küçük (mini) seralar satın alabiliriz veya kendimiz yapabiliriz… Doğal ışığın yetersiz olduğu durumlarda, led büyüme lambalarını kullanabiliriz…
Bitkilerin ihtiyacına göre güneş alan bir köşede, pencere önüne dizilebilecek kadar küçük ve hafif saksıları seçip, kendi çapımızda saksıda tarım ya da küçük alanlarda üretimi artırmanın etkili bir yolu, dikey tarım… Bitkilerimizi raflara dizerek daha fazla alan kazanabiliriz… Tekerlekli modüler sistemlerle bitkilerimizi kolayca taşıyabiliriz ve düzenlemeler yapabiliriz… Sulamada, fazla suyun akması için drenaj sistemi kurabiliriz… Mutfakta sebze artıklarıyla bile tarım yapabiliriz… Marul, soğan, sarımsak gibi bitkilerin dip kısımlarını su dolu bir kaba koyarak yeniden büyümelerini sağlayabiliriz… Nohut, mercimek veya buğday gibi bakliyatları suda filizlendirebiliriz… Mutfakta küçük tepsilerde roka, tere veya buğday çimi gibi mikro yeşillikler yetiştirebiliriz… Nane, fesleğen, kekik gibi otlar az yer kaplayacağı için kolayca yetiştirebiliriz… Evimizin içindeki boş alanları değerlendirebiliriz… Marul, fesleğen ve çilek gibi bitkiler için ev tipi hidroponik ve aeroponik sistemi kullanılabiliriz… Hidroponik sistem ile marul, ıspanak ve çilek gibi bitkilerimizi besin çözeltisinde büyütebiliriz… Aeroponik sitem kullanarak, bitki kökleri havada asılı dururken besin buharı püskürtmek suretiyle bitkilerimizi yetiştirebiliriz…
Kimyasal gübre ve pestisit (zararlı organizmaları engellemek, kontrol altına almak ya da zararlarını azaltmak için kullanılan madde ya da maddelerden oluşan karışımı) kullanımını minimize etmektir, çevre dostudur, şehirlerdeki yeşil alanların arttırılmasına katkıda bulunmaktır, saksıda tarım… Saksıda tarım için, uygun toprak karışımı seçmek önemli… Toprağın iyi drene edilebilmesi ve besin açısından zengin olması gerekir… Torf ve kompost karışımı bahçe toprağı, ideal olanı… Torf, göl yataklarındaki su seviyesinin düşmesiyle, bitki faaliyetlerinin ön plana çıkması, kışın su seviyesindeki artış ile bitkinin ölümü ve bu doğa olayının sürekli tekrarlanması ile bitki kök ve gövdelerinin binlerce yıl süren dönüşümlü birikimleri sonucunda meydana gelen organik toprak… Kompost, yenebilir bir takım atıkların, ağaç, dal, yaprak parçalarının çürütülmesi, öğütülmesi sonucu elde edilen doğal gübre… Saksıda tarımda, saksı seçimi mühim… Bitkinin kök gelişimine uygun büyüklükte ve drenaj delikleri olan, plastik, seramik veya terrakotta (pişmiş toprak) saksılar tercih edilmeli… Saksıda yetiştirilen bitkiler, düzenli olarak sulanmalı… Toprağın sürekli nemli kalması sağlanmalı, ancak su birikintisi oluşmamasına da dikkat edilmeli… Bitkilerin sağlıklı olması için organik gübre kullanılmalı… Bitkilerin büyüme dönemlerinde ek besin takviyeleri yapılmalı… Saksılar balkon veya pencere kenarı gibi güneş gören alanlara konulmalı…
Saksıda tarım yerine, toprakla iç içe olmayı tercih ettiğimizde, alternatif olarak topluluk bahçelerini tercih etmek de mümkün… Birçok şehirde topluluk bahçeleri mevcut… Belediyenin veya yerel toplulukların sunduğu ortak alanlarda tarım yapabiliriz… Ekip paylaşabileceğimiz sebzeler yetiştirerek sosyal bağlar kurabiliriz… Bahçe ve tarla yok diye tarımdan vazgeçmek, akıl kârı değil… Evde, balkonda, pencere kenarında, topluluk bahçelerinde sürdürülebilir çözümlerle kendi gıdamızı kendimiz üretebiliriz… Hem doğa ile bağımızı güçlendiririz hem taze ve sağlıklı ürünlere kolayca erişebiliriz… Saksıda ya da topluluk bahçesinde tarım yapmak, şehir hayatında doğayla buluşmak demek… Bu; beton yığınları hâline dönüşen, taşlaşan şehirlerde ve yeşil alanları sınırlı olan yerlerde yaşarken, tabiatla bağlantı kurabilmemizi sağlayan, üretip tüketmek odaklı bitki yetiştirmeyi mümkün kılan yöntem… Bu yöntem, son derece yararlı… Bitki yetiştirmek, hobi olmanın ötesinde bir gereklilik aslında… Şehir hayatının getirdiği stresi azaltmak, doğayla iç içe olmak, huzur bulmak, sağlıklı olmak, sağlıklı beslenmek, kişisel gelişim ve tatmin duygusu için… Kendi yetiştirdiğimiz sebzeleri ve meyveleri tüketmek; organik olması bakımından, tazelik ve besin değeri açısından çok önemli… Kendi yetiştirdiğimiz bitkiler, vücudumuzun ihtiyaç duyduğu vitamin ve mineralleri sağlama konusunda daha etkili… Kendi sebzelerimizi ve meyvelerimizi yetiştirmek, market alışverişlerinde tasarruf etmek demek… Uzun vadede, evde yetiştirilen ürünler, maliyet açısından daha avantajlı…
Elbette, tarlada bahçede tarım bir başka… Keşke, tarla, bahçe, orman ve tarım alanları katledilmese… Köylerden şehirlere göç edilmese… Üretenler, tüketenlere dönüşmese… Alın teri, alın kiri hâline evrilmese… Sadece varlıklı insanların kendilerine uygun gördükleri barınma alanları (yalılar, köşkler, villalar vb. mekânlar), diğer insanlardan soyutlanmadan, her yer; yeşillik olsa keşke… Varlıksız insanların yaşadıkları yerler (köyler ya da şehrin varoşları) garip bırakılmasa keşke… Varlıklı olan birinin yaşadığı alanda yüzlerce insanın barınması mümkün! Köylerin terk edilmesi nasıl bir akıl? Kırsal alanlar, köylerin tarımda üretim merkezleri hâline getirilmesi ve köyde yaşayan insanlarımıza gerçek değerlerinin verilmesi son derece önemli ve gerekli… Hem tarımda hem sanayide söz sahibi olmamız lâzım… Kendimiz üretip tüketmemiz lâzım… Neler yaptık, neler yapmadık ortada… Gelinen noktada, her konuda millî olmamızın gerekliliği ayan beyan hakikat… Sevindirici olan, son yıllarda, 11. Kalkınma Planı politika ve tedbirleri ışığında; kırsal kesimdeki ekonomik ve beşerî kaynak potansiyelinin millî kalkınma yolunda en verimli şekilde değerlendirilmekte olması ve savunma sanayisinde yaptıklarımız… Daha yapılacak çok şey var! Köylerimiz, sanayileşmiş modern tarımın ve hayvancılığın merkezleri olmalı… Tarımın ve hayvancılığın modern usullerle yapıldığı köylerimiz olmalı… Tarım, bahçe, tarla, hayvan yetiştiriciliği vb. faaliyetler, ormancılık, balıkçılık, sağlık, küçük girişimcilik, kırsal sanayi, ekoloji (çevrebilim), çevre, turizm, su, konut, eğitim hizmetleri, teknoloji, kadın, çocuk, topraksızların istihdamı vb. programları kapsayan ‘kırsal kalkınma projeleri’ acilen harekete geçirilmeli… Köylülerimizin eğitimine ihtimam gösterilmeli… Her bir köyümüzde, ziraat teknisyeni ya da ziraat mühendisi görevlendirilmeli…
Şehirlerimizde de en azından saksıda tarım yapılmalı… Ağacın bile heykelini yapmak aymazlığı bırakılmalı… Her bir yere ağacın kendi dikilmeli… Dikilen, taş değil; ağaç olmalı… Taşlaşmış medeniyetin en masum tarafı kaldırım taşları dışında, taşa değil, başa (insana) değer verilmeli… Kadim medeniyet kodlarımıza dönülmeli… Tarım alanlarımızı, tarihî ve coğrafî kıymetlerimizi korumak; hepimizin millî görevi… Bunu, başımıza saksı düşünce mi anlayacağız? Saksıda tarım, işin sadece buzdağının görünen kısmı… Bütün mesele, neme lâzım demeden, ‘tarımsa tarım, saksıda bile olsa tarımda ben de varım’ diyebilmekte… Atıp tutmakla bir yere varılmaz… Birinin, oturduğu yerde, hinlik yaparak, araştırma zahmetine katlanmadan, teyit edilmeyen bilgilerle birilerinin vatan haini olduğunu söylemesi, hainliğin tavan yapanı... Referanssız söz sarf edilmesi ve kalem oynatılması, dilli düdük olmanın alâmeti...
Selam, sevgi ve saygılarımla.
https://bit.ly/muzafferceven kanalımı takip etmeniz, linki paylaşıp destek olmanız, olumlu-olumsuz görüşlerinizi, eleştirilerinizi iletmeniz dileğiyle…