90’ların başında tıfıl bir muhabir olarak başladığım meslek hayatımın ilk seçim deneyimini 27 Mart 1994’te yapılan mahalli idareler seçimi ile yaşamıştım.
Ne oldu bilmem ama 1994 yerel seçimlerinin en flaş partisi Refah Partisi olmuştu. Türkiye ilk kez o zaman Recep Tayyip Erdoğan ismini duymuştu. Kimse Erdoğan’ı ne tanır ne adını duyardı o zamana kadar.
Kütahya’da da Refah Partisi kazanmış, adı sanı o seçime kadar hiç duyulmamış, aslen Konyalı olan emekli asker Süleyman Canan Kütahya Belediye Başkanı olmuştu. Sanki birileri düğmeye basmış ve olmaz denilen oluvermişti.
13 siyasi parti ve bağımsız adayın katıldığı 94 seçimlerinde 76 il merkezi belediyesinden 28'inde Refah Partisi, 14'ünde Anavatan Partisi, 12'sinde Doğru Yol Partisi, 10'unda Sosyal Demokrat Halkçı Parti, 7'sinde Milliyetçi Hareket Partisi ve 5'inde Cumhuriyet Halk Partisi adayları seçimleri kazanmıştı.
Alınan bu sonuçlar herkesi şok etmişti. Refah Partililer dışında hiç kimse bu denli bir başarıyı beklemiyordu. Refah Partililer de büyük bir teslimiyetle çalışan dindarlardan oluşuyordu!
Refah Partisi, tıpkı 2024 yerel seçimlerinde CHP’nin yaptığı gibi İstanbul, Ankara başta olmak üzere birçok belediyeyi kazanmanın hırsı ile ülkeyi erken genel seçime taşımak istiyordu. Necmettin Erbakan kadayıfın altını yakmadan pişirmek istiyordu.
24 Aralık 1995’te yapılan erken genel seçimde Refah Partisi sandıklarda beklenen patlamayı yapmış ve birinci parti olmuştu. Türkiye’nin eksen kayması bundan 30 yıl önce belirgin bir şekilde görülmüş oldu.
Kütahya’nın 6 milletvekili kontenjanından 2’sini Refah Partisi, 2’sini Doğru Yol Partisi, 1’ini Anavatan Partisi, 1’ini de Demokratik Sol Parti kazanmıştı. Yine o güne kadar adı sanı duyulmayan kişiler Refah Partisi’nin popülerliği sayesinde milletvekili olmuştu. Tıpkı AK Partili milletvekilleri ya da belediye başkanları gibi…
“Bırak kardeşim 30 yıl önceki olayları anlatmayı” dersiniz diye zaman makinemizle hemen bugüne dönelim.
2024 yerel seçimlerinde sandıkları silip süpüren parti CHP. Sağın kalesi olarak bilinen Kütahya’nın da aralarında olduğu 35 ili CHP’li adaylar kazandı. Halk, 2024 yerel seçiminde mevcut iktidara, radar görmüş aracın karşıdan gelen diğer araca selektör yapması gibi uyarı yaptı. İktidar bu selektörü anladı mı? Kesinlikle hayır. Bundan 30 yıl önce de 1994 yerel seçimlerinde halk o zamanki iktidara selektör yapmıştı. İktidardakiler anlamış mıydı? Kesinlikle hayır. Sonuç ne oldu? 2002 yılına kadar gelecek olan dalgalı ve sancılı süreç, AK Parti’yi doğurdu. AK Parti de 23 yıldır iktidarın gücünü çok hovardaca harcadı. Şimdi ne oldu? Pil bitti bitecek. Ülkeyi her sabah yeni bir kaotik olaya sürükleyen gelişmeler pili daha da hızlı tüketiyor.
Sokaktaki adam bundan 5-6 yıl önce Ekrem İmamoğlu’nu bilir miydi? Yeminle söylesem başım ağrımaz, İstanbul’da yaşayan milyonlarca kişi bile 2019 yılında İmamoğlu’nu tanıdı. Bu adam bu kadar parlatılıyorsa mutlaka ama mutlaka memleketi yönettirmek için birileri tarafından hazırlanıyor. Ama kim bu birileri? Bu çok önemli bir ince ayrım, bunun üzerinde düşünmemiz lazım.
Sokaklara çıkıp eylem yapan insanların derdi Ekrem İmamoğlu’nun cezaevinde oluşu değil, buna eminim. Ekonomi başta olmak üzere iktidarın kan kaybetmesine sebep olan olaylar var.
Adalet, liyakat, demokratik hak ve özgürlükler vb… İnsanlar gerçekten çok yoruldu. Yorulmayan azınlığın yaşam konforunu sağlayacak olanlar ses yükseltiyor. “Yeter artık” ya da “Bıktık” sözünü duymayan var mı?
Adına devlet denilen yapı, hepimizin bir araya gelip hayat verdiği bir ulu çınar gibidir. Kimisi bu ulu çınarın dalıdır, kimisi kökü, kimi de yaprağı. Bu ulu çınar biziz. Bizden başkaları bu ulu çınara sahip çıkamaz. Yemen’de, Çanakkale’de, Dumlupınar’da şanlı Türk sancağını dalgalandıran, ordumuza zeval getirtmeyen, emekli Gazi Binbaşı Osman Cemal Bey’in (Yaylıbaba) torunu olarak bu sözleri söylemeye yetkim var diye düşünüyorum. Dedemizden miras bize memleket müdafaası! Bu mirasa leke getirtmemek üstüne ant içtik!
Bu ulu çınara zarar vermekten imtina etmemiz, üzerinde titrememiz gerekirken, birileri dallarına bağladığı iple salıncak binmeye başlarsa dal kırılır. Kırılan dalın altında kalanlar bir daha o ulu çınara yaklaşamaz. Yaklaşamaz ama kırılan yerden dal bir daha çıkar biiznillah! Devlet, laubaliliği kabul etmez!
Yazının başlığında verdiğim “Seçime doğru Türkiye” mesajı, hem gerçek anlamda yapılacak olan seçimi, hem de tercihimizin seçimidir. Unutmayalım ki tercihlerimiz bizi kaderimize götürecektir.
Sevgiyle kalın…
GÜZEL CÜMLELER
Devleti yönetmeye talip olmak cesaret ister, başarılı olmaksa ilim, irfan ve gayret ister…ATASÖZÜ