Sen içtiğin sigara bitince izmaritini yere atarsın, belediye temizlik görevlisi gelir onu temizler. Yersin, içersin, artığını hoyratça kaldırıma fırlatırsın, gelir “çöpçü” dediğin temizlik görevlisi oradan alır. Sen medenisin, o değil, öyle mi?

Sabahın kör karanlığında, sen hâlâ uykunun en derinindeyken, onlar yerlerdeki pisliği toplamak için elinde süpürge, sırtında sarı yelekle sokağa çıkarlar. Kimse görmez onları, kimse teşekkür etmez. Oysa şehrin yüzünü silen onlardır. Senin arkanı toparlayan, senin pisliğini kendi alnının teriyle temizleyen, sokakların sessiz kahramanlarıdır onlar.

Bir parkta oturursun mesela. Temiz, mis gibi kokan bir bank bulursun, keyifle oturursun. O bankın etrafındaki çöpleri kim temizledi hiç düşündün mü? Sanmam. Çoğumuz onları görmezden geliriz. Görsek de kafamızı çeviririz. Çünkü onlar bizim “statünüzün” dışında kalır. Oysa asıl onurlu işi yapanlar onlardır.

Kimi zaman elinde poşetle yerdeki cam kırıklarını toplar, kimi zaman buruşmuş bir kâğıt parçasının peşinden rüzgârla yarışır. Senin tükürdüğün kaldırımda onların alın teri vardır. Senin çöp attığın çiçeklikte onların emeği, öfkesi, sabrı vardır ama yine de susarlar, çünkü sadece işlerini yaparlar. Çünkü o sokakları sevmişlerdir. O şehri temiz tutmak bir görev değil, bir sorumluluktur onlar için.

Ve sen hâlâ yere çöp atmaya devam edersin. Çünkü senin için “çöpçü” biri gelir, nasıl olsa temizler. Peki ya bir gün kimse temizlemezse? Ne olur bu şehir? Ne olur o çok övündüğün medeniyetin? İşte o zaman anlarsın, asıl medeni olanın kim olduğunu.

Saygıyı; kravatına, takımına, makamına göre dağıtanlara bu yazı. Temizlik işçisine selam bile vermeyenlere. Onların emeğini yok sayanlara. Onları görmeyen, duymayan, önemsemeyen herkese… Bir gün o süpürgeyi senin eline versin hayat. Bakalım kaldırımlar seni de susturacak mı?

Sokakları kirleten değil, sokakları temizleyen medeni olanıdır. Sokakları kirletmeyendir medeni olan.

Onlar sadece süpürge sallamaz; sabrın, sessizliğin ve alın terinin ne demek olduğunu her adımda gösterirler. Sen bir kafenin önünde kahveni yudumlarken, göz ucuyla bile bakmazsın yere eğilmiş bir adamın saatlerdir sigara izmariti topladığına. Çünkü senin için o biri değildir, sadece görevlidir. O adamın da bir çocuğu vardır okul yolunu gözleyen. O kadının da yaşlı bir annesi vardır eve ekmek götürmesini bekleyen.

Yol kenarında sarı yeleğiyle çöpleri toplayan bir kadına denk geldin mi hiç? Sırtında evin yükü, kucağında hayatın ağırlığı… Ve yine de şikâyet etmeden, sızlanmadan, sokağını temizleyen… Bir annenin sabrıyla, bir işçinin onuruyla…

Sen sabah işe yetişmek için koşarken ayağın yere değdiğinde bastığın kaldırımın gece boyunca nasıl süpürüldüğünü bilmiyorsun. Senin için temizlik kendiliğinden olan bir şey galiba. Oysa o temizlik arkasında uykusuz geceler, çatlayan eller, dondurucu soğuklar, yakıcı güneşler bırakır.

Ve evet, bazen öfkelenir onlar da. Hakaret işitirler. “Çekil şuradan”, “önümü kapatma”, “daha düzgün yapsana işini”... Duyar, yutar, susar. Çünkü onların sesi duyulmaz. Çünkü sokak temizlemek, onların işidir ama onlara saygı göstermek kimsenin sorumluluğu değildir. İşte burada yanılıyorsunuz.

Temizlik görevlisi olmak, sadece bir meslek değildir. Bu şehirde yaşanabilir olan ne varsa, onların emeğiyle mümkündür. Sabah çöpler toplanmazsa ne olur? Kaldırımlar süpürülmezse? Parklar temizlenmezse? İşte o zaman anlarsın onların ne kadar büyük bir iş yaptığını.

Kimi zaman bir çöplükte kaybolan bir kimliği bulup sahibine ulaştırırlar. Kimi zaman sokakta bulduğu bir cüzdanı karakola teslim ederler. Temizliğin yanında insanlık dersi verirler ama yine de manşet olmazlar, manevra yapmazlar, gösteriş yapmazlar. Çünkü onlar sessizdir. İşini yapan, gösterişe ihtiyaç duymayan insanların temsilcileridir.

Ve sen hâlâ yere izmarit atarsın. Pet şişeyi, karton kutuyu, ambalajını, çöpe değil kaldırıma fırlatırsın. Çünkü bir başkası temizleyecek, değil mi? O başkası kim biliyor musun? Belki de senin oy verdiğin belediyenin kadrosundaki isimsiz kahraman. Belki de sabah ezanıyla mesaiye başlayan, sen henüz kahvaltını yapmadan sokakları pırıl pırıl eden bir emekçi.

Bu yazı onlar için.

İsimsiz kalan, takdir edilmeyen, hor görülen, ama her gün bu şehri yeniden yaşanabilir hale getirenler için…

Yere izmarit atmadan önce bir kez düşün. O izmariti eğilip alacak olanın da bir onuru, bir emeği, bir hayatı var.

Ve unutma: Temiz bir şehir, önce kirletmemekle başlar ama asıl medeniyet, o izmariti yerden alanın eline saygıyla dokunabilmektir.

Sevgiyle kalın…

GÜZEL CÜMLELER

İnsan, ardında bıraktığı iz kadar insandır. Sokakta bıraktığın çöp de, temiz bıraktığın kaldırım da seni anlatır.