Toplumun her alanında karşılaşabileceğimiz bir insan türü vardır: Yalaka! Bu tür, güçlünün yanında saf tutan, onun gözüne girmek için her türlü fedakârlığı (!) yapan, gerektiğinde ilkesizliği meziyet gibi gösteren kişidir. Yalakalık, sadece bireysel bir karakter sorunu değil, aynı zamanda toplumun çürümesine de katkı sağlayan bir davranış biçimidir. Kütahya’nın bugün bu hâlde olmasının başlıca sebepleri arasına yalakalık hastalığını koyarsam hiç de yanılmış olmam diye düşünüyorum.

Yalakalık, samimiyetsiz bir övgü sanatıdır. Bir yalaka, gerçekleri değil, duyulmak isteneni söyler. Öyle ki, yalakanın varlığı çoğu zaman çıkar ilişkilerine dayanır. Dürüstlük ve onurun törpülendiği her ortamda, yalaka başını kaldırır ve rüzgâr hangi yönden eserse oraya eğilir.

Bir insan, gerçekten değer verdiği birini övdüğünde yalakalık yapmaz. O övgü, çıkar sağlamak amacıyla yapılıyorsa işte orada yalakalık başlar. Güce tapma, erke boyun eğme ve menfaat uğruna her türlü kıvırma sanatıdır bu. Meslek hayatımın son 25 yılında bu tarife uygun neler gördüm neler!

Herkes yalaka olmaz. Bunun için belli başlı özelliklere sahip olmak gerekir. Aslında size bu tür bir yazıyı 15 yıl kadar önce bir daha yazmıştım. Buyurun size bir yalakanın anatomisi:

KARAKTER ESNEKLİĞİ: Omurgasızlık, bir yalakanın en belirgin özelliğidir. Bir gün birini överken, ertesi gün ona sövebilir. Çünkü önemli olan prensipler değil, çıkarlarıdır.

AŞIRI ÖVGÜ YETENEĞİ: Yalakalar, karşısındaki güçlü kişiyi adeta bir kutsal varlık gibi gösterir. “Efendimiz, liderimiz, ustamız” gibi kelimeler dillerinden düşmez.

ÇIKARCI ZİHNİYET: Her iltifatın arkasında bir beklenti vardır. Yalaka, bedava konuşmaz; her sözünün karşılığında bir kazanç umar. Kazanç elde edemiyorsa arkadan arkaya sövmeye başlar. Böyle de karaktersizdir.

İHANETE HAZIRDIR: Yalaka, menfaati neredeyse oraya gider. Bir dönem canla başla savunduğu kişiyi, düştüğü anda ilk tekmeyi atan da yine o olur. Bunu son 10 yıldır o kadar net bir şekilde izledim ve izlemeye devam ediyorum ki size izah edemem.

YALAKALIK NEDEN YAYGIN?

Yalakalık, özellikle otoriter ortamlarda hızla yayılır. Güç sahipleri, etraflarında kendilerine hayran olanları görmek ister. Gerçekleri söyleyenler değil, hoşlarına giden sözleri fısıldayanlar tercih edilir. Bu da yalakalık kültürünü besler. Bir toplumda liyakat değil, yağcılık prim yapıyorsa, orada ahlakın ve adaletin sesi kısılır. Hatta hiç yoktur da diyebiliriz diye düşünüyorum. Siz ne dersiniz?

GÜÇ SAHİPLERİ YALAKALARI SEVER Mİ?

İlk bakışta öyle görünse de aslında güç sahipleri de yalakaları pek sevmez. Çünkü bilirler ki, onları övenlerin sadakati değil, çıkarı vardır. Gerçek bir destek değil, menfaat üzerine kurulu bir ilişkidir bu. Ancak, koltuklarını sağlamlaştırmak için bir süreliğine bu sahte bağlılığa göz yumarlar.

Yalakalık, bireyin ve toplumun çöküşüne giden bir yoldur. Samimiyetin, dürüstlüğün ve özgüvenin olmadığı bir yerde, yalakalar cirit atar. Bu yüzden, gerçekleri söyleyenlere kulak vermek, yalakalık düzenine prim vermemek ve dürüst insanları desteklemek gereklidir. Yoksa bir bakmışız, yalakalar sadece başkalarını değil, bizi de yönetmeye başlamış…

Sevgiyle kalın…

GÜZEL CÜMLELER

Yalaka koyun, kasabın bıçağını över de över…