Adâlet; hakkaniyet ve doğruluk… Adâlet, hak ve hukuka uygunluk, doğruluk ve dürüstlük… Adâlet; haklıyı haklı, haksızı haksız gözetme ilkesi, toplumda eşitlik ve hakkaniyetin sağlanması, haksızlıkları önlemek ve hak edene hak ettiğini vermek…  Adâlet, herkese hakkını vermek, Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadislerde ‘düzen, denge, denklik, eşitlik, gerçeğe uygun hükmetme, doğru yolu izleme, takvâya yönelme, dürüstlük, tarafsızlık’ anlamlarında… Adâlet (Arapça, adl, âdil  -orta yol, istikamet, eş, benzer, misil, bir şeyin karşılığı); davranış ve hükümde doğru olmak, hakka göre hüküm vermek, eşit olmak, eşit kılmak (Allah hakkında kullanıldığında ‘şirk koşmak’) mânâsına gelen bir mastar isim…  Âdil, Allah’ın isimlerinden (esmâ-i hüsnâ) biri…

‘Adâlet’, bir siyasî oluşumun, bir kurumun ya da kuruluşun adından ibaret bir sözcük değil elbette… Adâlet, bireylerin haklarını korumak ve toplumsal düzeni sağlamak için elzem… Adâleti dile getiren pek çok değerli söz var… “Adalet mülkün temelidir.” (Hz. Ömer)… “Kuvvete dayanmayan adâlet âcizdir. Adâlete dayanmayan kuvvet ise zalimdir.” (Hz. Ebubekir)… “Adalet, evrenin ruhudur.” (Ömer Hayyam)… “Adaletin olmadığı yerde ahlâk da yoktur.” (Montaigne)… “Geç kalan adalet, adaletsizliktir.” (Walter Savage Landor)… “Adaletsiz bir ülke mezbahadan başka bir şey değildir.” (Georges Clemencau)… “İyi olmak kolaydır, zor olan âdil olmaktır.” (Victor Hugo)… “Adalet, halkın gıdasıdır. İnsan ona daima muhtaçtır.” (François-René de Chateaubriand)… “Bir yem tanesi çeken karıncayı dahi incitme! Çünkü onun da canı vardır. Can ise, tatlı ve hoştur.” (Şâir Firdevsî, Şehnâme)… Adâletin olmadığı ve küçüldüğü yerde, meydan suçlulara kalır… “Toplum; sevgi ile kaynaşır, adâlet ile yaşar, dürüst çalışmak ile ayakta kalır.” (Farabi)…

Adâletin hükümsüz olduğu hengâmede, atalet hüküm sürer… Atalet; tembellik, hareketsizlik ve eylemsizlik… Atalet; fizikte, bir cismin hareket durumunu koruma eğilimi… Atalet; bir kişinin ya da toplumun hareketsiz ve pasif kalma durumu… Atalet; işsizlik, işsiz kalma, işlemezlik… Atalet, kişisel gelişimden iş performansına kadar birçok alanda olumsuz etkiye sahip… Ataletin nedenleri: Psikolojik faktörler; korku, kaygı, özgüven eksikliği gibi duygusal durumlar… Çevresel faktörler; destekleyici bir çevrenin olmaması… Fiziksel faktörler; yorgunluk, sağlık sorunları… Atalet illeti olan birey ya da bireyler, hedef belirleyemezler, ne istediklerini bilseler de, hedeflerine ulaşmak için harekete geçemezler… Atalet illeti olanda, isteksizlik ve motivasyon eksikliği olur… Atalet illeti olanda, yapılması gereken işlerde sürekli erteleme eğilimi olur… Atalet ile baş edebilmenin yolları: Büyük hedefler yerine, küçük ve ulaşılabilir hedefler belirlemek… Aile, arkadaşlar veya profesyonel destek almak… Günlük rutinler oluşturmak… Atalet, birçok kişinin hayatında karşılaştığı bir hâl… Psikolojik, çevresel ve fiziksel faktörlerin farkında olup, ataletin nedenlerini anlamak ve çözüm yollarını uygulamak son derece önemli…

Adâletin tesisi için aktif olmak, hareket hâlinde olmak gerek… Atalet ise zaten pasif olmak, hareketsizlik ve eylemsizlik demek… Adâlet mi, atalet mi? Adâlet, bir toplumun var olabilmesinin temel taşı, kilit taşı… Adâlet olmazsa, insan hayatını düzenlemek, bireylerin haklarını korumak ve sosyal düzenin devamlılığını sağlamak mümkün değil… Adâletin varlığı, bir toplumda huzur ve barışın teminatı… Adâletin olmamasına ya da gecikmesine en büyük engel atalet… Atalet (tembellik, eylemsizlik veya hareketsizlik), toplumun ilerlemesinin ve gelişiminin önündeki en büyük bariyer… Atalet; bireylerin ya da kurumların sorumluluklarını yerine getirmekten kaçınmasına, bir şeyler yapması gerektiği hâlde hareketsiz kalmasına neden durum… Atalet, bireysel düzeyde tembelliğe, üşengeçliğe, isteksizliğe; toplumsal düzeyde kurumların ve devletin işleyişindeki duraksamalara, gelişime ve değişime direnme karşı direnmeye sebep… Adaletin var olduğu bir toplumda, bireyler, yasaların eşit ve tarafsız şekilde uygulandığından emindirler… Âdil bir toplum düzende, insanlar, hak arayışında zorluk yaşamazlar; huzur/refah içinde olurlar...

Bütün mesele, âdil olabilmek, toplumda eşitlik ve hakkaniyeti sağlayabilmek için, ilim-irfan-terbiye-edep ile donanımlı olabilmek meselesi… Âdil bir insan nasıl mı olmalı? Hakkı bulmada ve karar vermede hakkın tarafgiri olmalı; kendi çıkarlarını veya duygularını bir kenara bırakarak, olaylara ve insanlara tarafsız/objektif bir şekilde yaklaşmalı… Herkese eşit davranmalı, herkese eşit fırsatlar sunmalı ve kimseyi ayrımcılığa mâruz bırakmamalı… Her durumda ve şartta dürüst olmalı, her zaman doğruyu söylemeli ve dürüst davranmalı... Empati yaparak merhametle muamelede bulunmalı, başkalarının duygularını ve durumlarını anlamaya çalışmalı ve onlara saygılı olmalı… Her daim sorumluluk ile hareket etmeli, kararlarının ve eylemlerinin sonuçlarını üstlenmeli ve gerektiğinde hatalarını kabul etmeli… Âdil olmak, hem kişisel hem toplumsal ilişkilerde güvenilir ve saygın olabilmektir… Âdil olamayan, atıl olmaya mahkûmdur… Atıl olmak, bir kişinin veya kurumun hareketsiz, pasif veya etkisiz hâlde olması… Atıl olmak, bir şeyler yapma kapasitesine sahip olup da bu kapasiteyi kullanmama durumu… Atıl olmanın nedenleri mâlum… Atıl olmaktan kurtulabilmek için, kişisel ve profesyonel hayatımızda daha aktif ve üretken olmamız gerek… Unutulmaması gereken, ataletin değil, adâletin egemen olduğu bir toplumun ve bireyin gerekliliği… Atalet, kaosa; adâlet refaha çıkan yol… Atalet, toplumsal çöküşün ve geri kalmışlığın ilk ve tek nedeni… ‘Adâletin bu mu dünya?’ ucuz yaklaşımından kurtulmanın sihirli formülü, kendimize zarar geleceğini bilsek bile her şartta, her zaman ve her yerde dürüst olmak… Bize mikyas olması gereken tespitler: “Ataletli olmak atıl halde yaşamaktır. Kendi en iyi hâlini bulmaya, elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmamaktır.” (Cemil Meriç)… “Bir insan bir konuda harekete geçmiyor ise, o konuda yeterince istekli olmadığındandır… Olduğunuz gibi kalarak olmak istediğiniz yere varamazsınız… Ataletin paslı dünyasında yaşayan bir kişinin hayatında eksik olan üç şey vardır: Hareket, heyecan ve hız… Cehalet gafleti, gaflet ataleti, atalet sefaleti, sefalet felaketi, felaket esareti getiriyor… ” (Mümin Sekman)… “Tabiatta hiçbir cisim bulunduğu hali terk etmek istemez. Atalet halindeki cisim atalete, hareket halindeki cisim ise harekete meyleder.” (Newton)… “Hayatın asıl amacı bilgi değil, eylemdir.” (T. Henry Huxley)… “Hayatınızı, yıllarca süren faydasız erdemden, ataletten ve çekingenlikten pişmanlık duymayacağınız şekilde yaşamaya çalışın.” (Maya Angelou)…

Önceliğimiz, karar verip harekete geçmek olmalı… Sonrasında hareket ile âdil davranmak olmalı… Karar verebilmek ve başarabilmek için karar süreçlerinde derin/detaylı düşünmek, her aşamayı iyi ve doğru değerlendirmek ve gerekli çalışmaları hakkıyla yapmak lâzım… “İnciler sahilde bulunmazlar. Eğer bir tane istiyorsan onun için dalmalısın.” (Çin Atasözü)… “Elbette terazi var, tartı var, her şeyin bir vakti var.” (Atasözü), ancak karar yoksa sonuç hep zarar… Bunun için, ataletten silkinmek gerek… Bu, adâlet ile hareket etmek demek… Her bir şeyin tersyüz olduğu, doğrunun yanlış, yanlışın doğru addedildiği, insanların mankurtlaştığı bir âlemde, gerisi çok mu önemli? Her bir şeyin ayan beyan olması ve kilit taşının yerine oturması için bir kıvılcım gerek… Büyük yangınlar, küçük bir kıvılcım ile başlar… Bütün mesele, “Kim var diye seslenilince, sağına, soluna bakmadan; ben varım, diyen…” (Necip Fazıl Kısakürek) olabilmekte… Selam, sevgi ve saygılarımla. https://bit.ly/muzafferceven kanalımı takip etmeniz, linki paylaşıp destek olmanız, olumlu-olumsuz görüşlerinizi, eleştirilerinizi iletmeniz dileğiyle…