Kütahya’da sivil toplum örgütlerinin (derneklerin) sayısı her geçen gün artıyor. İlk bakışta bu, demokrasi ve katılım açısından olumlu bir gelişme gibi görünebilir. Ne de olsa sivil toplum, toplumun sesi olmalı, halkın taleplerini dile getirmeli ve sosyal dayanışmayı artırmalıdır. Ancak, dikkatlice incelendiğinde bu artışın aslında bir güçlenmeden çok bölünmeye yol açtığını görmek mümkün.
KÜTAHYA DERNEK HURDALIĞI GİBİ
580 bin nüfuslu Kütahya ilinde, tamı tamına 971 dernek bulunuyor. Bu demek oluyor ki Kütahya’da 597 kişiye 1 dernek düşmekte. Ankara’da ise 542 kişiye bir dernek düşüyor. Nüfus olarak bizden 10 kat daha fazla olan Ankara ile neredeyse aynı sayıda derneğe sahibiz. Çok fazla dernek var. İşin özünde bu olumlu gibi görünse de birlik ve beraberlik açısından üzücü bir gerçek.
Aynı alanda faaliyet gösteren dernekler, vakıflar ve platformlar çoğu zaman ortak hedefler doğrultusunda çalışıyor. Fakat bu hedeflere ulaşmak yerine, küçük gruplara bölünerek etkisizleşiyorlar. Kimi zaman kişisel anlaşmazlıklar, kimi zaman ise liderlik mücadeleleri nedeniyle dernekler parçalanıyor ve yeni isimler altında yollarına devam ediyorlar. Çoğu zaman, ortak bir çatı altında çok daha güçlü olabilecek bu yapılar, bölünerek zayıflıyor ve etkilerini yitiriyor. Olmayanlar vardır ve istisnadır.
GÜÇSÜZ DERNEKLERLE DOLU BİR İL KÜTAHYA
Oysa güçlü bir sivil toplum için sayıca çok olmak değil, etkin ve organize olmak önemlidir. Birleşmiş bir yapı, daha fazla ses getirebilir, kamuoyu oluşturabilir ve projelerini daha geniş kitlelere ulaştırabilir. Dağınık halde faaliyet gösteren küçük grupların ne mali kaynakları yeterli oluyor ne de kamu kurumları ve özel sektör nezdinde güçlü bir muhatap olabiliyorlar. Etkili olabilen dernekler sırtını ya iktidara ya da bir dini cemaate dayayanlar. Maalesef durum bu kadar acı ve gerçek.
Örneğin, Kütahya’da kültürel mirasın korunması için onlarca dernek var. Ancak, bu dernekler birlikte hareket etmek yerine kendi dar çerçevelerinde çalıştıkları için büyük projeler geliştiremiyorlar. Oysa tek bir çatı altında birleşerek daha geniş kitlelere ulaşabilir, yerel yönetimler ve devlet desteğini daha etkin kullanabilirler.
“BEN” DEMEKTEN VAZGEÇMELİYİZ
Sivil toplumun temel amacı, bireylerin ortak sorunlarına çözüm üretmektir. Eğer bu örgütler gerçekten etkili olmak istiyorsa, “ben” değil “biz” demeyi öğrenmeli, küçük hesaplardan sıyrılıp büyük hedeflere odaklanmalıdır. Kütahya’daki derneklerin ve vakıfların, aynı amaca hizmet edenlerin birleşerek daha güçlü yapılar oluşturması, bu il için de büyük bir kazanım olacaktır. Bunları bize telkin edecek olan kanaat önderlerimiz de maalesef kabuğuna çekilmiş bir hâlde bekliyor.
RAPOR DİKKATLE İNCELENMELİ
Sivil Toplum Geliştirme Merkezi’nin Temmuz 2024’te yayınladığı bir rapor var. Bu raporda derneklerin mali kaynaklardan da yoksun olduğu gösterdi. Anket çalışmasına katılan örgütlerin yarısına yakınının geliri 10 bin liranın altında kalırken, Türkiye’de STÖ’lerin kaynak yaratma olanaklarının çok sınırlı olduğu, STÖ’lerin temel gelir kaynağı olan üye aidatları ve bağışların yetersiz olduğu belirtiliyor.
Raporda kamu fonlarından çok sınırlı sayıda sivil toplum örgütünün faydalandığı, uluslararası kaynaklara erişebilen örgüt sayısının az olduğu ve kaynaklara ulaşabilenlerin ise hedef gösterildiği kaydediliyor. Araştırmaya katılan her dört STÖ’den biri ise kamu kaynaklarının dağıtımında alınan kararları adil bulmadığını ifade etmiş.
BÖLÜNEREK YOK OLMA RİSKİ
Koltuk kapma hırsından da kaynaklanan derneklerin bölünerek küçülmesi, zaten zor şartlar altında olan STÖ’lerinin pek fazla etkisinin olmamasına yol açmakta. Bendeniz şu anda bir meslek örgütü olan Kütahya Gazeteciler Cemiyeti ve bir kültür hizmet derneği olan Evliya Çelebi Kültür Hizmet ve Tarihi Eserleri Onarma Derneği’ne üyeyim. Yani Kütahya’daki dernekler arasında bana iki dernek düşmüş.
Konuyu bağlayacak olursak, Kütahya’nın asıl sorunları arasında ilk 5’e girebilecek olan husus, parçalanıp yok olmaya yüz tuttuğumuz, birlik ve beraberliğimizin olmayışıdır. Gelin bu bölünme, dağılma, etkisizleşmeden uzak duralım.
Sevgiyle kalın…
GÜZEL CÜMLELER
“Ben” demekten geç, bu sende “ben” diyen Hakk'dır beyim. GAYBÎ SUN’ULLAH HZ.