“Açıkçası en temelde aslında yaşım artık 30’a merdiven dayandı, hala bir şekilde ailemden geçimimi sağlıyorum. Günün sonunda bu gerçek hiçbir şekilde değişmiyor ve babamdan para alıyorum. Evet o konuda rahatım. Beni kısıtlayan ya da harcamalarımı sorgulayan bir babaya sahip değilim; fakat yine de hala onun eline bakıyor olmak, tırnak içinde, bu çok rahatsız eden bir şey. Kendi ayaklarımın üstünde durmak istiyorum çünkü binebileceğim bir atım var, mesleğim var ve onu çok seviyorum ama bir türlü sistemsel problemlerle birlikte o ata binemiyorum. O at evin içinde, odamda, birlikte onunla uyuyoruz uyanıyoruz, hayatı geçiriyoruz ama bir türlü dışarı çıkıp koşturamıyoruz.”
NEET kapsamındaki bir katılımcı tarafından ifade edilen yukarıdaki cümleler, kısa adı STAD olan Sivil Toplum Araştırmaları Derneği’nin bilimsel çalışmasından alınmıştır.
Son yıllarda “Ev Gençleri” olarak da ifade edilen NEET kelimesi, hiçbir şekilde eğitim almayan ve hiçbir işte çalışmayan gençler için kullanılan bir kavramdır.
NEET, “Not in Education Employment or Training” ifadesinin kısaltmasıdır. "Ne Eğitimde Ne İstihdamda" anlamına gelir.
Ülkemizde TÜİK’in işsizlik istatistiklerine dahil edilmeyen bu gençler, genellikle ailelerinin yanında ve onların desteğiyle yaşıyorlar. Zaman geçtikçe de eğitim ve iş bulma imkanları azalıyor.
Ekonomik özgürlüğünü elde edemeyen bu gençlerin hem temel düzeydeki ihtiyaçlarını hem de sosyal ihtiyaçlarını karşılayabilmek adına ailelerinin maddi desteğine ihtiyaç duyuyor olması, bir süre sonra kendilerini sosyal hayattan soyutlamalarına, toplum karşısında kendilerini yetersiz ve suçlu hissetmelerine ve geleceğe dair umutlarını kaybetmelerine neden olmakta.
Ne yazık ki Türkiye, “ne eğitimde ne istihdamda” olan gençlerin oranı açısından OECD ve AB ülkeleri arasında ilk sırada. 2022 yılı verilerine göre, 18-24 yaş aralığında, OECD ülkelerinde NEET olan gençlerin oranı ortalama %16 iken Türkiye’de %32’dir; yani iki katıdır.
Aynı araştırmada eğitimde olmayan ancak bir işe sahip olan gençlerin oranı %28, eğitimine devam eden ancak işsiz olanların oranı %29 hem eğitimine devam eden hem de bir işe sahip olan gençlerin oranı %11 olarak belirlenmiştir.
Bilimsel araştırmalar, NEET olmanın, yani ne eğitimde ne istihdamda olmanın, gençlerin hem fiziksel hem de zihinsel sağlığını olumsuz etkilediğini ve bu gençlerin gelecekte toplum için büyük bir risk teşkil ettiğini ortaya koymaktadır.
Bir başka husus da NEET olarak geçirilen süre ne kadar fazla ise gencin iş veya eğitim hayatına atılma durumu da o kadar zorlaşmaktadır.
Türkiye’de aktif işgücü içerisinde yer alan gençler bile artık insan onuruna yaraşır olmayan çalışma koşulları nedeniyle yurtdışına gitme planları yapmaktadır. NEET gençler söz konusu olduğunda bu ihtimal daha da artmakta.
Birçok gencimiz, her türlü riski göze alarak, ailelerini ve sevdiklerini geride bırakarak neden Amerika’ya, Kanada’ya ya da herhangi bir Avrupa ülkesine gitmeye çalışıyor?
Toplum olarak hepimiz bu sorunun muhatabıyız; fakat birincil derecede muhatabı, bu ciddi soruna çözüm bulması gereken siyasi iktidardır. Çünkü iktidarlar, bireylerin sosyal ve ekonomik beklentilerini iyileştirmek için politikalar geliştirmek zorundadırlar.
Gençlerin ihtiyaçları doğrultusunda; eğitimin kalitesini artırmak, yeni ekonomi politikaları üretmek, yeni istihdam alanları yaratmak, çalışma koşullarını insan onuruna yaraşır şekilde düzenlemek, eğitim politikaları ile istihdam politikalarının uyumlu hale getirmek, adalet ve liyakat temelli uygulamalarla güveni tesis etmek en başta iktidarın görevidir.
İnsanlar uzun süreli işsizlik veya hareketsizlik dönemleri yaşadıklarında ve cesaretleri kırıldığında bu sonuçların etkisi ülke üzerinde daha hissedilir olacaktır. Bu nedenle, gençlerin NEET olmalarını en başta önlemek ve eğitime ya da işe geri dönmenin bir yolunu bulacak olanlara yardım etmek için politikalar geliştirilmesi çok önemlidir.
Eğitimden sağlığa, hayat pahalılığından kontrolsüz ve düzensiz sığınmacılara kadar onlarca problemle boğuşan Türkiye, ciddi bir sorun olan ve her geçen gün büyüyerek devam eden bu sorunu acilen masaya yatırmalı ve çözüm bulmalıdır. Aksi takdirde, geleceğimizin teminatı olan gençlerimiz ve ülkemiz için yarın çok geç olabilir.