Kanda dehrî var ise meydânı var Kütahya'nın
Bin cihetle habt eder burhânı var Kütahya'nın
Kütahya'da yetişmiş önemli şairlerden biri olan Pesendî'nin adı Ali'dir. Farsça "beğenilen, beğenilmiş" anlamına gelen “Pesendî” mahlası, şiirlerinin halk tarafından çok sevilip beğenilmesinden dolayı üstâdı Arifî tarafından verilmiştir.
Pesendî Kütahya'nın Maruf Mahallesi'nde dünyaya gelmiştir. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir; ancak 1913 yılında vefat ettiği ve halk arasında bir asır yaşadığı şeklindeki rivayete bakılırsa 1813 yılında doğmuş olabileceği kuvvetle muhtemeldir.
Kaynaklarda Pesendî'nin ailesi hakkında bilgi çok azdır. Ailesi, Kütahya'nın Maruf Mahallesi'nde, Çakır Hacı Ali Oğulları adıyla bilinmektedir.
Pesendî, öğrenim hayatına mahalle mektebinde başlar. Daha sonra o devrin tanınmış âlimlerinden Müderris Doğlarlı Osman Efendi'nin medresesine yazılır. Bu medresede birkaç yıl okuduğu tahmin edilmektedir.
Saza ve söze düşkün olan Pesendî medrese öğrenimini yarıda bırakarak kendisi gibi Kütahyalı bir halk şairi olan Ârifî'nin sohbetlerine katılır. Saz çalmayı ve şiir söylemeyi üstat olarak kabul ettiği Ârifî'den öğrenir.
Ârifî'nin ölümünden sonra, Eskişehir Mevlevî dergâhı postnişini Hasan Hüsnü Dede'ye intisap eder. Yedi yıl kaldığı bu dergâhtan bir Mevlevî dedesi olarak Kütahya'ya döner.
SAUzak memleketlere seyahat etmeyi seven Pesendî, İstanbul, Bursa, İzmir, Konya ve Eskişehir gibi yerlere seyahat etmiş, hatta Medine ve Mekke’ye giderek hac farizasını yerine getirmiş ve Hacı Pesendî olarak anılmaya başlanmıştır.
İhtiyarlığında saz çalmayı ve seyahat etmeyi bırakan Pesendî, Kundukviran'daki bahçesinde sık sık sohbetler tertip etmiş, gençlere ahlâk ve edep öğretmiştir.
Yaşadığı zamana göre hür düşünceli ve ileri görüşlü bir kişiliğe sahip olan Pesendî, ömrünün sonuna kadar her sınıf halk tarafından sevilir ve sayılır.
Sohbet etmeyi çok sever; sohbetlerine ilgisiz kalanlara, özellikle esneyenlere çok kızar. Çok güzel hikâye ve fıkra anlatır; çevresinde bulunanları sabahlara kadar eğlendirir ve kendisi de büyük haz duyar.
İnançlarında samimidir. Cahilliğin, yalancılığın, haksızlık yapmanın kötülüğü onun en çok üzerinde durduğu konulardır. Dini tam olarak bilmeyen ve halkı yanlış yönlendiren din adamlarını eleştirir.
Mevlevîliği benimseyen Pesendî'nin şiirlerinden Bektaşîliğe karşı meyilli olduğu hissedilir.
Tabiata âşık olan Pesendî, gül bahçelerinde, akarsu kıyılarında saz çalmaktan, kendi bestelediği şiirleri okumaktan büyük bir haz duyar. Bir ara ağaç ve meyve türlerinin ıslahına merak salar; aynı ağacı defalarca aşılayarak çok lezzetli elma türleri elde eder.
Pesendî, şairliğinin yanında, aynı zamanda iyi bir hattattır. “Ta’lik hattı” ve “tırnak yazısı” öğrenir. Ortaları çiçekli ta'lik levhalar yazmada oldukça mahirdir.
1913 yılının baharında vefat eden Pesendî'nin kabri Kütahya'da Kal'a-i Bâlâ ile Hisar Aile Çay Bahçesi arasında bulunan Sarıkaya Kabristanlığı’ndadır.
Muammada üstat kabul edilen Pesendî'nin bugüne kadar bir cönkte kayıtlı seksen üç şiiri ile başka kaynaklarda yazılı on şiiri tespit edilebilmiştir. Bu şiirlerin kırk üçü aruz, ellisi hece ölçüsüyledir.
Aşk, ayrılık, zamandan şikâyet, dünyanın faniliği, vefa, kader, tevekkül ve inanç onun en çok işlediği konulardır. Dinî muhtevalı şiirlerinde oldukça didaktiktir. Şiirlerinden samimi bir halk adamı, vatandaş ve sade bir Anadolu Müslümanı olduğu anlaşılan Pesendî’nin, Hallâc-ı Mansur, Abdukâdir Geylanî, Şems-i Tebrizî ve Mevlânâ gibi büyük şahsiyetlerden etkilendiği söylenebilir.
Yaşadığı devrin diline göre Pesendî'nin kullandığı dil oldukça sade ve anlaşılır özelliktedir. Halk deyişleri, atasözleri ve deyimler onun dilinin özelliklerindendir.
Kaynaklar Pesendî'nin bir Divan'ı olduğundan söz etse de bugüne kadar bu eser ele geçmemiştir. Şiirleri defter şeklindeki bir cönk içerisindedir.
Ortakçı Destanı adıyla bilinen destanları 1930 yılında küçük bir risale 28 sayfa olarak neşredilmiştir. Pesendî bu destanda köylü ile şehirli arasındaki ilişkileri anlatmış, insanların birbirleriyle sosyal münasebetlerindeki olumsuzlukları eleştirmiştir.
Kütahyalı şair Pesendî ve şiirleri üzerinde M. Fuad Köprülü başta olmak üzere Mustafa Yeşil, Kadir Güler, Mustafa Güneş, Hamza Güner, Hasan Özönder gibi ilim adamlarının değerli çalışmaları bulunmaktadır.
Kütahya’nın önemli bir değeri olan Hacı Ali Pesendî’yi rahmetle anarken yazımızı onun didaktik bir koşmasıyla bitirelim:
Âlem birbirini görür görüşür
Aksine kurulmuş devrin temeli
Ey dil âkil isen dâmânın devşir
Kalma hayvan gibi beyni semeli
Gönül, hiç kimsenin izin izleme
Nefsini bil, el kusurun gözleme
Sû'-i zan haramdır, sırrın yüzleme
Belki anın anda yoktur medhali
El çek ihtilâttan, süzün, ol melûl
Ger olmayım dersen zemm ile meşgul
Herkesin isyanı kendinden mes'ûl
Yedindedir hayr ü şerr ü ameli
Hakkı seven halka yâran ne imiş
Hak irâde-i cüz’iyyeyi vermiş
Kişi emsalinden azar denilmiş
İblisin hem-demi bulur esfeli
Ol vücûd-i âdem düzce bir gemi
Akıl yelkenidir, fikir dümeni
Gemisin kurtaran derler kaptanı
Har (i) tadan anlayıp sezerse yeli
Deme şu kâzibtir, şu ehl-i riyâ
Kendi noksanını bilmektir kimyâ
Sen seni bil seni âkıl-i dânâ
Pesendî ne'ylesin eli, hey deli