Bir kitap yazdım, adı Hadsizlik.. Önsözünden bazı alıntıları sizlerle paylaşmak istedim.
Hadsizlik yaparak, haddimi aşarak, haddimi bilmeyerek böyle bir kitabı yazma girişiminde bulunduğumun çok net ve açık olarak farkındayım.
Şimdiden gelebilecek eleştirilere kalkan olması açısından: Evet, ne aldığım eğitim, ne kültürel alt yapım ne de birikimim böyle bir kitabı yazmak için yeterli değil. Bunun farkındayım. Ben yalnızca içimde kıpraşıp duran yazma içgüdümü doyurmak, belki de bunun yanı sıra bir başlangıç olur, bu konuda daha yetkin isimleri tetikleyici bir rol üstlenebilir düşüncesiyle yola çıktım. Elbette kitabı okuyup da olumlu yönde davranış değişikliklerine gidebilen insanların olabilmesi de benim açımdan onur olacaktır. Kitlelerin saygı duyduğu, sevdiği yetkin isimlerin, yine o kitleler tarafından çok da zorlanmadan okunabilecek ve anlaşılabilecek bir 'hadsizlik' kitabı eminim ki topluma çok ciddi bir katkı sağlayacaktır.
'Söz uçar yazı kalır' düşüncesiyle yola çıktım ve yazmaya karar verdim. Amacım; kolay okunan, sıkmayan, bilgilendiren, aynı zamanda davranış ve yaşam biçimi değişikliğine yol açabilecek bir kitap ortaya çıkarmak...
Elbette ki bu süreçte insanoğlunun hadsizliğinin her alanda had safhalara ulaştığını gözlemlememin de kararıma etkisi büyük olmuştur. Hadsizliğin, had bilmemenin yalnızca insanların birbirlerine karşı var olması, belki de beni bu derecede rahatsız etmez, geçici bir dönem, toplumdan topluma ve dönemsel olarak gerçekleşen bir değişkenlik olarak görür ve düzelebileceği, bir gün yola girebileceği düşüncesine kapılabilirdim. Ancak insanın doğaya, bilime ve değerlere karşı hadsizliği, görmezden gelinemeyecek, göz ardı edilemeyecek, zamana bırakılamayacak, asla hoş görülemeyecek ve izlemekle yetinilecek bir durum değildir. Elbette bu konuda farklı alanlarda izlemekle kalmayan, çözümler üreten, savaşan, hatta bu uğurda canlarını yitiren insanlar da az değil.
Önlerinde saygıyla eğiliyorum.
Bununla birlikte dünyayı yok olmanın eşiğine her geçen gün, hatta her geçen saniye adım adım yaklaştıranların da para ve silah gücünün inanılmaz boyutlarda olduğu gerçeği de gün gibi ortada. Yani dünyayı ve insanlığı bu gibi insanlardan, gruplardan korumaya çalışmak; yüzlerce, binlerce insanın yaşamını yitirmesine neden olabilir ve bütün bunlara rağmen yine de sonuç alınmayabilir. Sonuç alınabilmesi için insanların bir araya gelmesi, yaşam ve davranış şekillerini değiştirmesi, hatta bazı alışkanlıklarından da vazgeçmesi gerekmektedir. Yoksa bırakın gelecek kuşakları, kendi kuşağımıza bile yaşanabilir bir dünya kalmayabilir.
'Ne kadar bilirsen bil, bilmediğin haddinse, bence hiçsin.' Sadi Şirazi
NE OKUMALI
The Drowned World (Boğulan Dünya), J.G. Ballard.
NE İZLEMELİ
Yönetmenliğini Roland Emmerich'in yaptığı, başrolünü Jake Gyllenhaal'ın oynadığı Yarından Sonra.