Deve ve diken arasındaki bağ nereden gelir? Merak eden varsa anlatıvereyim. Genel kültür işte canım. Hemen işi farklı anlamayın. Kültür hazinemize bir yenisini eklemiş oluruz hep beraber. İşte o bağlantı...

Keskin diken, devenin ağzında yaralar açar, o yaralardan kan akmaya başlar. Tuzlu kan, dikenle karışınca bu tat devenin daha çok hoşuna gider. Böylece yedikçe kanar, kanadıkça yer. Bir türlü kendi kanına doyamaz ve engel olunmazsa kan kaybından ölür deve.

Bunun adı Arapça'da haresedir. Hırs, ihtiras, haris gibi kelimeler de buradan gelir. Kendi kanında boğulma olarak anlam bütünlüğü kazanır.

Deveye diken, insana da söven lazım. Türkçe anlatımımızda, muhabbet aralarında argo da olsa böyle bir cümle sıkça kullanılır. Ben söven diye yazdım. Siz kendi bildiğiniz gibi söyleyebilirsiniz... 

ASGARİ ÜCRETE ASGARİ VİCDAN LAZIM

Nereye gidersem gideyim, konuşulan ilk konu mutlaka ekonomik dar boğaz. Emekliler 12 bin 500 lira ile, çalışanlar ise 17 bin lira ile geçinmenin ne denli zor olduğunu söylüyor.

Vergi yükü bindikçe biniyor halkın omuzlarına. Nefes alamayacak hâle getirilen küçük esnaf, her geçen gün tükeniyor. Bunlara çözüm aramak yerine gündem değiştirip, iktidarını korumak isteyen hükûmet, yeniden başladı "vatan, millet, bayrak, namaz, din, diyanet" laflarına. Vicdan lazım vicdan...

Asgari ücret konusunda bir kaç kelam etmem lazımsa eğer, şu kadarını söyleyeyim; asgari ücreti belirlerken asgari vicdan lazım efendiler. Hakikaten, elinizi vicdanınıza koyun... Asgari ücret ne kadar olacak? Vicdanınız kadar...

SİZDEN GELENLER

Biliyorsunuz, haftada bir gün okurlarımdan gelenler içinden seçtiğim yazıları özetleyip size aktarıyorum. Bu hafta da seçtiğim bazı konuları size aktarmak istiyorum. Yayına alamadıklarımdan peşinen özür dilerim. Yerim dar anacım, yerim dar... Buyursunlar efendim...

"Mehmet Bey, benim derdim şu; resmi dairelere bir vesile ile gittiğimde çoğu memurun asık suratlı, aşağılayıcı ve hor gören bakışları hatta tavırları. Her memur böyle demiyorum tabii ki ama inanın çoğu böyle. Ne olur biraz güler yüz, samimiyet gösterseniz? Ölür müsünüz? Bunu dile getirirseniz çok sevinirim..."

"Belediye'ye ait sosyal tesislerde fiyat politikası çok hoşuma gitti. Üç arkadaş yemek yedik, çayımızı kahvemizi de içtik. Piyasanın çok da altında para ödedik. Hizmet edenler de çok güler yüzlü. Teşekkürler..."

"Trafik ışıklarına çözüm bulunursa Kütahya'da trafik sorunu çözüme kavuşur. Öyle dengesiz yanıyor ki, ara yollardan ana yollara çıkarken en az üç kırmızıda geçebiliyoruz. Neden buna bir çözüm bulunmuyor anlamış değilim. Trafik çilesi bitsin artık, yeter..."

"Yerlere çöp atan ve tüküren insanları gördükçe Kütahya'dan kaçasım geliyor. Yediğinin ambalajını, içtiği sigaranın izmaritini yere atan insanlar acaba evlerinde de böyle mi davranıyor? Sonra hep birlikte çevre kirliliği falan diye konuşuyoruz. Mehmet Bey bunları da yazın lütfen..."

"Kütahya'daki çapkınlıklar ile ilgili yazılarınızı okudum. Neden kurum ve isimleri açıkça yazmıyorsunuz? Korkuyor musunuz? Her yerde akbaba gibi uçuşan sözüm ona çapkınlar resmen kadın avına çıkmış, hiç de utanmıyorlar. Bunları gördükçe tiksiniyorum insanlığımdan. Bir şey de yapamıyoruz. Hepsi kelli felli. Yine de teşekkürler, sizin dışınızda kimse bu konulara değinemiyor. Korkuyor musunuz demem sizi kızdırmasın lütfen..."

Not: Bu okuyucuma cevap olarak geçen cuma günü yazdığım yazıyı yolladım. Okursa anlar...

"Şu göçmenler konusunda da bir şeyler yazın Mehmet Bey. Artık yeter, misafirlik çok uzadı. Herkes kendi memleketine geri dönsün. Yeter ama artık ya..."

GÜZEL CÜMLELER

Gökyüzünden yağmur yerine inci ve mücevher yağsa, talihsiz olanın bahçesine bir damlası bile düşmez.