İletişim çağında günümüz insanının en büyük eksikliklerinden birinin kendini ifadedeki yetersizliği olduğunun kanısındayım. Bu eksikliğin sebepleri arasında yetersiz kelime dağarcığı, kendini ifade esnasında yanlış kelime tercihi, üslup problemi, telaffuz hatası ve küfür bağımlılığı bulunmaktadır. Bağımlılık diyorum çünkü nasıl biten her cümlenin sonuna nokta geliyorsa özellikle de gençler arasında biten her cümlenin sonuna bir küfür geliyor. Hatta gençler arasında küfür kullanımı öyle bir boyuta gelmiş durumda ki küfretmeyen gençler aşağılanıyor, “Yazık, daha küfredemiyor bile…” algısıyla akranlarından zorbalık görüyor, zorla küfretmeleri için baskı altında kalıyorlar. Ettiği küfrün anlamını bile bilmeyen ilkokul çocuklarından tutun da genç kız oldukları hâlde kadın bedeni üzerinden çirkin küfürler eden kişilere kadar türlü örneklerle karşılaşmaktayız. Şüphesiz ki küfretmenin bu kadar moda olmasının başında sosyal medyaya hâkim olan nefret dili geliyor. Maalesef kadın ve kadın bedeni üzerinden sosyal medyada kullanılan argo ve küfürlü ifadeler, daha çok beğeni almak ve gündem olmak için bir popülarite aracı hâline gelmiş vaziyette. Bu cinsiyetçi ifadeler ve aşağılamalar hızla yayılarak önüne geçemediğimiz bir linç kültürünün oluşmasına sebebiyet veriyor. Klavye başında her istediğine hakaret etmek ve kişinin mahremiyetini ihlal etmek bir eğlence ürünü hâlinde sunuluyor. İsmini vermek istemediğim ancak hepinizin bildiği, insanların kendilerine ve ailelerine küfrettirmek için paralarıyla bilet satın alıp katıldıkları, küfrederek kendilerini “konuşan”lardan saydıkları programlar mevcut. Bu tür programlar önce küfrü normalleştiriyor ardından günlük yaşantımızın eksilmez bir parçası hâline getiriyor. Küfür konusunda bilinç yoksunluğu olan kişiler de bu tarz programları izlemek için para ödüyor ve doyasıya gülüyorlar ne yazık ki. Küfrün bu denli yaygın olmasının verdiği bir diğer zarar da günlük konuşma dilini yozlaştırıp üç – beş küfürlü söylemin arasına sıkıştırmış olmasıdır. Bu durum güzel Türkçemizin gelecek nesillere aktarımında, günlük yaşamda bireyin kendisini ifade ederken yetersiz kalmasında büyük sıkıntılar doğurmasına neden oluyor. Lisanını, kendi öz dilini doğru kullanamayan toplumlar kendini ifade etme acziyeti içine düşer. Bu da toplumda anlaşmaları güçleştirerek çatışmaları doğurur. Küfür ve her türlü söylemsel taciz edeben sorunlu olunduğunu göstermesinin yanı sıra kişinin kendini ifadedeki acziyetini de ortaya koyar. Çünkü kendini doğru ve etkili bir şekilde ifade eden kişi küfür kullanmaya ihtiyaç duymaz. Lisanını doğru kullanmayan ise acze düşer.
Sosyal medyada edilen küfürler en çok toplumumuza zarar veriyor. Çünkü küfür, bizi bir arada tutan toplumsal zemini zedeliyor, yıpratıyor ve ayrıştırıyor. Yaptığım bu çağrıda her şeyden önce farklı fikirlere sahip olsak da karşımızdaki insana saygı duymamız ve onu aşağılayıcı bir dile muhatap kılmamamız gerektiğini hatırlatıyorum. Toplumumuzun kültürel kodlarında var olan saygı ve görgü kurallarını tekrar hatırlatmak istiyorum. Özellikle gençlerin bu çağrıya kulak vererek kalplerinin ve zihinlerinin daha fazla kirletilmesine izin vermeyeceklerini umuyorum. Kötü örnekleri çoğaltmak yerine iyiliği ve güzelliği yaymaya gayret edeceklerine, dilini değiştirmemekte ısrar edenlerin ise yalnız kalacağına, yalnızlaştırılacağına inancım sonsuz.