Dünkü yazımda "Kütahya hovardalarına uyarı" başlığı altında size bazı dönen dolapları anlatmaya çalıştım. Bu yazı yayına girdikten hemen sonra başlayan bilgi trafiğinde duyduklarım, akıl alır gibi değil. İyiden iyiye namussuzluk zirveye tırmanmış, ahlaksızlık bazılarının yaşamında etrafını sarmış.
Dedim ya inanılır gibi değil. Kadın bir okuyucum yazıyor:
"Çok bilindik bir esnaf dükkanına girdik, içeride kimse yok gibi bakınıyoruz. Yanımda ablam da var. Bir de ne görelim, 60'lı yaşlarında bir erkek, 18-19 yaşlarında bir kız ile gerçekten çok uygunsuz bir vaziyetteler. Girdiğimizi görmediler bile. Derhal çıktık oradan..."
Bir başka okuyucum:
"...... Müdürlüğü katında bir kadın bağırıyor. Çalışanlar ne olduğunu anlamak için odalarından dışarı çıkıyor. Kadın, kocasının kendisini evli bir kadınla aldattığını öğreniyor. Bunun üzerine tarafları ifşa etmek için de çalıştıkları müdürlüğe gelip olanı biteni duyurmak için avazı çıktığı kadar bağırıyor..."
Ya hemşerim bu nedir? Ne bu azgınlık, ne bu libido? Ahırlarınızdan çıkıp, bulduğunuz karşı cinse mi saldırıyorsunuz? Kadınlar da var erkekler de var bu laflara muhatap.
Edep falan diyeceğim de ne anlar bunlar edepten, ahlaktan? Şehvetlerinizin kurbanı olmuşsunuz, aşk sanıyorsunuz nefsinizin sizi şehvetle sınamasını.
Yukarıda, sadece ama sadece iki örnek yazdım. Birisi özel, diğeri de kamuda. Vallahi, ben yazarken utanıyorum da bunlar yaparken utanmıyorlar. Yarın o çocuklarınızın yüzüne nasıl bakacaksınız?
Bana anlatılanların tamamını yazamam, ar ederim. "Nerede oluyor bu işler" diye soracak olursanız, çok iç acıtıcı bir cevabım var. Çok fazla yerde... Özelde, kamuda, sokakta, kafede, barda ve daha aklınıza gelebilecek çok yerde.
Bu sorunu kollukla, adliyeyle çözemezsiniz efendiler. Bu işin çözümü, iyi bir eğitimden geçer. Eğitimsiz, ehlileşmeyen, sapkınlaşan toplumlara en güzel örnek, Ortadoğu ülkeleridir, Arap ülkeleridir. Olaya bu yönüyle bakın. "Batı çok mu iyi bir matah" derseniz, haklısınız. Al benden de o kadar.
İktidara çok yakın, "yandaş" denilen TV kanallarına bakın. Dün de yazdım, her türlü ahlaksızlık ve namussuzluk, konuklar tarafından izleyen milyonlarca insana alenen tarif edilmekte. Kimin eli kimin cebinde? Bakınız, Müge Anlı ve Esra Erol'un programları. RTÜK sizce neden bu işlere yol veriyor? Neden engel olmuyor? Siyasal din pazarının en iyi tüccarları, neden bu işlere engel olmuyor? Sorgulayın abicim, ablacım, sorgulayın. Size verilen her şeyi "hüp" diye yutmayın.
Gelelim Kütahya'ya; hemşerim şu kadarını söyleyeyim, bir vurdum, bin bir bana geldi. Benim duyduğum namussuzlukların dışında, daha duymadığım neler varmış neler! Siyasi isimler, hem de ne siyasi! Bürokratik isimler, hem de ne bürokratik... Kulağıma gelenlere inanıp hemen yazsam, Kütahya'da yer yerinden oynar. Tabi, teyit olmadan, isim vermeden dahi yazmam. İyice emin olmam lazım.
Çok sevdiğim bir ağabeyim aradı, "Ya hu niye yazıyorsun bunları, Kütahya'nın adı pislenecek" dedi. Kısaca "Aman ağzımızın tadı bozulmasın Ali Rıza Bey" edasıyla öğütler verdi. Saygı da duyduğum biri kendisi, "kem küm" edip kapattım konuyu. Yüzüne diyemedim ki "Kütahya'nın adı pislenmesin diye daha kaç yuva yıkılsın? Daha kaç kişi hayatına son versin? Daha kaç çocuk büyük travmalara maruz kalsın? Daha daha daha. Pislik paçamızdan akıyor ağabey" diyemedim, üzülmesin yaşlı başlı adamcağız diye...
Bir meslektaşım da "Magazine mi başladın abi" diye aradı? "Oğlum, magazin falan değil, bu iş artık polis adliye haberi gibi oldu" dedim. Bir başka meslektaşım, benden sadece yaşça büyük biri "dedikodular sana geliyormuş artık" diye, küçümser bir tavırla alay etmeye çalıştı. "Hı hı" dedim. "Zamanında siz yazmadınız bu ahlaksızlıkları, bari ben yazayım dedim" deseydim bile anlamazdı, eminim. "Hı hı" deyip geçtim o yüzden.
Hanımlar, beyler. Artık bu yazıyı çok uzattık biliyorum. Yazdıklarımı büyük bir korkuyla okuyanlara sesleniyorum. "Acaba ben miyim" diyorsun. Evet sensin. Namussuzluk yapmayın. İnsan olun insan...
Sevgiyle kalın...
GÜZEL CÜMLELER
Hile yapan, yalan söyleyen, ama görünüşte saygınmış gibi davranan adam. O aslında kendisinin namussuz olduğunu biliyor, ama başkaları onu namuslu sandığı için, çevreden bir saygı topluyor, oradan kendine elden düşme bir özsaygı çıkarıyor. Hepsi bu...