Öyle bir çağda yaşıyoruz ki gençlerimiz dünyanın herhangi bir yerinde olup bitenleri anında öğreniyorlar. Akranlarının nasıl bir eğitim aldıklarını görüyorlar. Kendilerine reva görülmek istenen çağdışı ve keyfi uygulamalara ses yükseltiyorlar. Yapılan atamalar karşısında hem öğretmenlerinin yanında hem de kendi geleceklerinin arkasında durmak istiyorlar.

Ülkenin geleceği iktidarın ideolojik tercihlerine feda edilemez. Ulusal ve ülkenin ihtiyaçlarına dayalı bir sistemi tüm paydaşlarla beraber inşa edilmelidir. Eğitim, değişen iktidarların oyuncağı olmaktan çıkarılmalı ve mutlaka milli olmalıdır.  Gelişmiş ülkelerdeki uygulamaları inceleyip ülkenin laik, demokratik ve sosyal yapısına uygun bir eğitim modeli oluşturulmalı.

 

Anaokulundan başlamak üzere sözde değil özde, okullara devamlılık sağlanmalı. Temel eğitimdeki devam zorunluluğu mutlaka takip edilmeli. Hükümetler toplumu geliştirmek ve kalkındırmak için vardır. Her gelen yönetim vatandaşlarına eğitim konusunda gereken desteği vermelidir. Bir öğün yemeği çözemeyen bakan öğretmenleri ve öğrencileri kaosa sürüklemenin peşinde koşmamalı.

Proje okullarına girebilmenin şartları gibi atanabilmenin de seçicilik anlamında, paydaşların da makul görebileceği koşullar ortaya konulmalı. Proje Okullarına atamayı Milli Eğitim Bakanı yapar, demek keyfiyettir.

Ülkenin geleceği olan gençlerimizin ve onları eğiten öğretmenlerimizin seslerine kulak verilmeli, daha fazla geç kalmadan gereği yapılmalıdır.