BEN HAYME ANA'YIM HEYY!..


Ben Hayme Ana'yım heyy!..


Kayı boyunun Devlet Ana'sı...


Horasan'ın Mahan Dağı'ndan kalkıp geldik bu yaylalara...


Göç yollarında tükendi ömrümüz...


Deli rüzgarlar gibi savrulduk Ahlat'tan, Karacadağ'a; Karacadağ'dan Söğüt'e ve Domaniç'e...


Eşim, yoldaşım, yiğidim, ocağımın közü, karanlık gecemin gündüzü, başımın bahtı, gönlümün tahtı Gündüz Alp'i Fırat'ın hoyrat sularında bıraktım. 


Ben Hayme Ana'yım oğul!..


Kayı boyunun Devlet Ana'sı,


"Hayme" demek, "çadır" demek...


Çadır, içindekileri nasıl korursa yağmurdan, kardan, soğuktan ve güneşten ben de öyle korudum kutlu Kayı boyunu her türlü tehlikeden... 


Dört bir yanımız hep tekfur, hep yağı idi...


Ne savaşlar, ne pusular, ne kahpelikler gördük...


Kayı'nın aslan duruşlu, kurt bakışlı erleri, Saru Batu Savcı Bey'imiz ve yiğit Bayhoca'mız ulu çam dibinde toprağa düştü...


Acıları oymağa, ağıtları dudağa, gözyaşları ırmağa ve kanları bayrağa düştü...


Yılmadık, yıkılmadık, baş eğmedik hiçbir zaman...


Yüce Allah'ın yardımıyla tıpkı ulu atam Bilge Kağan gibi başlılara baş eğdirdik, dizlilere diz çöktürdük.


Ayrılmadık Allah'ın adaletinden, siz de ayrılmayın...


Sapmadık Hazreti Peygamber’in yolundan, siz de sapmayın...


Kopmadık köklerimizden, siz de kopmayın.


Domaniç yaylaları, tıpkı Pamir yaylaları gibi güzel ve bereketlidir.


Kocadağ, tıpkı Mahan Dağı gibi başı dik ve heybetlidir.


Kutludur bu topraklar...


Ertuğrul'umun divan kurduğu, Kara Osman'ımın ve Kayı yiğitlerinin at koşturduğu, güreş tuttuğu topraklardır buralar...


Yesevi ocağında yanan ateş, aksakallı kocamız, boyumuzun ışığı Edebalı, nice ala sabahlarda en içli dualarını burada söyledi...


Kır çiçekleri gibi saf ve temiz, ak yüzlü, ela gözlü, elleri kınalı Yörük kızlarının yayık yaydığı, kilim dokuduğu ve en güzel sevda türkülerini söylediği yaylalardan sesleniyorum size...


Toprağına karıştığım Domaniç’in Çarşamba köyünden sesleniyorum.


Anayurt ve Mahan Dağı uzaklarda kaldı...


Bin yıldır bu topraklar bizim...


Bu hava, bu ağaç, bu su, bu ay, bu güneş bizim...


Osman'ımın rüyası gerçek oldu; ulu çınarın dalları üç kıtayı kapladı.


Ergenekon’dan söktüğümüz demir Estergon önlerinde parladı.


Hâlâ, Altay'dan Tuna'ya türkülerimiz söylenir, destanlarımız okunur.


Ben Hayme Ana'yım oğul!


Türk'ün Devlet Ana'sı!


Bu eylül sabahında, bu göç gününde size son sözüm ve duam şudur:


Allah yolundan ayrılmayın ve bir olun, diri olun...


Torunlarım acı yüzü görmesin!..


Ay gökte durdukça, ulu kocaların, ak sakallıların duası üzerinizden eksik olmasın!..