Bir insanın kendine yaptığı en büyük kötülüklerden biri nedir diye sorarsanız, kendini değersiz hissetmesidir derim.

Değersizlik insanda umutsuzluk ve önemsizlik gibi duygular barındırır. Bu da kendisine saygı duymamayı, kendisini sevmemeyi, ihmal, taciz, travma gibi duyguları tetikleyen faktörler olarak kendini gösterir.

Hayatta kimseye yaslanmadan, kimsenin eteğine yapışmadan, herhangi bir kurum ya da kişiden güç almadan, kendi ayakları üzerinde durabilen insanlar değerlidir. Bunun için illa ki, çok iyi eğitim alması gerekmez. Elbette iyi eğitimli biri bu anlamda bir adım öndedir. Ama burada aslolan duruştur, omurgadır, onurlu bir yaşama inanmışlıktır.

Bir toplumdaki en büyük tehlikelerden biri de, değersiz insanların kendilerinden biraz daha değerli gördüklerine verdikleri değerdir. Bu vasatın vasatla aşkıdır. Arabesk ve çıkar odaklı bir karşılıklı aşktır.

Kendisinin değersiz olduğunu bilen insan, gerçekten değerli olana, gerçek anlamda değerleri temsil edene yanaşmaz. Çünkü aşağılık duygusu onu daha da dibe çeker. Oysa ki, kendinden biraz olsun değerli gördüğü birine yanaştığında, kendi değersizliğini de yasallaştırmış olur.

Eğer bir insan kendini değersiz hissediyorsa, o insan gerçekten değersizdir. Bu tip insanlar çoğunlukla başkalarının onayını ve takdirini kazanmak isterler. Örneğin toplu fotoğraflarda olabildiğince önlerde görünmeye çalışırlar. Yemekli toplantılarda en ön masalarda yer almaya çalışırlar. Hatta bu onlar için o kadar önemlidir ki, o toplantıyı terketmeye ya da ciddi bir sorun çıkarmaya kadar götürürler bu konuyu. Elbette ki komik. Hayatı komik tarafından ciddiye alan bu değersizler için önemli olan ön masaya oturmak, fotoğraf çekilirken ön sıralarda yer almak, masanın üzerine pahalı bir telefon koymak ve pahalı bir arabaya sahip olmaktır.

İşte bu nedenlerle de toplum inanılmaz derecede büyük bir kaosun içine sürüklenir. Kaosun en büyük nedeni de toplumda binlerce yıldır var olan değerlerin dibe çekilmesi, yok edilmesi, sanki hiç olmamış gibi yaşanmaya başlanmasıdır. Binlerce yılın imbiğinden süzülerek gelen değerler artık ayaklar altında eziliyordur. Gerek az değerli görülenler, gerekse de değersizler açısından bunun zerre kadar önemi yoktur. Bu tip insanlar için en önemli olan şey, kendi düşüncelerinin ve çıkarlarının iktidarda kalmasıdır. Bunun devamı için ellerinden gelen her şeyi yaparlar.

Yalan, iftira, red... Aklınıza ne gelirse...

Olaylar ve insanları, düşünceleri, gelişmeleri eğip bükmekte, kendi çıkarları doğrultusunda yorumlamakta ustalaşmışlardır artık. Bu tutumun ne kadar ikiyüzlüce ve adice olduğunu anlatmanız, yüzlerine vurmanız da hiç bir şey ifade etmez.

Aslında çoğu bunun farkındadır. Ama farkında olmaları, doğruyu görmelerine, yaptıkları yanlışlıkları kabul etmelerine yetmez. Aynı tutumu devam ettirmek zorundadırlar. Çünkü kendilerinden biraz daha değerli gördükleri, gerçekte değerli olanları düşman belletmiştir değersizlere...

NE OKUMALI

Turgut Özakman, Şu Çılgın Türkler

NE İZLEMELİ

Yönetmenliğini Natuk Baytan’ın yaptığı, başrolünü Kemal Sunal’ın oynadığı Tokatçı.