MALAZGİRT'TEN DUMLUPINAR'A
O zaferler getiren atların
Nalları altındanmış
Gidişleri akına,
Gelişleri akındanmış1
Türk tarihinde ağustos, zaferler ayıdır. Üç kıtada at koşturup yedi deryada donanma gezdiren şanlı ecdadımız, nice kahramanlık destanları yazarak tarihe not düşmüştür.
Yıl 1071. 26 Ağustos Cuma günü...
Malazgirt Ovası...
Başbuğ Alparslan, atından inip secdeye vardı: "Yâ Rabbî sana tevekkül ediyor, azametin karşısında yüzümü yere sürüyor ve senin uğrunda cihad ediyorum. Yâ Rabbî niyetim hâlistir. Bana yardım et; sözlerimde hilaf varsa beni kahret!" diye dua etti.
Sonra askerlerine dönerek: "Burada Allahü teâlâdan başka bir sultan yoktur, emir ve kader O'nun elindedir. Bu sebeple benimle birlikte cihat etmekte veya benden ayrılmakta serbestsiniz." dedi.
Askerler coşarak hep bir ağızdan: "Asla emrinden ayrılmayacağız!" karşılığını verdiler. Sonra hepsi ağlayarak helâlleştiler.
Başbuğ Alparslan, beyazlar giydi. Atının kuyruğunu bağlayıp, eline er silâhı olan gürzü alıp, şöyle hitap etti: "Askerlerim! Şehit olursam, bu beyaz elbise, kefenim olsun. O zaman rûhum göklere çıkacaktır."
Bu konuşmalardan sonra Malazgirt ovası kılıç şakırtıları, at kişnemeleri ve Allah Allah sesleri ile yankılandı.
Allah, Türk ordusuna zaferi nasip ederek Anadolu'nun kapısını Türklere açtı.
Romen Diyojen esir edilerek Alparslan’ın otağına getirildi. Bir misafir gibi ağırlandı ve serbest bırakıldı. Memleketine dönerken kendi adamları tarafından Kütahya Kalesi’nde gözlerine mil çekildi ve ardından zindana atılarak öldürüldü.
Yıl 1922... 26 Ağustos sabahı saat 05.30...
Kocatepe...
Anadolu toprakları bir kere daha Türk'ün özgürlük ve bağımsızlık tutkusuna, vatan müdafaasına sahne oldu.
Önce topçular, sonra piyadeler ve daha sonra da süvariler Allah Allah dedi...
Ve zafer güneşi, bir kere daha bahtımıza doğdu...
"Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!" emriyle inledi Afyon ovası...
Türk'ü tarih sahnesinden silmek isteyen Bizans kalıntıları, yakıp yıkarak kaçmaya başladı.
Alnı sargılı, kolu sargılı, boynu sargılı,
Ahmetler, Bekirler, Aliler,
Mahmutlar, Kâzımlar, İsmailler
Peşlerinden yettiler,
Diz çöküp Kordonboyu'na
Tâ yürekten çekip tetiği
Gemilere yaylım ateş ettiler.2
Ölen öldü, sağ kalan teslim oldu.
General Trikopis, tıpkı Alparslan'ın huzuruna tutsak olarak getirilen Romen Diyojen gibi Mustafa Kemal'in çadırına getirildi.
Üç yıl önce yere sererek çiğnedikleri ay yıldızlı bayrak, 9 Eylül'de Kadifekale'de dalgalanmaya başladı.
Mustafa Kemal'in "Bu harekat, Türk ordusunun, Türk subay ve komuta heyetinin yüksek kudret ve kahramanlığını tarihe bir kere daha geçiren muazzam bir eserdir. Bu eseri yaratan bir milletin evladı, bu ordunun başkomutanı olduğumdan mutluluk ve bahtiyarlığım sonsuzdur." dediği bu zaferle, Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri de atılmış oldu.
Malazgirt'ten Dumlupınar'a kadar gök kubbeyi üzerlerine türbe yaptığımız şehitlerimizi, bir hilâl uğruna batan güneşlerimizi ve bize bu toprakları "vatan" yapan ecdadımızı rahmetle ve şükranla anıyoruz.
Rabbimden, binlerce şühedanın kanı ve canı pahasına bedeller ödeyerek sahip olduğumuz aziz vatanımızı her türlü kötülüklerden korumasını, düşmanlarımıza fırsat vermemesini niyaz ederken diyoruz ki:
Şehitler tepesi boş değil
Toprağını kahramanlar bekliyor
Ve bir bayrak dalgalanmak için
Rüzgar bekliyor3
________________________________________________________
1Arif Nihat Asya’nın “Destan” şiirinden
2Cahit Külebi’nin “Atatürk Kurtuluş Savaşında” şiirinden
3Arif Nihat Asya’nın “Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor” şiirinden