İşte geldim gidiyorum
Şen kalasın Halep şehri
Çok nân u nimetin yedim
Şen kalasın Halep şehri
Anlatılanlara göre Âşık Garip, başlık parası kazanmak için geldiği Halep’ten yedi yıl sonra ayrılırken söylemiştir bu türküyü.
Tarihçiler Halep’e, “Doğunun Kraliçesi” diyerek, şairler ise “arûs-ı bilâd-ı ‘Arab” (Arap şehirlerinin gelini) diyerek güzelliğine vurgu yapmışlardır.
Ömrünün 22 yılını bu şehirde geçiren şair Nâbî (ö. 1722) Halep için “âb-rûy-i büldân (şehirlerin yüzsuyu)” ve “ma’mûre-i ‘âlî-şân” (şan ve şerefi en yüksek olan şehir)” sıfatlarını kullanır. Halep tarihte “Halebü’ş-şehbâ” unvanıyla anılmış; kimi zaman da sadece Şehbâ denilmekle yetinilmiştir.
“Haleb” kelimesi Arapçada “süt” “sağılmış inek” demektir. Halep’te bir yerin adı olan Şehbâ kelimesi ise “kır, kırçıl, kül renkli” demektir ki özellikle at ve katır gibi binek hayvanlarının rengini belirtmek için kullanılırdı. Fakat Osmanlılar zamanında “aydınlık, parlak” ya da “uzaktan kırçıl görünen” anlamında bir sıfat olarak Halep şehri için kullanılmaya başlanmıştır.
Evliyâ Çelebi ise Seyahatnâme’de şöyle bir rivayet nakleder: Hz. İbrahim Mekke’ye gitmeden önce Halep’te sütçülük yaparmış. Sevrü’ş-Şehb (beyaz inek) adında bir ineği varmış. Onun sütünden yoğurt, kaymak, tereyağı, peynir vb. yapıp misafirlerine ikram edermiş. İşte bu beyaz inek sebebiyle şehre Halebü’ş-Şehbâ denmiştir.
Sütçü ve yoğurtçuların pîri olan Hz. İbrahim, ineğinden sağdığı sütü fakirlere dağıtmak üzere iç kaledeki camide “Makâm-ı İbrahim” denilen minberin altındaki taş tekneye doldurur, halka ne kadar dağıtsa da süt hiç eksilmezmiş. “Berekât-ı Halîlullâh” yani “Halil İbrahim bereketi” sözü de buradan gelmiş.
Yavuz Sultan Selim tarafından 1516’da Osmanlı topraklarına katılan, Birinci Dünya Savaşı sonrasında bizden koparılan ve Suriye’nin bağımsızlığını kazandığı 1946 yılına kadar Fransız mandası altında kalan Halep’in en parlak dönemleri Osmanlı hâkimiyetinde geçen dönemlerdir.
Ünlü Türk filozofu Fârâbî, edebiyat tarihçisi Ebu'l-Ferec el-İsfahânî, şair Ebû't-Tayyib el-Mûtenebbî, meşhur mutasavvıflardan Şehâbeddin Sühreverdî ile Nesîmî Halep’te yaşamışlardır.
Halep, Anadolu’dan Mezopotamya’ya ve Akdeniz’den İran’a giden ana yolların kavşak noktasında kurulmuş ve tarih boyunca ticaret kervanlarının uğrak yeri olmuştur. Bu özelliğinden dolayı ticaretle zenginleşip gelişirken sık sık aynı güzergâhlardan yola çıkan orduların tahribatına ve yağmalarına maruz kalmıştır.
Halep, geçmişten bu yana dokumacılığın yaygın olduğu ve ipekli kumaşları ile meşhur bir şehirdir. Çözgüsü ipek, atkısı yün olan Halep kumaşının 43 çeşidi vardır. İstanbul’da Halep damgası bulunmayan kumaşlara rağbet edilmezmiş.
Ayrıca 13. yüzyıldan itibaren Halep’te imal edilen, “câm” ve “zücâc” adı verilen yaldızlı ve mineli cam ürünleri bütün Osmanlı coğrafyasında muteber ve makbuldü.
Etrafı surlarla çevrili olan Halep’te havuz, şadırvan ve sebillerle süslü çok sayıda köşk ve saray vardır. Kayşani adı verilen bir cins taştan yapılan Halep Kalesi ise içindeki 1367 tarihli hamam, dokuz odalı bir taht odası, XV. asra tarihlenen bir kapı ve bir minare ile günümüzde varlığını sürdürmektedir.
Yumuşak bir iklime sahip olan Halep’in, latif ve hoş bir havası ile verimli toprağı vardır. Evliyâ Çelebi, on sekiz ülke gezdiğini, Halep’in suyunun ve havasının güzelliğini, gök kubbe altında hiçbir yerde görmediğini söyler ve Halep’te yetişen birçok meyve arasında mersin yemişini, dilber yanağı şeftalisini, elmayı ve Şam fıstığını sayar.
Halep’in bir başka özelliği ise dünyada en çok süt ve et verimliliğine sahip birkaç keçi ırkından biri olan, çöl iklimine ve susuzluğa dayanıklılığıyla bilinen Halep keçileridir.
Evliya Çelebi Seyahatnâme’de, her tarafı çarşı pazar olan Halep’in, iki bedesteninden başka sadece Sultanî çarşısında “can otu” hariç her şeyin bulunduğunu yazar.
Bunlardan başka Evliya Çelebi Halep’in hafızlarının çokluğundan Halep’te yapılan kalkanların ise Anadolu, İran ve Arap ülkelerinde çok tutulduğundan bahseder. Halep’in güzelliği ve zenginliği Avrupa ülkelerinin de iştahını kabartmış ve 1500’lü yıllardan itibaren Venedikliler, İngilizler, Fransızlar ve Hollandalılar Halep'te konsolosluklar ve acenteler açmaya başlamışlardır. Osmanlı'da ilk mason locası 1886/1887 yıllarında Halep'te kurulmuştur.
Günümüzde Halep, Suriye’nin kuzeyinde, Şam’dan sonra eskiden olduğu gibi ülkenin ticaret, sanayi ve ekonomisine hâkim, bir siyaset ve fikir merkezidir. Başkent Şam’a 450, Gaziantep’e 120, Kilis’e 66 km. mesafededir.
Halep'te birçok etnik kökenden topluluk yaşamaktadır. Halep'in nüfus yapısı esas itibarıyla Arap ve Türkmenlerden oluşmaktadır. Şehir merkezinin nüfusu iç savaş başlamadan önce 2 milyon civarında, çevresinde kendisine bağlı olan Bâb, Cerablus, Afrin, Sefire, A'zâz, Ayn el-Arap ve Münbiç ile birlikte 4 milyondan fazlaydı.
2011'de Suriye'nin birçok şehrinde olduğu gibi Halep'te de hükûmet karşıtı protestolar başladı. Bu tarihten günümüze kadar şehirde sular hiç durulmadı. Özgür Suriye Ordusu ve Suriye Arap Ordusu'nun silahlı grupları, kentin kontrolü için mücadele etti. Güzelim Halep şehri yakıldı, yıkıldı, harap edildi. Binlerce insan öldü, fabrikalar talan edildi, önemli tarihi binalar yok edildi. Milyonlarca Suriyeli, ülkelerini terk ederek başta Türkiye olmak üzere başka ülkelere göç ettiler.
Suriye’deki olayları yakından takip eden Türkiye kendi güvenliği için gerekli gördüğü zamanlarda müdahil olmuş, sınır ötesi askerî harekatlar düzenlemiştir.
2016’da Fırat Kalkanı Harekâtı, 2018’de Zeytin Dalı Harekâtı, 2019’da Barış Pınarı Harekâtı, 2022 yılı başlarında Kış Kartalı Hava Harekâtı ve 2022 yılı sonlarında Pençe-Kılıç Harekâtı ile güvenliğini tehdit eden terör unsurlarını ortadan kaldırmıştır.
Bir hafta önce Suriye'de Heyet Tahrir Eş-Şam'ın (HTŞ) başını çektiği muhalif güçler, rejim güçlerine karşı Halep'e büyük bir operasyon başlattı. Suriye ordusu hazırlık amaçlı geri çekildiğini duyurdu. Suriye ve Rusya hava kuvvetlerine ait uçakların Suriyeli muhalifleri vurduğu aktarıldı.
Ajanslar, rejim muhaliflerinin Halep'i ele geçirdiğini haber veriyor, kent merkezinde Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın kardeşi Basil Esad'ın heykeli yıkıldığı görüntülerini paylaşıyor.
Türkiye, Suriye’deki ihtilafın çözümünü yine Suriyelilerin tayin edeceğine Suriye’nin geleceğine Suriye halkının karar vereceğine inanarak bu süreçte Suriye halkına verdiği desteği sürdürmektedir. Özellikle de Suriye’nin asli kurucularından olan ve zulme karşı direnişin ön saflarında yer alan Türkmenlerin Suriye’nin geleceğinde hak ettikleri yeri alabilmelerini teminen siyasi desteğini sonuna kadar sürdürecektir.
Kısacası Suriye’de ve Halep’te çatışmaların önümüzdeki günlerde de devam edeceği ve farklı gelişmelerin olacağı anlaşılmaktadır.
Dilek ve temennimiz, ülkemizin güneyinde, adı ne olursa olsun, güvenliğimizi tehdit eden bir terör devletinin oluşmaması ve Suriye’deki Türk varlığının bu olaylardan zarar görmemesi.
Âşık Garip’in türküsünü şöyle söyleyerek bitirelim yazıyı:
İşte geldim yüzün gülsün
Şen olasın Halep şehri
Çok acı çektin yeter artık
Şen olasın Halep şehri