Mumbai’de ikinci günümüze merhaba diyoruz. Otelin restoran kısmı alt katta oldukça ufak bir alan, ancak içerik olarak yeterince tatmin edici, kahvaltının hemen arkasından kendimizi Mumbai’nin kaotik sokaklarına bırakıyoruz. İlk hedefimiz geçmişte adı Victoria Terminus olan Unesco Dünya Kültür Mirası listesindeki Chhatrapati Shivaji Maharaj Terminus (CST) oluyor.Gotik olan bu yapı kolonyal dönemden kalma ve Mumbai’nin merkez tren istasyonu konumunda.Frederick William Stevens tarafından Victoria dönemi İtalyan Gotik Revival mimarisi konsepti ile tasarlanıp 1887'de Bori Bunder bölgesinde Kraliçe Victoria’nın Altın Jübile'sini anmak için inşa edilmiş ve Mumbai Banliyö trenlerinde bir terminal olarak hizmet vermeye başlamış, zamanla Hindistan’ın en yoğun tren istasyonlarından biri haline gelmiş ve istasyonun adı Mart 1996'da değiştirilmiş.
Dikkat çekici taş kubbeleri, kuleleri, sivri kemerleri ve eksantrik zemin planı ile geçmişi günümüze taşıyan oldukça önemli ve etkileyici bir eser. Yapıyı bir süre dışarıdan izledikten sonra içeriye giriyorum, istasyondaki kaosu ve hareketi belli bir süre izlemek gerekiyor ,insan hareketliliği bir tsunami dalgası gibi bir oradan bir buraya doğru akıyor. Bu istasyona gelme amaçlarımdan biride gandi kepleri ve beyaz üniformalarıyla hizmet veren dabbawala ları görmek.Dabbawala ,bisiklet ve şehrin banliyö trenlerini kullanarak ,her gün evden ofis çalışanlarına sıcak yemek dağıtımı yapan kişilere deniliyor , dabba (sefer tası) ve wala (kişi/sahip) anlamına gelmekte. Özetle günümüzdeki getir ’in oldukça klasik hali ve 125 yıldır nerdeyse aynı kalitede hizmet vermekte. Bu hizmetin geçmişi baya eski , 1800'lerin sonlarında, ülkenin farklı bölgelerinden Bombay'a göç edenlerin sayısı artmış ve tüm bu insanlar sabahın erken saatlerinde işe gittiklerinden dolayı haliyle öğle yemeği problemi ortaya çıkmış. Neticesinde ilk kez ,Farsi (İranlı) bir bankacı kendi ofisine ,evinden yemek getirmesi için bir Dabbawala’yı görevlendirmiş ,ardından birçok kişi bu fikri tutmuş ve Dabba teslimatına olan talep hızla artmaya başlamış. Başlangıçta her şey gayri resmi ve bireysel bir çaba gibi olmasına rağmen ,vizyon sahibi ve girişimci Mahadeo Havaji Bachche bu fırsatı görmüş ve öğle yemeği teslimat hizmetini bir iş modeline dönüştürüp 100 Dabbawala ile yemek getirme operasyonunu başlatmış.
Bu kültür öylesine oturmuş ki 125 yıl geçmesine rağmen günümüzde birçok çalışan öğle yemeği için restoranda yemek yerine evde eşlerinin hazırladığı taze ve sıcak ev yemeklerini hala talep etmekte ve 5000 kişilik bir Dabba ordusu günde yaklaşık 200.000 kişiye hizmet etmekte.Dabbawala’lar geçmişten beri çoğu birbirleriyle akraba ve büyük bir kısmı Pune yakınlarındaki aynı küçük köyden gelmekte, önemli bir kısmı erkeklerden oluşmakta ve bayan dabba çok az aynı zamanda çoğunun da okuma yazma problemi var.
Bu sistem o kadar mükemmel çalışıyor ki her 6 milyon dağıtımda 1 hata yapıldığı resmi olarak tespit edilmiş.Dabbalar o kadar meşhur oluyorlar ki , ünleri dünyaya yayılıyor ve Harvard Business School tarafından detaylıca incelenip uygulanan model ile ilgili hakkında makaleler yazılıp mükemmel hizmet modeli unvanı veriliyor,Forbes Global dergisi, Dabba operasyonları üzerine kapsamlı bir çalışma yürüttükten sonra operasyona % 99,999999'luk bir six sigma verimlilik derecesi ile ödüllendiriyor, hatta Fedex gibi devasa kargo şirketleri sistemi yerinde incelemek için çeşitli seferler yapıyorlar. Peki Dabbalar bu işi nasıl başarıyor ? mekanizmanın aşağıdaki gibi aşamaları var.
Toplama: Dabbawala, sabahları müşterilerin evlerinden veya öğle yemeği yerlerinden taze hazırlanmış yemeklerin bulunduğu sefer taslarını topluyor.
Sıralama: Bu sefer tasları daha sonra varış yerlerine göre sıralandıkları bir toplanma alanına götürülüyor. Her sefer tası kutusunun, alfabetik ve sayısal karakterlerin bir kombinasyonu olan belirgin bir kodu var ve bu kod varış yerini ve alıcıyı belirtiyor.
Taşıma: Sıralandıktan sonra, sefer tasları bisiklet, tren ve yürüyerek taşınıyor.Mumbai'nin karmaşık demiryolu sistemi ve yoğun kentsel ortamı göz önüne alındığında, bu taşıma biçimleri hız ve verimlilik sağlamakta.
Teslimat: İlgili alanlara ulaştıktan sonra, sefer tasları tekrar belirli bina ve kat numarasına göre sıralanıyor ve daha sonra başka bir dabbawala grubu sefer taslarını uygun kişilere teslim ediyor.
Geri Dönüş: Öğle yemeğinden sonra süreç tersine dönüyor.Boş sefer tasları toplanıyor ve ilgili hanelere geri gönderiliyor.
Bu sistemin dikkat çeken bazı yönleri var ,,
Kodlama Sistemi: Dabbawala sisteminin en dikkat çekici özelliklerinden biri de kodlama yöntemi. Kaynak ve varış noktası gibi çeşitli yönleri belirten renk, sayı ve alfabelerin bir karışımı ve her sefer tasının hak sahibine ulaşmasını sağlamakta.
İnsan Gücü: Tüm süreç manuel olarak çalıştırılıyor. Modern teknoloji, uygulamalar veya hatta yazılı adresler kullanılmıyor, buna rağmen modern teknoloji odaklı teslimat sistemlerinin verimliliğiyle yarışıyor ve çoğu zaman şaşırtıcı bir şekilde onları geçiyor.
Takım Çalışması: Dabbawalalar ekipler halinde çalışıyor ve paydaşlar, bu da her üyenin hesap verebilirliğini ve hizmete olan bağlılığını sağlamakta.
Tabi bu konunun negatif tarafları da mevcut,Covid pandemisinde Dabbawala operasyonlarının ciddi sekteye uğradığı ve birçoğunun mecburen işi bıraktığı bilinmekte ve bununla birlikte yeni gelen genç kuşağın farklı tercihleri ,modern teknoloji ile ortaya çıkan yemek ve dağıtım uygulamaları gibi birçok yeni dijital servisin ortaya çıkışı 125 yıllık Dabba’ları artık tarihin tozlu sayfalarına doğru yavaş yavaş göndermekte.
CST’den ayrılıyorum ve şehrin kolonyal dönemden kalan etkilerini görebilmek için ilerliyorum. İlk noktam Hutatma Chowk ‘da yer alan Flora Fountain oluyor,1864 yılında inşa edilen bu gotik uyanış heykeli ve çeşmesi mitolojik Roma tanrıçası Flora'yı tasvir etmekte. Flora Çeşmesi 1864'te inşa edildiği zamandan 1960'a kadar, beş Cadde’nin birleştiği bir yer ve bu nedenle Mumbai'nin Piccadilly Circus'u (Londra’da ) olarak da bilinmekte. Meydanda meşale tutan bir çift vatanseverin bulunduğu taş bir heykel var ,heykel 1960'larda çalkantılı bir dönemde hayatlarını kaybeden insanların anısına dikilmiş ve meydan Hutatma Chowk olarak yeniden adlandırılmış.Hatutma’dan ayrılıp hemen yakındaki Veer Nariman Rd üzerinde bulunan ve Mumbai’deki en eski Anglikan kilise olarak bilinen St. Thomas’ Cathedral’a geçiyorum.
Katedral adını Hıristiyanlığı Hindistan'a ilk getiren kişi olduğuna inanılan Hz. Isa’nın Havarisi Aziz Thomas'dan almakta.1672’de İngiliz yerleşimcilerin manevi ihtiyaçları için, dönemin İngiliz Valisi Aungier tarafından ,Kilise'nin ilk temel taşı konulmuş, ancak katedralin nihayet kutsanması ve tamamlanması 1718’i bulmuş.Aziz Thomas Katedrali, Gotik mimarinin bir parçası, katedralin sivri kemerleri, vitraylı pencereleri, beyaz dış cephesi, korosu, uzun Nefi ve yan koridorları ile geleneksel bir düzene sahip.İç kısımda, taş zemine renkli ışık desenleri yansıtan ve İncil'deki azizleri ve sahneleri tasvir eden vitray pencereler var. İnce sütunlarla desteklenen yüksek tavanlar, bir alan ve ışık hissi yaratıyor , ahşap sıralar, mermer sunak ve sömürge döneminden önemli şahsiyetleri ana mihrabın arka tarafı ile geçmiş Bombay’ın izlerini bize net olarak gösteren bir yapı.
Katedral’dan sonra bir sonraki noktam tarihi İngiliz Dönemi Edwardian binası olan Bombay House oluyor.1924'ten beri Tata Grubu'nun genel merkezi olan Bina, Malad taşından inşa edilmiş dört katlı bir kolonyol bir yapı ve İskoç mimar George Wittet tarafından tasarlanmış.9 Şubat 2011'de Bombay House'da büyük bir yangın çıkmış ve üç kişi hayatını kaybetmiş ve bir kişi de yaralanmış. Tata Group'un Mumbai'deki küresel merkez ofisi olan tarihi Bombay House, kapsamlı yenileme çalışmalarının ardından 29 Temmuz 2018'de çalışanlarına ve ziyaretçilerine kapılarını yeniden açmış.Bina, holding şirketi Tata Sons'un yönetim kurulu başkanı ve tüm üst düzey yöneticilerinin ofisini barındırmakta.Grubun çekirdek şirketleri olan Tata Motors, Tata Steel, Tata Chemicals, Tata Power, Tata Industries ve Trent Limited ,Bombay House'da hala faaliyet göstermekte.
Bombay House’dan sonra Kolonyal dönemi izlerindeki bir sonraki hedefim Unesco dünya kültür mirası listesinde olan ,palmiye ağaçlarının arkasında bir silüet gibi kalan devasa High Court of Bombay binası oluyor. İngiliz mühendis Albay James A. Fuller tarafından Gotik şekilde tasarlanan Yüksek Mahkeme’nin açılışı 14 Agustos 1862’de yapılmış. Dışarıdan baktığınızda oldukça büyük bir yapı burası , 171 metre uzunluğa ve 57 metrede genişliğe sahipmiş. Merkez kulenin batısında iki sekizgen kule var ve binanın tepesinde Adalet ve Merhameti temsil eden heykeller görüyorum, bina mimarisi ve oturduğu alan ile oldukça ilgi çekici ve etkileyici.Bombay yüksek mahkemesi binasının önünden ayrılıp hemen yakınındaki Mumbai Üniversitesine geçiyorum.
Palmiye ağaçları arasında 15 yüzyıl Fransız Gotik bir mansiyona benziyor,yapı İngiliz Mimar Gilbert Scott tarafından dizayn edilmiş, üniversitenin büyük bir kütüphanesi var ve dikkatimi çeken 84m uzunluğundaki Rajabai saat kulesi oluyor. Üniversitenin içine giremiyorsunuz , 2008 Taj Hotel terör saldırısından sonra ziyarete kapatılmış. Bu bölgedeki diğer durağım Keneseth Eliyahoo Sinagogu oluyor.1884’de şehrin Musevi nüfusu için yapılmış, beyaz çivit renkli bu yapı 2019’da bir restorasyon geçirmiş. İçeriye giriş baya sıkı ,pasaport vs soruluyor ,girmekten vazgeçip bölgeden ayrılıyorum ve tarihi bir Art Deco binası olan Dhanraj Mahal’a geçiyorum.1930'ların ortalarında Haydarabad'lı Maharaja Narsingir Dhanrajgir Gyan Bahadur için şehir sarayı olarak inşa edimiş.
Dhanraj ailesi, binayı tasarlaması için ünlü İngiliz mimarlık firması Gregson, Batley & King'i görevlendirmiş ve tamamlandığı dönemde (1935-1938) Bombay'daki en büyük ve en pahalı özel konut olmuş ve Maharaja Narsingir Dhanrajgir’in eşi Aktris Zubeida Begum'unde ikametgahı olarak hizmet vermiş. Günümüzde 2010'ların başında, Belçika kafe zinciri Le Pain Quotidien'in bir şubesi Dhanraj Mahal'de açılmış.2018'de lüks bir fitness işletmecisi olan Soleus by Neville Wadia, sarayın içinde bir stüdyo açarak yapının üst katlarının bir kısmını spor salonuna ve pilates stüdyosuna dönüştürmüş.
Bu bölgedeki son noktam Regal Sineması oluyor.Regal Sineması 1933'te açılmış, ünlü 19. yüzyıl mimarı F. W. Stevens'ın oğlu Charles Stevens tarafından dizayn edilmiş ve geniş ayna işçiliğine sahip iç mekanları çek sanatçı Karl Schara tarafından tasarlanmış. Günümüzde, zemin katta bir sinema ile mağazaları birleştiren çok amaçlı bir bina konumunda.Regal Sineması, çeşitli büyük etkinliklere ev sahipliği yapması ile ,Mumbai’nin tarihi ve önemli sinemalarından.
Bu bölgede turum tamamlandı ve bugünkü son durağım olan tarihi Crawford Market’e geçiyorum. Pazar Mahatma Jyotiba Phule Mandai Mumbai olarak da bilinmekte.1869 yılında inşa edilen Crawford Market, İngiliz mimar William Emerson tarafından tasarlanmış ve pazar binasının mimarisi Gotik, Norman ve Flaman mimarisinin bir karışımı. Yapı, kırmızı kum taşı ile bej renkli Kurla taşı kullanılarak inşa edilmiş. Pazarda ayrıca, sabahları güneş ışığının pazarı aydınlatması için tasarlanmış 15 metre yüksekliğinde bir tavan penceresi var.Pazar adını Mumbai'nin ilk Belediye komiseri (Bir nevi Genel Müdür) Arthur Travers Crawford'dan almış.Bu yapı ile ilgili diğer ilginç bir bilgide 1882'de Hindistan'da elektrikle aydınlatılan ilk bina olmuş.22.000 m2'den fazla bir alana yayılan Crawford Market'te çeşitli mağaza bölümleri bulunmakta. Meyve ve sebzeleri farklı bir bölümde, kümes hayvanlarını başka bir bölümde, makyaj malzemelerini, parfümleri, ev aletlerini, çikolataları, kuru meyveleri ,pazarın hemen dışında çok sayıda valiz ve çanta dükkanı dahil olmak üzere birçok şeyi bulabiliyorsunuz. Pazar gezmek oldukça yorucu ,aşağı yukarı iki saat gezdikten sonra pazarın hemen arkasında yer alan Royal Sweet denilen Tatlı Dükkanına uğruyoruz.
Bu tatlı dükkanı İngiliz Kraliyet ailesine ürün gönderen oldukça üst seviye bir yer , buranın spesiyallerinden az bir miktar denedikten sonra ayrılıyoruz. Bugün çok yorucu geçti yemek için Bombay usulü sandviç yemek için Khau Galli denilen sokak lezzetlerinin olduğu sokaga gidiyoruz ,sandviç ,peynir , chutney ve masala’dan oluşuyor. Tatlı olarak Bombay usulü Hindistan cevizi ,pekmez dolgulu ve pişmiş pirinç unundan yapılmış yumuşak bir katmanla sarılı Modak deniyoruz ,bu Tatlı’da gerçekten çok enteresan bir lezzetti.Khau Galli’de Mumbai'nin mücevher, yakut ve elmasların yoğun merkezi olan Zaveri Bazaar var,bu alandada özellikle Gujarat bölgesinden kachoris, pudla, papdi chaat, moong dal fries gibi spesiyalleri bulmak mümkün.
Hemen yakındaki Mohammed Ali Road’a geçiyorum ,bu sokak etçilerin merkezi, kebap ve tikka üzerine hizmet vermekte ,Nalli Nihari de bu bölgelerde çok meşhur , Nalli Nihari 18. yüzyılda ilk Lucknow'da ortaya çıkmış bir güveç. Çok yavaş pişirilmiş etten, çoğunlukla dana, kuzu ve koyun eti veya keçi ve kemik iliğinden oluşuyor, yağ oranı biraz fazla ama çok lezzetli bir yemek. Gene buralarda Paya’da bulmak mümkün ,paya ayak anlamına geliyor ,bizdeki ayak paçanın Hint karşılığı gibi düşünebilirsiniz. Bu sokakta Süleyman’ın fırını var ve meşhur phirni’sini deniyoruz.Phirni sütte pişirilmiş öğütülmüş pirinç veya pirinç unuyla yapılan bir tatlı.Shikoras denilen kil bir kâsede soğuk olarak servis edildi, bizdeki sütlaca biraz benziyor ama oldukça farklı bir aroması var. Khau Galli’de kalmaya devam edersek extra 2 kg alıp çıkacağız bu nedenle artık ayrılmamız lazım.
Yarın dünyanın en büyük varoşlarından (slum) biri olan Dharavi’ye gitmeyi planlıyoruz, bölgenin zorluğu ve güvenlik risklerinden dolayı rehberleri bu bölgede yetişmiş kişilerden oluşan ve 2005 yılında Chris Way ve Krishna Pujari tarafından kurulan Reality Tours & Travel’in ofisini ziyaret edip rezervasyonumuzu yapıyoruz.
Bugün Mumbai’nin geçmişine ve kolonyal dönemine ait izlere ve sokak lezzetlerine kısa bir bakış attık,Mumbai çok enteresan bir yer ,Hindistan’da yapmak istediğiniz, hissetmek istediğiniz ve görmek istediğiniz her şeye sahip gibi görünen sanki bütün Hindistan’dan bir parça taşıyan oldukça sıra dışı bir şehir.
. Bir sonraki seyahatnamede görüşmek üzere herkese selamlar. Seyahatlerim ile ilgili güncel paylaşımlara erişmek isterseniz instagram ve youtube ‘da yolbizigozler hesaplarını takip edebilirsiniz.
Not:Bu makale ’de adı geçen yer ve marka isimleri sadece bilgilendirme ve kişisel deneyimi yansıtma amacı ile paylaşılmıştır, reklam değildir.