Nazım Hikmet’in Çanakkale’de Şehit Düşen Dayısı
Anne tarafından dedesinin adını taşıyan Mehmet Ali Bey, şair Nazım Hikmet’in küçük dayısıdır.
Mehmet Ali ilköğrenimini tamamladıktan sonra 1903 yılında henüz 11 yaşındayken o zamanki adı Mekteb-i Sultani olan Galatasaray Lisesi’ne yazılır; fakat bilinmeyen bir sebeple bu okuldan mezun olmadan ayrılır.
Henüz 20 yaşındayken 1912 sonbaharında ailesinin izin vermeyeceği düşüncesiyle gizli olarak Çatalca’daki savunma birliklerine katılan Mehmet Ali annesine bir mektup yazarak gönüllü olarak orduya katıldığını bildirir. Balkan Savaşları’nda kahramanca çarpışır.
Çatalca cephesinde kendisini öldürmek için saldıran Bulgar askerinin süngüsünü elinden almaya çalışırken yaralanan Mehmet Ali, İkinci Balkan Savaşı’nda Kuşçubaşı Eşref’in komutasında Teşkilat-ı Mahsusa’ya ait birliklerde savaşır.
Edirne’nin kurtarılmasından sonra Teşkilat-ı Mahsusa birlikleriyle Bulgaristan sınırının ötesine geçer. Bir Bulgar müfreziyle yapılan çatışmada kalbinin hemen iki santim altına giren kurşun nedeniyle ağır yaralanır. Hemen Edirne Hastanesi’ne nakledilir. Burada yeniden hayata döner. Bu olaydan sonra aile içinde ona “Küçük Gazi” diye hitap edilir.
Küçük Gazi Mehmet Ali, Balkan Savaşları sonrasında, Hasköy’deki Topçu Okulu’na kaydolur. 1914’te teğmen rütbesiyle okuldan bir topçu subayı olarak mezun olur. Edirne’deki bir sahra topçu alayına gönderilir. Burada üsteğmenliğe yükselir.
Topçu Subayı Üsteğmen Mehmet Ali, Çanakkale’de 1915 Nisan ayında kara muharebeleri başlayınca gönüllü olarak bu cepheye gitmek için başvurur. İsteği kabul edilince ailesine şu konuşmayı yaparak veda eder:
“Bugün çok analar evlatlarını harbe göndermek için onları coşturuyor, teşvik ediyorlar. Siz de onlar gibi yapınız, öleceğim diye korkmayınız. Ölüm cesaret ve yiğitlikten kaçar. İnşallah bu defa da harp meydanında vatanıma karşı din yardımıyla iyi hizmet vererek muzaffer ordumuzla beraber güvenle dönerim o vakit beni yine ‘küçük gazi’ unvanıyla hatırlayarak zevk duyarsınız. Ben de büyük babalarım gibi şehit olursam o da ailemize ayrıca bir şeref ve iftihar olur.”
Bu konuşmayla ailesine veda eden Mehmet Ali cepheye vardığında, Arıburnu’nda üçüncü sırt olarak anılan Topçular Sırtı’nda görev yapan dağ bataryasına verilir.
Tarih 19 temmuz 1915.
Osmanlı Veliahtı Yusuf İzzettin Efendi, III. Kolordu’yu ziyaret etmek amacıyla Çanakkale cephesindedir. Yusuf İzzettin Efendi’nin cephede olduğunu fark eden İtilaf kuvvetleri onun olduğu noktaya denizden top atışları yapmaya başlar. Bu atışlara bir İtilaf uçağı da katılır. Bu tehlike karşısında Veliaht Yusuf İzzettin Efendi ve yanındakiler yarım saat ağaçların arasında saklanmak zorunda kalırlar.
III. Kolordu Komutanı Esat Paşa’nın anlattığına göre Yusuf İzzettin Efendi düşmanın top atışları kesildikten sonra cepheden ayrılarak Çanakkale’ye dönebilir. Fakat bu sırada Topçu Yüzbaşı Haydar Efendi, Topçu Üsteğmen Mehmet Ali ve iki topçu eri, dağ topunun başında, veliahdı takip eden ve bombalayan uçağı düşürmeye çalışmaktadır. İşte tam bu sırada dağ topunun bulunduğu noktaya İtilaf donanmasından atılan bir top mermisi isabet eder. Topçu subayları Haydar ve Mehmet Ali ile iki er şehit olurlar.
O gün, yani Mehmet Ali’nin şehit düştüğü tarih olan 19 Temmuz aynı zamanda onun doğum günüdür.
“Küçük Gazi” Mehmet Ali’nin, bir 19 Temmuz’dan başka bir 19 Temmuz’a, 23 yıllık ömründen Nazım’ın hafızasında, dayısının Çanakkale’de şehit olmadan önce bir arkadaşıyla topun başında çektirdikleri fotoğrafı, bir de Balkan Savaşları’nda ağır yaralandığı zaman sırtından çıkan kanlı gömlek ile kendisini yaralayan bir kurşun kalır.
Mehmet Ali Bey’i ve bütün şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Ruhları şâd, mekanları cennet olsun!
Video Adresi :
https://www.youtube.com/watch?v=hY7rzpu-DWk