TUZ-EKMEK HAKKI
Bir önceki yazıda ifade ettiğimiz gibi tuz, Türk kültüründe oldukça geniş ve önemli bir yer tutar.
Ekmek ise, özellikle Türkler için öpüp başımıza koyduğumuz aziz bir gıdadır.
Gördüğü iyiliği unutan ya da inkâr eden bir kişiyi nitelendirmek için kullandığımız “nankör” kelimesi, ekmek anlamındaki “nân” ile “kör” kelimelerinin birleşmesiyle oluşmuştur.
Kutsal ve değerli kabul edilen iki gıda, “tuz” ile “ekmek” kelimeleri birleşmiş ve “tuz-ekmek hakkı” deyimi günümüze kadar gelmiştir.
Halk kültürüne yerleşmiş olan bu deyim bir manide ise şu şekilde geçmektedir.
Ben seni pekmez sandım
Yüreğim yakmaz sandım
Yediğim tuz ekmeği
Başıma kakmaz sandım.
“Tuz-ekmek hakkı” deyimi, "dostluk, vefa, sadakat, mertlik, dürüstlük, minnettarlık, şükran, teşekkür" gibi kavramları içine alır.
Birinin ekmek yedirip iyilik ettiği kimse üzerindeki hakkı ya da söz konusu kişinin ona duyduğu gönül borcu demektir.
Bir başka ifadeyle, bir kişinin, sofrasında yemek yediği ve iyiliklerini gördüğü kimsenin kendisi üzerinde bulunduğu kabul edilen hak, duygusal borç demektir.
İki kişi, bir vesileyle birbirlerinin ekmeklerini, yemeklerini yerler. Bu paylaşım, onlara bütün bir ömür unutulmayacak samimiyetin ve dostluğun kapılarını açar. Bu samimiyet ve dostluk onları bir kalp yapar. Artık birbirleri hakkında kötülük düşünemezler ve birbirlerine kötülük edemezler. Karşılıklı güvenin ve mertliğin asil bir örneği olan bu ruh ve fikir birliği kutsal bir yemin hükmündedir.
Aynı sofradan yenilen tuz ve ekmek, artık aradaki dostluğun bir nişanesi ve bu dostluğun bozulmaması için içilen bir ant hâlini alır.
Bir Türkmen atasözü şöyle der: "İyen duzun urar. Yani, “yediğin tuz çarpar.”
Bir kötülük yaparsan, yediğin tuzdan dolayı yaptığın kötülük sana geri döner ve yaptığın kötülüğün aynısı senin başına gelir.
Atalarımız, "Tuz ekmek hakkını bilmeyen kör olur." demişler.
Bir ilenç olarak kullanılan bu atasözüne göre, iyiliği görülen, ekmeği yenilen kişiye karşı saygısızlık ve hainlik eden kimseyi Allah cezalandırır.
Karacaoğlan da tuz ekmek yenilen yani iyiliği görülen yere hıyanetlik yapılmayacağını şöyle dile getirir.
Ararsan var kalbin ara
İller sana ne der göre
Tuz ekmek yediğin yere
Hıyanetlik etmek olmaz
Ne acıdır ki gittikçe örselenen ve aşındırılan değerlerimiz gibi bu deyimin de ifade ettiği “vefa, sadakat, mertlik, dürüstlük ve şükran” gibi değerler de ya eski şairlerin şiirlerinde ya da nasihat kitaplarında kaldı.
Yazımızı bundan tam 615 yıl önce yazılmış bir Kıpçak Türkçesi eseri olan Gülistan Tercümesi'ndeki bir sözle tamamlayalım:
Tuz itmekni unutmas kelb kere yüz, Kovar bolsan yana kaytarmas ol yüz.
(Tuz ekmek hakkını, yani minnet borcunu, köpek bile unutmaz, ki yüz defa kovsan dahi yine senden yüz çevirmez.)