Yüzyıl kadar önce, bir İngiliz kolonist Avustralya’ya gider. Kıtayı gezerken daha önce hiç görmediği, tuhaf bir hayvanla karşılaşır. Yanındaki Aborjin yerlisine sorar:
— Bu nedir?
Yerli, “Kangroo” diye cevap verir. Kolonist, hayvanın resmini çizer ve ülkesine döndüğünde herkese bu hayvandan, yani “kanguru”dan bahseder. Zamanla tüm dünya bu ismi benimser.
Ancak yıllar sonra, Avustralya’daki yerli dilleri araştıran dil bilimciler, ilginç bir gerçeği ortaya çıkarır: Aslında “kangroo” kelimesi yerli dilde “Seni anlamıyorum” anlamına gelmektedir.
Bu küçük hikâyenin bize hatırlattığı büyük bir gerçek var. Hayatımıza dönüp dikkatle baktığımızda, biz de kendi “kanguru”larımızla karşılaşırız. “Hep düşündüğümüz ama hiç söylemediğimiz... Hep söylediğimiz ama hiç düşünmediğimiz” şeylerle doludur yaşamımız.
Çocukluğumuzdan beri ailemizden, çevremizden duyduğumuz birçok düşünceyi sorgulamadan kabulleniyoruz. Kimi zaman bunları bilinçsizce savunuyor, ardındaki gerçeği araştırmaya ihtiyaç bile duymuyoruz.
Kitap okuma, araştırma ve bilgi edinme konusunda ciddi bir tembelliğimiz var. İnternetin ve sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte; yanlış, eksik, hatalı ve manipülatif bilgiler havada uçuşuyor. Bir haber ya da konu gündeme geldiğinde, binlerce kişi kaynağını sorgulamadan, sadece kendi ideolojisine ya da görüşüne yakın bulduğu için onu paylaşıyor, destekliyor, hatta ateşli şekilde savunuyor.
Karşıt görüşlerde ise durum farksız: Katılmadığımız, anlayamadığımız bir düşünceyi hemen rencide etmeye çalışıyoruz. Oysa bilgiye, kaynağa, bağlama bakmadan yapılan her paylaşım, bizi sadece kalabalıklar içinde savrulan bireylere dönüştürüyor.
Unutmayalım ki; sonunu düşünmeyen kahraman olamaz. Ancak düşünmeden harekete geçmek, çoğu zaman bizi kahraman değil, mağdur yapar. Hatta bazen madara eder.
Sağlıklı bilgiyle beslenelim. Sorgulayalım. Araştıralım. Duyduğumuz her “kanguru”ya inanmayalım.
Bizi biz yapan değerleri sorgulamaktan korkmadan, doğru bilgide buluşmak ümidiyle...
Şehrimizin güzel insanlarına selam ve dua ile... Allah’a emanet olun...
Dipnot: “Kanguru” hikâyesi, hayatıma yön veren değerli hocam Ahmet Şerif İzgören’den alıntıdır. Onun da dediği gibi: “Bütün bildiklerimiz başkalarından öğrendiğimizdir.”
Bana kattığınız her şey için sonsuz teşekkürler.