Her yıl 15 Temmuz geldiğinde yüreğimde aynı sızı belirir. Çünkü bu tarih, sadece bir darbe girişiminin yıl dönümü değildir. Aynı zamanda, bu aziz milletin tanklara, tüfeklere ve ihanete karşı çıplak elleriyle yazdığı bir destanın hatırasıdır. Ve o destanın en çarpıcı, en onurlu satırı hiç kuşkusuz Ömer Halisdemir’dir.
O sadece bir asker değil, vatanın namusunu korumak için gözünü kırpmadan canını feda eden bir yiğittir. Onun adı artık bir kahramanlık timsalidir; milletin iradesini simgeler. Halisdemir, 15 Temmuz’un sessiz tanığı değil; bizzat o gecenin kaderini değiştiren cesaretin kendisidir.
2019 yılında bir 15 Temmuz sabahı Niğde’deydim. Bu vesileyle, Ömer Halisdemir’in kabrini ziyaret etmek istedim. Gün doğarken vardım Çukurkuyu’ya… Mezarlık sessiz, hava hüzünlüydü. İçimi derin bir burukluk kapladı. Böylesine büyük bir kahramanın kabri neden bu kadar yalnızdı?
Ancak saatler ilerledikçe o yalnızlık yerini maneviyatla dolu bir kalabalığa bıraktı. Türkiye’nin dört bir yanından, Avrupa’nın uzak şehirlerinden gelen insanlar akın akın mezarlığa yöneldi. Kimse çağırmamıştı, kimseyi zorlayan olmamıştı. İnsanlar ellerinde Yasin-i Şerif’lerle, dillerinde dualarla oradaydı. O anda anladım ki, bu vefa yalnızca bir alışkanlık değil; Anadolu insanının ruhunda var olan derin bir haslettir. Allah onları oraya gönüllerinden gelen bir sevkle çağırmıştı.
İşte bu toprakların en kıymetli özelliği budur: Unutmaz, terk etmez, emanete sahip çıkar. “Adı Ömer, kanı Halis, yüreği Demir” olan bir yiğide gösterilen bu içten bağlılık; 15 Temmuz ruhunun hâlâ içimizde yaşadığını ve yaşayacağını gösteriyor. Şehitlerimizin emaneti, milletimizin vicdanında diri ve dipdiri duruyor.
Bugün 2025. O karanlık gecenin üzerinden tam dokuz yıl geçti. Ama her 15 Temmuz’da tekrar ve tekrar görüyoruz ki, bu millet ne şehidini unutur, ne hainliği affeder, ne de demokrasisine gölge düşmesine izin verir. O gece meydanlara inen milyonlar, bize bu milletin nasıl bir cevher taşıdığını gösterdi.
Gelecek nesillere bırakacağımız en büyük miras; tanklara karşı imanla yürüyen bu ruhu, vatan sevgisini ve irade bilincini taşımak olacaktır. Çünkü bu ruh yaşarsa, vatan yaşar. Çünkü biz biliriz ki; bayrağı bayrak yapan kandır, toprak uğrunda ölen varsa vatandır.
Bu vesileyle, başta 15 Temmuz’un kahramanı Şehit Ömer Halisdemir olmak üzere, vatan uğruna can veren tüm şehitlerimizi rahmetle, minnetle ve şükranla anıyorum. Ruhları şad, mekânları cennet olsun.
Ve bizler, onların emaneti olan bu kutsal vatanı, canımız pahasına koruyacağımıza söz veriyoruz.
