1.

Korkma! Ey beş bin yıllık tarihin destanlar yazan kahraman ordusu, uzun ve ihtişamlı hayatın bugünkü temsilcisi asil Türk milleti, korkma! Mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü, kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü, bağımsızlığımızın, özgürlüğümüzün, namusumuzun ve şerefimizin timsali olan bayrağımız, yeryüzünde son Türk evlâdı kalana kadar dalgalanmaya devam edecektir. O, varlığımıza işaret eden, özgürlüğümüze delâlet eden bir yıldız gibi kıyamete kadar parlayacaktır.

 

2.

Ey, rengini şehitlerin al kanından alan nazlı sevgilim! Bu şiddet ve celâl neden? Kurban olayım, kaşlarını çatma, suratını asma! Bu kara günler gelip geçicidir. Bu kahraman milletin evlatları yüzyıllar boyunca senin için kan döktü, can verdi; ne olur onlara bir kere gül! Yoksa senin için döktüğümüz kanlar helâl olmaz! İstiklâl, her zaman “var” ve “bir” olan Allah’a inanmış, onun adını kıtalardan kıtalara taşımış, doğru yoldan ayrılmamış necip Türk milletinin hakkıdır.

 

3.

O Türk milleti ki, ezelden beri hür yaşamış, bugün hür yaşamakta ve gelecekte de hür yaşayacaktır. Onun hürriyet mücadelesi, Vey ırmağı kenarında şafak vakti, sel sularından yıkılan köprünün ayakları dibinde, otuz dokuz yiğidiyle binlerce Çin askerine yay çekip ok atan, kılıç sallayan ve sonunda uçmağa eren Kürşat’ın mücadelesiyle başlar. Türk milletini, zincire vurmak isteyenler aklını yitirmiş zavallılardır; akıllılar bilirler ki “üstte mavi gök çökmedikçe, altta kara yer delinmedikçe” bu millet esaret altına alınamaz. Bağımsızlığı ve özgürlüğü söz konusu olduğunda hiçbir şey ona engel olamaz. Kükremiş bir sel gibi önüne çıkan engelleri çiğneyip aşar, dağları yırtar, okyanusları taşırır. Ergenekon’da demir dağları yırtıp eriten, Marmara kıyılarında atını denize süren yiğitler bu milletin bağrından çıkmıştır.

 

4.

Bu milletin en büyük gücü, imanıdır; varlığımıza kast edenlerin silahları, mermileri çok olabilir, sayıca da bizden çok olabilirler; ama maddî gücün manevî gücü yendiği nerede görülmüştür? İşte Bedir, işte Malazgirt, işte Çanakkale… İman dolu göğüsler, çelik zırhlı duvar gibi orduları nasıl paramparça ettiler? Medenî olduğunu söyleyen ikiyüzlüler, tek dişi kalmış bir canavar gibidir. Bugün Irak’ta, Afganistan’da, Libya’da, Suriye’de, Doğu Türkistan’da, Kıbrıs’ta, Arakan'da, Somali’de, Gazze’de ve daha nice yerlerde olduğu gibi ne zaman bir ülkeyi işgal etseler, “medeniyet” maskesi arkasına sığındılar. Şu bir gerçek ki, yaptıkları vahşete, uyguladıkları zulme maske olarak kullandıkları “sahte medeniyet” bu imanı boğamayacaktır.

 

5.

Arkadaş! Her zaman olduğu gibi varlığımızı ve birliğimizi tehdit eden alçaklar olabilir. Bu alçaklar dün vardı, bugün de var ve yarın da olacaktır. Yurdumu bu alçaklara, bu hayâsızlara çiğnetmemek için göğsünü siper et! İnananlara ve yolundan gidenlere Allah’ın vaat ettiği zafer günleri çok yakındır. Bu güzel günler o kadar yakındır ki, belki yarın belki de yarından daha yakındır.

 

6.

Bastığın, üzerinde gezdiğin bu toprakları sıradan bir toprak parçası olarak görme! İnanıyoruz ki:

Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır

Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.”

Bu toprakların altında yatan binlerce kefensiz şehidi düşün! Sen o şehitlerin oğlusun. Dünyaları verseler bu cennet vatanı verme!

 

7.

Bu cennet vatan için hangi Türk evladı canını vermez ki!.. Toprağı sıksan şehitler fışkırır. Bütün varlığımı, sevdiklerimi, canımı vermeye razıyım, Allah hepsini alsın; ancak her karış toprağında binlerce şehidin yattığı bu cennet vatanımdan beni ayrı düşürmesin!

 

8.

Yâ Rabbi, ruhumun senden istediği iki şey vardır: Birincisi, mabetlerime ve kutsal değerlerime yabancı eli değmesin! İkincisi de şehadetleri dinin temeli olan bu ezanlar, yurdumun semalarında hiç susmasın, hep okunsun! Şairin dediği gibi:

Denildi mi bir yerin adına Türk beldesi

Gözüm al bayrak arar, kulağım ezan sesi

 

9.

Dualarımın kabul olduğu, ruhumun bu istekleri yerine geldiği zaman, ben bu dünyadan göçmüş bile olsam, eğer bir mezar taşım varsa, o mezar taşım bile sevinç ve neşe içinde ya Rabbi sana bin kere secde edecektir. Sevincimden, mutluluğumdan dolayı vücudumda göz göz olan yaralarımdan kanlı gözyaşları boşanacaktır. Na'aşım toprağın altından fırlayacak, bedenden ayrılmış ruh gibi yükseklere doğru süzülecek ve belki de başım arşa değecektir.

 

10.

Ey benim şanlı bayrağım! Cennet vatanımın hür ufuklarında sabah şafağının güzelliğinde ve kızıllığında dalgalan! Senin için dökülen kanlarımızın hepsi helal olsun! Şuna inanıyorum ki ebediyen, sonsuza kadar sana ve milletime yok olma tehlikesi yoktur. Hür yaşamış bayrağımızın hürriyet hakkı olduğu gibi, Allah’a tapan ve Allah yolunda kanını sebil eden milletimin de bağımsızlık hakkıdır.