Yaş otuz beş, yolun yarısı eder
Dante gibi ortasındayız ömrün
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nâfile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
…..
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misâli o musalla taşında.
_______________________________
İlk ve son kıtalarını yukarıda verdiğim Otuz Beş Yaş şiiri, Cahit Sıtkı Tarancı’ya aittir. Şairin 35 yaşında yazdığı 35 mısralık bu şiir, Türk edebiyatının en sevilen şiirlerinden biridir.
Şair birinci kıtada; “Yaş otuz beş, yolun yarısı eder” diyerek insan hayatını bir “yol”a, doğumdan ölüme kadar geçen zamanı da bir yolculuğa benzetir. Her yolun bir başı, bir ortası ve bir de sonu vardır. Tarancı’nın muhayyilesinde, Dante’nin de söylediği gibi ortalama insan ömrü 70 yıldır ve 35 yaş yolun yarısıdır.
Peki kimdir bu Dante? Cahit Sıtkı neden “Dante gibi” diyor?
Dante Alligheri (ö. 1321) günümüzden yaklaşık 700 sene önce yaşamış meşhur İtalyan şairdir. Yazmış olduğu İlahi Komedya isimli manzum eseri dünyanın birçok diline çevrilmiştir. Koyu bir Katolik olan Dante 35 yaşında iken siyasete atılır; fakat başarılı olamaz. Daha sonra rakipleri tarafından Floransa’dan sürgün edilir.
Dante’nin bu sürgün hayatında yazdığı İlahi Komedya ”Hayat yolunun ortasında karanlık bir ormanda buldum kendimi; çünkü doğru yol yitmişti.” cümlesiyle başlar. Yani,Dante insan ömrünü 70 yıl kabul etmiş ve 35 yaşı da ömrün yarısı olarak görmüştür.
İşte Dante’nin ölümünden 625 sene sonra Cahit Sıtkı Tarancı da Dante’ye atıfta bulunarak aynı şeyleri söylüyor. Fakat ne Dante ne de Cahit Sıtkı Tarancı 70 yaşı görememiştir. Dante 56, Tarancı ise 46 yaşında hayata veda eder.
Bu girişten sonra gelelim Dante’nin İlahi Komedya’sına…
Dante, eserinde öldüğünü ve öteki dünyaya gittiğini hayal eder. Orada çok sevdiği eski Latin şairi Virjil (Vergilius) ile karşılaşır. Virjil, Dante’ye ahiret âlemini tanıtmak için onu bir geziye çıkarır.
Âhiret mekânı Dante’ye göre Cehennem, A’raf ve Cennet olmak üzere üç bölümden oluşur.
Cehennem, dünyanın merkezine doğru inen ve bir huni gibi gittikçe daralan dokuz kat gökten oluşmakta, her katta suçlulara aşağı doğru gittikçe ağırlaşan işkenceler yapılmaktadır. En az günahı olanlar birinci katta, en çok günahı olanlar 8. ve 9. katlardadır. Halkı kandıran ve sömüren din adamları ile zalim devlet adamları 9. kattadır.
Uhrevi âlemin ikinci menzili olan A‘râf, okyanuslar ortasındaki bir ada üzerinde yer alan dünyanın en yüksek dağıdır. Koni şeklinde ve yedi kat olan dağın son katı yeryüzü cennetidir ve buradan on katlı gökyüzü cennetine geçilir. A‘râfta affedilmeye hak kazanmış, fakat Allah’ın sevgili kulları arasına girebilmek için geçici bir süre çile çekmeleri gereken günahı az kişiler bulunmaktadır.
Cennet, dünyanın etrafını saran dokuz gök küreden oluşmaktadır. En yüce katı Arş-ı a‘lâ saf nurdan ibaret, maddeden arınmış, mutlak sükûn diyarı olan Rabb’in katıdır. Burada mutlu ve huzurlu ruhlar vardır.
Dante, Cehennem ve A’râf gezilerini ustam diye hitap ettiği, aklın ve bilgeliğin simgesi Virjil’in kılavuzluğunda tamamlar. Son katta ölümsüz aşkı Beatrice ile karşılaşır. Genç yaşta ölen Beatrice, Dante’nin cennetteki yolculuğuna rehberlik edecektir. Pagan, yani tek Tanrı’ya inanmadan ölmüş olmasından dolayı, Virjil’in cennete girmesi yasaktır
İlahi Komedya’da bize dokunan kısım ve sonrası şöyledir: Dante cehennemi tasvir ettiği 28. manzumesinde Orta Çağ’ın katı Hıristiyanlık anlayışıyla İslâm dininin yüce peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.)’i riyakâr olarak nitelemiş, “yeryüzünde bölücülük ve bozgunculuk tohumu ekenlerin bulunduğu cehennemin sekizinci katına göstermiştir. Bu durum, Haçlı seferlerinin bütün şiddetiyle devam ettiği o devirde, katı İslâm düşmanlığının etkisini düşündürür.
Milyarlarca insanın rehberi olan Hz. Peygamberi cehennemde düşünmek, onun bu güzel eserini Müslümanlar nezdinde bir “hiç” durumuna düşürmüştür.
Aradan yüzyıllar geçer. Tanzimat şairi Abdülhak Hâmid Tarhan İlahi Komedya’yı okuduğunda beyninden vurulmuşa döner. Hemen kâğıdı kalemi alır ve Tayflar Geçidi‘ni yazar.
Tayf, “ruh” demektir. Abdülhak Hâmid, Dante’nin yöntemini kullanarak öldüğünü ve öteki dünyaya gittiğini hayal eder. Dante’yi öteki dünyada nasıl eski Latin şairi Virjil gezdirdiyse Hâmid’i de Bostan ve Gülistan kitaplarının yazarı ünlü şair Sa’di-i Şîrâzî gezdirir.
Hâmid ve Sa’dî cehennemi temaşa ederken bir de ne görsünler! Dante orada. Hâmid, Sa’dî’nin ağzından Dante’ye hücum eder ve onu şiddetle eleştirir.
Sa’dî yakasından tutarak Dante’ye şöyle der: “Vay Dante! Sen misin koca dahi-i müfterî? Senin gibi şeytandan daha şerîr birisi varken âlemlerin efendisini nasıl cehennemde düşündün?”
Evet, Dante koca bir müfteridir. Şeytandan daha kötü biridir. Âlemlerin efendisini cehennemde düşünmüş ve yazmıştır.
Yapılan tartışmadan sonra Dante hatasını kabul etmek zorunda kalır ve özür diler. Abdülhak Hâmid’in eseri de böylece sona erer.
Makber dahil birçok esere imzasını atan ünlü şair Abdülhak Hâmid ise 1937 yılında 75 yaşında iken hayata gözlerini yumar.