Rivâyet odur ki; Necip Fazıl Kısakürek, zamanın liberal yazarlarından Ahmet Emin Yalman ile sert bir tartışmaya girer. Ahmet Emin Yalman sesini yükselterek Necip Fazıl’a hakaret etmeye; hattâ alkolün de etkisiyle küfürlü konuşmaya başlar.
Bu durum karşısında söz ustası Necip Fazıl, tarihe geçen şu cümleyi kurar: “Ulan Ahmet Emin, sana “alçak” diyeceğim; fakat alçaklık bir irtifadır, yani her alçağın bir seviyesi vardır; sen bir “çukur”sun, çukur!”
Evet, her alçağın bir seviyesi, yerden yüksekliği vardır; yani alçaklık sıfırın üstünde bir değer ifade eder. Çukurluk ise sıfırın altı, yerin dibi demektir.
Analistler, Necip Fazıl’ın bu “çukur” kelimesine atıfta bulunarak en düşük kalite ve kalibredeki kişileri “çukur insanlar” olarak nitelemişlerdir.
Aslında her yüksekliğin bir seviyesi olduğu gibi her çukurun da bir derinlik ölçüsü vardır. Çukur, daha çukur, en çukur, çukurun çukuru vb.
Coğrafyada tepelerin en yükseği Everest ise çukurların en derini Mariana çukurudur. Everest deniz seviyesinden göğe doğru yaklaşık 9 km. yükselirken Büyük Okyanus’ta Japonya ve Endonezya arasındaki Mariana çukuru yer yüzeyinden arzın merkezine doğru yaklaşık 11 km.dir.
Karakteri, Mariana çukuru derinliğindeki insanlar için Kur’ân-ı Kerîm Tîn sûresinin 5. âyetinde “esfele sâfilîn” tabirini kullanır ki, “aşağıların aşağısı” demektir.
Genel olarak çukur insanların vasıfları şunlardır:
Çukur insanlar, bir şey bilmezler; fakat bir şey bilmediklerini de bilmezler. Asıl sorun da budur zaten…
Tartışmayı hiç bilmezler. İçi boş teneke gibi tangır tangır ses çıkarırlar. Çok konuşurlar, boş konuşurlar. Bal kabağının ne suçu var bilmem; ama onlar için söylenmiş güzel bir söz vardır: “Laf konuştu bal kabağı, beş kuruşa bir tabağı.”
Çukur insanların algıları son derece zayıftır. Hiçbir konuda hiçbir görüşleri yoktur. Zaman zaman başkalarına ait kulaktan duyma kalıplaşmış cümleleri kendilerine aitmiş gibi tekrarlar dururlar.
Aklınıza gelebilecek her türlü kötülük bunlarda mevcuttur. Yalan söylemek iftira atmak, ahlâksızlık bunların karakteridir.
Çukurlarda vefâ duygusu aramayın; vefâ deyince onların akıllarına İstanbul’da bir semt gelir. Doğruluk, dürüstlük, merhamet, cömertlik, alçakgönüllü olma gibi güzel hasletlerin ise zerresi yoktur.
Güvenmeye gelmez; Brutus gibi her an sırtınızdan hançerleyebilirler.
Çukurların belli bir işi yoktur; başkalarının çukurunu kazmakla meşguldürler. Kazdıkları çukura kendileri düşse de bundan ders almazlar.
Asalak yaşarlar, yani başkalarının sırtından geçinirler. Topluma zararlıdırlar ancak ıslah edilmeleri de çok zordur. Kazârâ yanılır yenilir de beylik vermeye kalkarsanız ilk önce babalarını asarlar. Tarih bunun sayısız örnekleriyle doludur.
Aslında bunlara insan bile demek doğru değildir; çünkü onlar şairin dediği gibi insanın ne demek olduğunu bilmezler ve hayvan gelmişlerdir, hayvan gideceklerdir.
Fark etmeyen insan ne demek olduğun eyvâh
Hayvan gelmiştir yine hayvan gidecektir
(Tokatlı Ebû Bekir Kânî)
Günümüzde de her an, her yerde çukurlara rastlayabilirsiniz. Annesini, babasını, ya da bir yastığa baş koyduğu eşini lime lime doğrayanlar, çocuk istismarcıları, yetimlerin malına el koyanlar, garip gurebânın hakkını çalanlar ve içinde yaşadığı ülkeye ihanet edenler ve bunlara yardım edenler…
Yazılı ve görsel basının haberlerine bir bakın! Yüzlerce çukur insan göreceksiniz. Sosyal medyada her gün çukur insanların çukurundan fışkıran pisliklerini görürsünüz.
Bugünlerde, yeni doğan bebekleri üç kuruş para uğruna özel hastahanelerin yoğun bakımlarında öldüren canilerin yaptıklarını ibretle izliyoruz.
Siz siz olun her zaman çukurlara dikkat edin, çukur tuzaklara düşmeyin.
Oldu olacak bir Karadeniz fıkrasıyla yazımızı noktalayalım:
Karadeniz’de köyün birinde bir çukur varmış ve pek çok kişi içine düşüp yaralanıyormuş. Köyün ileri gelenleri buna bir çözüm bulmak için toplanmışlar.
Birisi, “Çukurun yanında bir ambulans beklesin ve düşenleri hemen hastaneye yetiştirsin.” demiş.
Diğeri, “Ambulans da olsa düşenleri hastaneye yetiştirmek zaman alır, en iyisi biz çukurun yanına bir hastane yapalım.” demiş.
Sıra Temel'e gelmiş: “Ula kafanız hiç çalışmıyor. Bunu kapatalım ve gidelim hastanenin yanında bir çukur açalım.”
Kalın sağlıcakla!..