Bugün Kochi’de ikinci günümüz ,ilk hedef noktamız 'Eski Baharat Pazarı' olacak , motorum ile yola koyuluyorum. Burası aynı zamanda bir Musevi mahallesi ve çok sayıda baharat dükkanı ve deposu var, ayrıca, tarçın, kakule, karanfil, kimyon, kişniş ve daha birçok kaliteli baharatın bulunabileceği dükkanlar mevcut. Hindistan’da uzun süredir seyahat ediyorum ve artık rakamlara hakim durumdayım, girdiğim birkaç satış noktasındaki fiyatlar afaki ,daha yerel bir Pazar arayışına giriyorum , yolda konuştuğum birkaç kişi sayesinde en sonunda aradığım yere ulaşıp zerdeçal, karabiber, kırmızı biber, masala çay karışımı vesaire gibi baharatları alıp motoruma yüklüyorum.
Kochi Musevileri , köklerinin Hz. Süleyman zamanına kadar uzandığı iddia edilen Hindistan'daki en eski topluluk.1492'de Elhamra Kararnamesi ile İberya'dan kovulmalarının ardından, bir grup Sefarad musevisi 16. yüzyılda Kochi'ye ulaşmış ve Paradesi olarak tanınmışlar. Aynı dönemde Osmanlı İmparatorluğu ’da İberya’dan sürülen Musevileri II. Bayezid'in yayınladığı ferman ile topraklarına kabul etmişti. Şehrin Musevi geçmişinden geriye kalan birkaç kalıntıdan biri olan 1568’de yapılmış ünlü Paradesi Sinagog'una doğru yürüyorum, beni ilk çeken şey, Sinagogun hemen üstünde 18. yüzyıldan kalma çalışan bir saat kulesi oluyor.Kochi'de bir zamanlar ciddi bir Musevi cemaat olmasına rağmen şu anda sadece 6 kişi kalmış, sinagog dini bir merkez olma yerine artık tarihi özellikleri ile bir turist çekim noktası olmuş.
Bu bölgede işim bitti, motorum ile 4.5 km ileride bulunan Rose Caddesi'ndeki St. Francis Kilisesi'nin arkasında, büyük Portekizli kâşif Vasco da Gama'nın ikametgahı olduğuna inanılan Vasco Evine ulaşıyorum. Vasco Evi, Fort Kochi'deki en eski Portekiz binalarından birisi ve on altıncı yüzyılın başlarında inşa edilmiş. Ev tipik bir Avrupa mimarisine sahip - beyaz boya, yüksek ahşap tavanlar, eski taş merdivenler, büyük cam pencereler ve o zamanların karakteristik balkon ve verandaları ile sizi geçmişe taşıyan yer. Günümüzde Vasco Evi, bir pansiyon olarak hizmet vermekte ve tanışma fırsatı bulduğumuz Santosh Tom diye birine ait. Binanın etrafındaki hikaye, onu Fort Kochi'deki en iyi Instagramlanabilir noktalardan biri haline getirmiş, günümüzde seyahat endüstrisi artık bilgilenme, öğrenmeden daha çok sosyal medyada nasıl poz veririm şekline evrilmiş durumda, gittiğim her yerde buna şahit oluyorum ancak yapacak çokta bir şey yok.
Vasco’nun evinin hemen arkasında sahil kıyısında diğer noktam olan Fort Emmanuel’e geçiyorum ,burası Asya'daki ilk Portekiz kalesiymiş ve Portekiz kralı I. Manuel'in adını taşıyordu. Kale, Koçi’de Avrupalıların ilk ayak bastıkları yermiş ve yerleşimlerini bu koruyucu duvarlarının hemen arkasına kurmuşlar. İlerleyen dönemde Hollandalılar ve İngilizler orijinal kalenin çoğunu savaşlar esnasında tahrip etmiş ve şimdi geriye sadece kalın kale duvarları ile top burçlarının kalıntıları kalmış. Fort Emmanuel’in arasında bir süre dolandıktan ve sahilin güzel havasını ciğerlerimize çektikten sonra bir diğer noktam olan Indian Naval Maritime Museum’a (Denizcilik Müzesi) geçiyorum. Müzede, İndus Vadisi Uygarlığı döneminde Kerala'nın Araplarla olan ticaret bağlantıları, Vasco da Gama ve Hintli denizci Kunjali Marakkar gibi popüler denizcilik kahramanları, Avrupa güçleri tarafından Hindistan alt kıtasının yerleşimi, gemi modelleri, denizci üniformaları ve navigasyonda kullanılan eski aletler de sergilenmekteydi. Müze çok büyük değil, küçük bir bahçesi ve içinde helikopter, top mermisi gibi şeyler vardı.
Denizcilik müzesindeki gezimizi bitirdikten sonra biraz daha hediyelik eşya ve alışveriş için zaman öldürüp otelimize geçiyoruz. Akşam saat beş buçuk oldu ,Kerala Kathakali Kültür Merkezinde geleneksel renkli kıyafetler, halk müziği, makyaj ile yapılan ve bir dans performansı olan Kathakali izlemek için yola koyuluyoruz. Kathakali sanatçıları profesyonel bir oyuncu olmak için ortalama 6 ila 10 yıl ders alıyorlarmış, aynı zamanda gözlerini sürekli esnek tutmak için her gün 4 saat çalışmaya devam ediyorlarmış.Kathakali dansı, 15.yüzyılda Kerala'da ortaya çıkan en eski Hint dans tiyatrosu biçimlerinden birisi, belirli kıyafetler, müzik aletleri ,dans, mimik, oyunculuk ve dini ritüellerin bir karışımı gibi. Kültür merkezine ulaşıyoruz, yapı tarihi ve ahşaptan yapılmış, içeri girip ,mini bir Tiyatro’da yerimizi alıyoruz.Kathakali dansının en gösterişli unsurlarından biri oyuncuların makyajı ve kostümleri, önce makyaj kısmını izliyoruz ,biz 45 dakikalık kısmını görebildik ancak toplamda makyaj dört saat sürüyormuş, ilginç elbiseler tamamen yeşile boyanmış yüzler ve tuhaf maskeler ortaya çıkıyor, çok zahmetli ve uzun bir süreç. Dans boyunca Tanrılar, iblisler, erkekler, kadınlar ve hayvanlar gibi karakterler var.Başlıklar, protezler,yüz boyama ve her maskenin tanımlayıcı unsurları var ve belirli bir kodu takip ediyor: örneğin kırmızı kötü bir karakteri belirtiyor, yeşil cesareti ve onuru ifade ediyor; sarı ise kadınlar için ayrılmış ,iblisler de siyaha boyanıyor.
Tüm gösteri erkekler tarafından yapılıyor ve erkeklerden bazıları rol gereği bayan kılığında makyaj yapıp hazırlanıyor. Canlı performans’dan önce bizlere birer kâğıt dağıtılıyor, burada işlenecek konunun detayı var, başlıca Hindu destanlarından biri olan Mahabharata'daki bir sahneden esinlenilmiş, kağıdı tamamen okuyorum epik bir destan ve edebi olduğu için anlamak biraz zor. Hikâyenin anlatımı müzik ile başlıyor büyük bir davulu olan bir cenda çalgıcısı, oyunculara dans etmeleri için sözler ve ritim sağlıyor, sahnede sadece onun sesi var. Dansçılar hikâyenin duygularını kendi bedenleriyle yorumluyorlar ve tamamen sessiz bir tiyatro eşliğinde bize verilen hikayeyi oynuyorlar. Dansta oyuncuların yüzleri, özellikle göz hareketleri dikkat çekici idi,davulun ritmine göre çılgın toplar gibi sağa sola, yukarı aşağı hareket eden gözler inanılmaz etkileyiciydi. Canlı yüz ifadeleri, ustaca vücut hareketleri, coşkulu ve renkli kostümler, maddalam ve chenda'nın (Kerala usulü vurmalı çalgılar) enerjik ritimleri ve hüzünlü bir ağıt, Kathakali'yi oldukça atmosferik, derin ve dokunaklı bir performans haline getirdi. Oyuncuların hepsi tek bir kelime etmeden sessizce bu gösteriyi tamamladı, bir nevi pandomim gibiydi. Gösteriden sonra sahne arkasında gidip oyuncular ile tanışıp, fotoğraf çektirdikten sonra Kültür merkezinden ayrılıyorum ve akşam yemeği için Dal Roti adlı Restoran’a ulaşıyorum ,bugün menü’de Hindistan’da çok bilinen tereyağlı tavuk (Butter Chicken) var. Tereyağlı tavuk, marine edilmiş, ızgara tavukların kremalı domates sosu/köri içinde pişirilmesiyle yapılan klasik bir Hint yemeği.Sosu kıvamında oldukça ipeksi, bol tereyağlı, aromatik ve hafif baharatlı bu lezzetli yemek Hindistan’da benim favorilerimin arasında, ancak içindeki yoğun baharat bizi iptal ediyor ve ilk defa midemde hafif bir ağrı hissediyorum ,neticede Restoran’dan hızlıca ayrılıp homestay’imize dinlenmeye çekiliyoruz.
Kochi’de üçüncü günümüze günaydın dedik ,otel’den checkout yapıyorum.Dün bir seyahat acentasından Kerala Backwaters denilen günübirlik paket bir tur satın almıştım ve sabah Hindistan’da her yerde dolanan ve tek marka olan Travellers minibüs ile yola koyuluyoruz.Kerala Backwaters'da tekne gezisi yapmak, şüphesiz Hindistan'da yaşayabileceğiniz en iyi deneyimlerden biri ve Kerala'da yapılabilecek en popüler şeylerden.Kerala eyaletinin tamamı backwaters denilen durgun su ağı ve kanalları ile biliniyor ve 34 göl, 44 nehir, kanallar ve lagünlerden oluşuyor. Doğu’nun Venedik’ide olarak da bilinen Alleppey bu konuda en ünlü yerlerden biri. Kerala ile ilgili araştırma yaptığınızda karşınıza muhtemel çıkabilecek görüntülerin başında su üstünde yüzen houseboat ‘lar oluyor.İngilizce yazılışına bakılarak “tekne-ev” veya “ev-tekne” şeklinde tercüme edebileceğim bu botların gövdesi Hindistan cevizi ağacından yapılıyor. Kerala’nın yoğun muson yağmurlarına en fazla iki mevsim kadar dayanabilen bu botlar, süre sonunda tekrar yapılıyor. Tekneler banyolu, klimalı özel odaları ve yemek hizmeti ile otel konforunda hizmet vermekte.Aleppey de 1.000’den fazla houseboat yüzüyormuş ,hakikaten ciddi bir rakam ,zaten burda nereye baksanız bu houseboat’lardan görebiliyorsunuz. Turlar duruma ve ihtiyaca göre şekilleniyor ,gece konaklamalı 2-3 günlük turlara katılabiliyorsunuz. Ancak bu houseboat’ların günlük ortalaması kişi başı 80-85 Amerikan Dolarından başlayıp yukarı doğru gidiyor, tabi bizim gibi sırt çantalılar için bu bütçe çok da ekonomik ve efektif değil ,bu nedenle günübirlik bir tura katılmayı tercih ediyorum, bütçeniz yeterli ise houseboat ile tur yapmak size daha unutulmaz bir deneyim yaşatacağı kesin.Kerala’da deniz ve kum açısından diğer önemli noktalardan biriside Varkala kasabası ve plajı , bu bölgede turistler ve gezginler tarafından oldukça fazla tercih edilen bir destinasyon arada bu bilgiyi de sizinle paylaşmış olayım.
Turumuza geri dönelim , minibüs ’de 14 kişiyiz,Kochi'den yaklaşık bir saat uzaklıkta, parlak renkli köylerden geçerek büyük bir nehrin üzerindeki bir köprüye ulaşana kadar yola devam ettik.Kochi'den ayrıldığımızda sabahın erken saatleriydi ,çocukları şık üniformalarıyla okula giderken, gülerken ve şakalaşırken görmek çok ilginçti, kızlar saçlarını iki örgülü yapmış, ütülü v şeklinde beyaz dupattalar ve şalvar kamez üniformaları giymişti.
Sonunda teknemize bindik, birbirine örülmüş gibi görünen, büyük, örtülü, tipik bir kıyı şeridi teknesiydi ve haliyle bir motoru yoktu,bunun yerine, önde ve arkada ,yaşça baya ileri, iki kayıkçı tekneyi hareket ettirmek ve yönlendirmek için uzun bir sırık kullanıyordu, gerçekten baktığınızda oldukça yorucu ve güç isteyen bir şey, hiç kolay değil.Kerala'daki erkekler genellikle türban benzeri bir başlık ve lungi adı verilen bir tür kıvrılmış etek giyiyor. Kayıkçı bunu giymişti ve kıvrılmış eteği sürekli düştüğü ve yeniden katlanması gerektiği için manuel tekne işleri için çok pratik durmuyordu. Bu arada teknedeki rehberimiz ’de bölge tarihi ve bulunduğumuz alan ile ilgili olarak bilgiler paylaşıyordu. Geleneksel saz ve hasırdan bir tekneyle büyük bir sessizlik içinde Kerala'nın palmiye ağaçlarıyla çevrili kıyı sularında yolculuk etmek Hindistan'da bulduğum en dingin ve huzurlu deneyimdi diyebilirim. Palmiye ağaçları esintide eğiliyor ve güneş suyun üzerinde parıldıyordu. Nehrin kıyısındaki küçük renkli evlerin ve sazlarla dolu kano teknelerinde kürek çeken insanların yanından geçerken büyülenmiş bir şekilde izledim. Başka bir şey daha vardı- sessizliğin tatlı sesi, Hindistan'da bulunması zor bir şey, kuşları dinlemek ve Kerala kıyı sularında sürüklenirken su yollarının kenarından geçen köy ve kıyı sularındaki yaşamı izlemek unutulmaz bir deneyimdi. Teknenin hemen yanından çalılıkların geçtiği daha dar kanallara girdik. Burada, köy halkının su yollarını temizlemek için para aldığı bir hükümet çalışma programı vardı - biraz otoyol bakımına benziyordu ama biz geçerken ellerde palalar, bize doğru bakan dişsiz sırıtmalar,dostça dalgalar vardı ve rahatlatıcı bir tekne gezisi ile birlikte ,Kerala backwaters’da geleneksel hayata dairde bir fikir edinmiş olduk. Tur boyunca birkaç farklı durakta tekneden inip bir baharat çiftliği, kireç tozu yapan küçük fabrikaları ve hindistan cevizi ağacı liflerinden halat yapan kadınları gördük.Kerala'nın muhtemelen yüzlerce yıldır pek değişmeyen durgun sularında huzurlu bir yaşam biçimine tanık olmak harika bir duyguydu. Tura ayrıca, küçük bir adada muz yaprağında servis edilen pirinç, sebze körileri ve turşulardan oluşan lezzetli bir geleneksel Kerala öğle yemeği de dahildi.Öğleden sonra daha küçük, üstü açık, kano tarzı bir teknede biraz daha keşif yaptık. İlk başta biraz dengesiz hissettirdi ama ormanda daha küçük kanallarda yüzerken ağaçların arasından küçük evlerin ve su kenarı yaşamının görüntülerini de yakalamayı başardım.Kerala'nın yemyeşil durgun sularında huzurlu bir şekilde dolaşmanın ve su yollarında geri yüzerken geleneksel hayata dair görüntülerin tadını çıkarır iken turumuzu da tamamlıyoruz. Artık Kochi’den ayrılma zamanı ,Ernakulam JN tren istasyonuna ulaşıp bir sonraki noktam olan Mysore için trene biniyorum yolculuk ortalama 14 saat sürecek.
Seyahatlerim ile ilgili güncel paylaşımlara erişmek isterseniz instagram ve youtube ‘da yolbizigozler hesaplarını takip edebilirsiniz.
Not:Bu makale ’de adı geçen yer ve marka isimleri sadece bilgilendirme ve kişisel deneyimi yansıtma amacı ile paylaşılmıştır, reklam değildir.