Mysuru’dan gelen trenimiz ile akşamın kör bir saatinde hassan kasabasında iniyoruz.Hassan adını okuyunca bizdeki Hasan ile bir bağlantısı varmı diye başta bir düşünmüştüm ancak Hassan, Hindu tanrıçası Hassanamba Devi'den geliyormuş.Burası 220.000 nüfuslu bir şehir , ilk bakışta küçük gibi görünmesine rağmen şehir Karnataka'da önemli bir endüstri merkezi. İlaç, tekstil, gıda işleme sektörleriyle ilgili büyük fabrikalar ve çok sayıda KOBİ var.

Hassan ,11. Yüzyıldan itibaren Hoysala İmparatorluğu tarafından uzun bir süre yönetilmiş ve bizimde bu şehre geliş amacımız Hoysala döneminden kalma önemli anıt ve eserlerin olduğu Unesco dünya kültür mirası listesindeki Halebid ve Belur’a gitmek ve ardından Jain ( Cayna ) dini için önemli bir nokta olan Sravanabelogala’yı ziyaret etmek istiyoruz. Özetle ,şehirde turistik açıdan çok bir numara yok ,Hassan bizim için bir konaklama ve ana ulaşım noktası.


Tren garından otelimize kadar yürüyoruz ,geçtiğimiz ana yolda bile aydınlatma ile ilgili ciddi problem var, elimdeki fener ile önümü kontrol ediyorum, çünkü Hindistan’da beklemediğiniz bir anda önünüze ne çıkacağı belli değil , bir bakmışınız devasa bir çukur veya istenmeyen bir görüntü ile karşılaşma ihtimaliniz epeyce bir yüksek. Kısa bir süre sonra otelimize ulaşıyoruz , checkin işlemlerinin ardından odamıza çekiliyoruz.

Ertesi sabah otelin restoran katına inip güney Hindistan usulü seçeneklerin arasından kahvaltımızı yaptıktan sonra dışarı çıkıyorum.Cebimdeki, Hint para birimi olan Rupi nerdeyse bitmek üzere, para bozdurmam gerekli. Notlarımı ve haritaları kontrol ediyorum ancak bu şehirde görebildiğim kadarı ile bir Exchange ( Döviz Bürosu) ofisi görünmüyor , hemen otelin karşısındaki bir banka şubesine girip para bozdurmak istediğimi belirtiyorum ancak banka görevlisi bu şubede yabancı para dönüşümü yapılmadığını , merkezdeki şubeye gitmem gerektiğini söylüyor, verilen tarif üzerine kasabanın merkezindeki şubeyi buluyorum ancak içerisi acayip kalabalık , sıra nerde kimde ,sistem nasıl çalışıyor anlamak çok olası değil, bir süre bekledikten sonra araya kaçak girip ,veznedeki bir görevliye derdimi anlattım , görevli eli ile işaret ederek karşıda bir odada oturan yönetici ile görüşmemi söyledi ,

yöneticinin kapısına kadar gittim bir süre bekledikten sonra ilgili arkadaşa derdimi anlattım , yönetici beni tekrar gişeye yönlendirmeye çalıştı ,bende ısrarla gişedeki beyefendi size yönlendirdi dedim ,yönetici en sonunda pes etti ve beraber başka bir gişe görevlisinin yanına gittik , memur beni dinledikten sonra dedi ki ,senin ikinci kata çıkman lazım orda bu işlem yapılacak, söylediği kata çıktım, Bilgi İşlem odası gibi bir çok sunucu ve ağ ekipmanın olduğu bir odaya  girdim, orda oturan arkadaşa derdimi anlattım , bu arada etrafa bakıyorum IBM Domino -Lotus Notes ‘da uygulama geliştiren bir bayan ile bir süre muhabbet ettik , meslektaş olunca benim işler birden hız kazandı ve pasaportum, benimle ile ilgili bilgiler devasa büyüklükteki bir deftere kayıt yapıldı , birçok yere imza attıktan sonra tekrar aşağıya inip bir gişe görevlisi üzerinden en sonunda Hint Rupisini almayı başardım, bu bürokratik kaosun maliyeti bana toplamda 3 saat oldu.


Banka süreci planladığımdan daha uzun bir zaman aldı ve hemen ilk noktam olan Halebid ulaşmak için New Bus Stand’a gidiyorum. Hindistan’da her yerde olduğu gibi bura dada bir kaos hakim , en sonunda Halebid minibüsünü buluyorum. Gideceğimiz mesafe ortalama 30 km civarında ,tek şerit bir yol üstünde çeşitli noktalarda dura dura 1 saat gibi zamanda Halebid’e ulaşıyoruz.

Halebid (Halibudu,Halebeedu) 10.000 civarında nüfusa sahip mini bir kasaba ve Hoysaleshwara Tapınağına ev sahipliği yapmakta.Hoysala,bir zamanlar Güney Hindistan'daki en güçlü hanedanlardan biriymiş.11. yüzyılda iktidara gelmişler ve 14. yüzyılın ortalarına kadar saltanatlarını sürdürmüşler. Efsaneye göre, Jain (Cayna) gurusu Sudatta, Angadi'deki Tanrıça Vasantika tapınağının yakınında meditasyon yapar iken ,aslana benzeyen mitolojik bir canavar ile karşılaşmış ve  genç bir adam olan Sala (Poysala olarak da bilinir), "Hoy, Sala" diye kendisini çağırıp canını kurtarmış. “Hoy” ifadesi eski kanna dilinde saldır anlamına gelmekte , dolayısıyla 'Hoy-Sala / Saldır -Sala ' isminin buradan geldiği bilgisi Hoysala kralı Vishnuvardhana'nın yaklaşık 1117 tarihli Belur yazıtında gösterilmiş ,ancak hikayedeki bazı tutarsızlıklar nedeniyle de halk arasında bir efsane olmaktan da çok öteye de geçememiş, bir diğer ayrıntıda  Hoysala amblemine baktığınızda , Sala'nın bir kaplanla dövüşmesini görebiliyorsunuz.


Hoysala'nın ilk güç merkezi Angadi'ydı ,önce Velapura'ya (günümüzdeki Belur) ve son olarak Dwarasamudra'ya (günümüzdeki Halebid) taşınmış ve Hoysalalara başkentlik yapmış.


Vinayaditya, Hoysala'nın gücünü pekiştiren ilk hükümdar olarak bilinmekte , ancak Vishnuvardhana en büyüğü olarak kabul edilmekte.Hoysala İmparatorluğu, Delhi Sultanlığında iktidarda olan Halaci Hanedanına mensup Türk sultan Alaattin Halacı’nın generali Malik Kafur tarafından 1311 yılında ve daha sonra 1326 yılında Delhi Sultanlığını yöneten Tuğluk ordusu tarafından işgal edilip tarumar edilmiş ve daha sonraki süreçte Hoysala toprakları Vijayanagara İmparatorluğu'na geçmiş.Hoysaleshwara tapınağı, bu savaşlar esnasında zarar görmüş, dış duvarların çoğu yağmalanmış ve idoller hasar görmüş. 


Lord Shivaya adanmış Tapınağa giriş yapıyorum ,inşasına 1121’de başlanmış,yapımı 80 yıl kadar sürmüş ve hiçbir zaman tamamen bitirilememiş. Ancak, bu şaşırtıcı tapınağın büyük Hoysala hükümdarı Vishnuvardhana dönemine ait olduğuna kesin gözüyle bakılıyor.Hoysaleshwara Tapınağı, Vishnuvardhana ve eşi Shantaladevi'nin adını taşıyan iki tapınağa sahip.Hoysala mimarisinin başyapıtlarından birisi olan bu tapınak ’da kullanılan siyah taş dokusu gerçekten muazzam, Tapınağın dış duvarları telaşlı Hindu Tanrılarının heykelleri ,bilgeler, stilize hayvanlar ve Hoysala hükümdarlarının yaşamlarının olduğu heykeller ile donatılmış.Monolit sütunlar, modern torna tezgahlarından çıkmışçasına çok hassas bir şekilde kesilmiş ve cilalanmış ,dönemi için bu kusursuz işçilik çok şaşırtıcı. Tapınağın hemen dış kısmında Hindistan’daki en büyük Nandi heykellerinden birisi var.

Lord Shiva'nın binek aracı olan ve aynı zamanda Tanrı olan büyük boğa Nandi, bir Shiva tapınağının olmazsa olmaz bir parçasıdır.Nandi tek parça monolit ve burundan kuyruğa kadar yaklaşık 6 metre ve sırt bölgesinden kaideye yaklaşık 3.5 metre civarında devasa bir heykel ve ahşap bariyerler ile koruma altına alınmış. Zamanım dar ,Hoysaleshwara tapınağından ayrılıp , otobüs durağından tekrar bir minibüse binip 15 km ilerideki Hoysala’nın eski başkenti ,Belur’a doğru hareket edip ,hemen otobüs durağının 500m ilerisindeki Chennakeshava Temple’a geçiyorum.1116’da Talakkad savaşı'nda Hoysalalar'ın Cholas'a karşı kazandığı zaferin anısına Kral Vishnuvardhana tarafından yaptırılmış ve yapımı 100 yıl sürmüş.

Güney Hindistan’a özgü 30 metre uzunluğundaki sarı Gopuram’dan geçip tapınağa giriyorum , burası büyük Hindu Tanrısı ve Vishnu’nun bir avatarı olan Lord Vijayanarayana’a adanmış ,muhteşem Steatit (sabuntaşı) taşından oymaları daha önce gördüğünüz hiçbir şeye benzemiyor. Tamil Nadu'da ve Güney Hindistan'ın diğer bölgelerinde tapınaklar genelde granitten yapılıyor ,Hoysala tapınakları ise Steatit’den yapılmış.Tapınak’da 645 adet fil oyması var, ayrıca Madanakai kızlarının heykelleri, Navarang'daki oymalar, Puranalar, Upanişadlar,Ramayana ve Mahabharata destanlarından birçok sahne ve heykel vardı. Tapınağın içinde 2 metre civarında bir Lord Vishnu idolü de bulunmaktaydı.


Artık Belur’dan ayrılma zamanı bugünkü son noktam 90 km ilerideki Shravanabelagola. Shravanabelagola kelimesi,Kannada dilinde "bel" beyaz ve "kola" gölet anlamına geldiğinden "Sravana'nın beyaz göleti" anlamına gelir. Bu küçük kasabanın kalbinde, adını aldığı güzel bir gölet var ve geliş amacımız imparator Vrishabhadeva’nın oğlu ve daha sonra ilk Jain Tirthankarası olacak olan Adinath’ın oğullarından biri olan ve dünyanın en büyük monolitik heykeli olduğu düşünülen Gomateshwara (Bahubali) heykelini görmek. Bu mini kasaba Jainizm'deki (Caynacılık) en önemli hac yerlerinden birisi olarak kabul edilmekte ve yaklaşık 1000 yıllık bir geçmişe sahip. Heykele ulaşmak çok kolay değil, Vindhyagiri tepesine doğru 614 basamağı arşınlamak gerekiyor , eğer bu iş beni aşar diyorsanız , sizi belli bir bedel ile omuzlarda taşıyacak tahtırevan hizmeti de var.

Tapınağa ayakkabı ile giremiyorsunuz , çoraba müsaade var, her Jain tapınağında olduğu gibi üzerinizde deri eşya olmaması gerekiyor. Gün ortasında kayalar baya sıcak o nedenle çorap ile çıkmak gerekiyor hatta kaliteli pamuklu bir şey olması önemli, ayrıca zirvede suda yok ,sırt çantanızda olmasında fayda var.40 dakikalık bir depardan sonra kan ter içinde heykele ulaşıyorum , gezginlik zor zanaat, basamaklar engebeliydi ve sallantılı demir korkuluklarla desteklenmişti.Ana kapıyı geçip bir tur attıktan sonra devasa Gomateswara heykelinin önünde ağzımız açık bir şekilde duruyoruz. Bahubali'nin  bu devasa heykeli, MS 98'de bir komutan olan Chamundaraya tarafından heykeltraş Aristenemi’ye yaptırılmış. Heykel 18 metre yüksekliğinde ve tek bir granit bloktan oyulmuş

.Gomateswara monolitinin ihtişamını kelimelerle anlatmak zor.Bahubali hareketsiz ve meditasyonunu tasvir eden bir pozisyonda durmakta ve bu duruş Jain (Caynacılık) dininin barış, şiddetsizlik ve dünyadan feragat ideallerini sembolize etmekte. Bu bölge Jain dini mensupları için çok kutsal ,Gomateshwara'nın ayaklarının dibinde dua eden ve ilahiler söyleyen birçok insan görüyorum , bu nedenle, mütevazı giyinmek ve sessiz olmak gerekiyor.

Artık inme zamanı , Gomateshwara heykelinin girişindeki kapılar sabah 6'da açılıyor ve akşam 6'da kapanmakta, herhangi bir giriş ücreti yok sadece ayakkabıları teslim ettiğiniz yerdeki sayın arkadaşa bir miktar ödeme yapmak gerekiyor. Son olarak buradaki en önemli olaylardan biriside her 12 yılda bir olan,binlerce turisti ve Jain müridini buraya çeken Mahamastakabhisheka dini törenidir. Festival esnasında Bahubali heykeli su, zerdeçal, pirinç unu, sandal ağacı ezmesi, safran, şeker kamışı suyu, altın ve gümüş çiçekler ile meshedilmekte ve bir sonraki festival 2030'da yapılacak.


Notlarıma bakıyorum, Shravanabelagola kasabasında görülecek bazı noktalar var ,ancak zamanım kalmadı gece trenim var bir an önce Hassan’a dönmem gerekiyor ,bu yüzden hemen otobüse atlayıp şehre ulaşıyorum, ilk işim Parijata restoranında vejetaryen usulü yemek ,ardından hemen otelime geçip ,sırt çantamı yüklenip Hassan tren garına tekrar geri dönüyorum. Hedef noktam Hosapete ancak buraya direk tren yok bu nedenle Bangalore üzerinden bir aktarma ile ulaşmaya çalışacağım.


Seyahatlerim ile ilgili güncel paylaşımlara erişmek isterseniz instagram ve youtube ‘da yolbizigozler hesaplarını takip edebilirsiniz.


  
Not:Bu makale ’de adı geçen yer ve marka isimleri sadece bilgilendirme ve kişisel deneyimi yansıtma amacı ile paylaşılmıştır, reklam değildir.