Odisha eyaletinin başkenti olan tapınaklar şehri Ekamra Kshetra veya diğer bilinen adı ile Bhubaneswar’a gece itibarı ile geldik. Sabah kahvaltısı için otelimizin restoran katına iniyoruz , kahvaltı çok zayıf , sambar , puri , tost ekmeği ,tereyağı ,çay ve meyve suyundan oluşuyor, Kalküta’daki kahvaltında sonra ciddi bir iniş oldu.
Dün gece sivrisinek ordusuna maruz kaldık ,Odisha eyaletini daha önce çalışır iken sıtma ( malaria ) riski olduğunu okumuştum , buna karşı kısa kol tshirt ve şort
giymiyorum ayrıca deet özellikli spreylerimiz var , bunları açıkta el ,ayak ve yüz gibi yerlerimize sıktık ortalama 8 saat civarında koruma sağlıyor , oteldeki odamız içinde sivrisinek kovucu cihazın çalıştığından da emin olduk, bunun dışında oteliniz cibinlik sağlıyorsa almakta fayda olabilir , ek bilgi sıtmadan tam koruma istiyorsanız doxium gibi antibiyotiklere riskli bölgeye gelmeden bir süre önce başlamak gerekiyor.Hindistan’a seyahat planı yapar iken sağlık ile ilgili olarak ciddi çalışma gerekiyor ,eğer uzun kalınacaksa Menenjit ,kuduz ve tüberküloz aşıları yaptırmak tavsiye ediliyor ,kısa seyahatlerde benim önerim difteri (çocuklukta karma aşı ile alınıyor) ,Hepatit A-B ,Tifo ve Tetanoz yaptırmakta fayda var , özellikle tetanoz ve hepatit yaptırılması bence önemli.
Türkiye’de büyük şehirlerde seyahat sağlığı merkezleri var buralarda gideceğiniz ülkeyi söylediğinizde gerekli aşılar ücretsiz olarak yapılıyor. Buna ilaveten yanımızda her zaman küçük ecza çantamız var ,bu çantada aşağıdaki ilaçların bir kısmını gideceğimiz rotaya göre almaya çalışıyoruz ,eğer çok fazla kırsal alana ve şehirlerden uzak noktalara gidecekseniz tamamını olmasında fayda var.Bu listenin tamamını ekte veriyorum ihtiyaca göre şekillenebilir. Anti bakteryal krem (mupicorin ) ,geniş spektrumlu antibiyotik ( amoxicillin/clavunate veya cephalexin),antimantar krem (clotrimazole),antihistamin ,antiseptic (batadine ) ,gastro ağrılar için (buscopan ) ,diyare için ( lopermid ,antibiyotikli olanı ciprofloxacin,bakteri için azithromycin,giardia için ise tinidazole) , ilk yardım kiti ( yara bandı,gazlı bez vs), anti inflamatuar ibuprofen ,ateş düşürücü ağrı kesici paracetamol ve suyu temizlemek için iodine tabletleri.Bu liste uzman Doktor tavsiyesi ile benim tarafımdan oluşturulmuştur ,bu listeyi değerlendirmek isteyenler Doktorlarına muhakkak danışmalıdır ,hangi şartlarda ne durumda kullanılacağı ile ilgili olarak uzman Doktor yönlendirmesi gerekmektedir , sadece bilgilendirme amacı ile verilmiştir.
Sağlık meselesi uzun konumuzda dönelim ,Modern Bhubaneswar resmen 1948'de kurulmuş ve geçmişteki adı ise Kalinga imiş,şu anda şehrin nüfusu 900.000 civarında ve konuşulan ana dil Odia Günümüz şehrinin içindeki ve çevresindeki alanlar M.Ö. 3. yüzyıldan tapınaklar şehri lakabına uygun olarak 700'den fazla ibadethaneye sahipmiş.Tapınaklar çoğunlukla Kalinga mimarisi tarzında kırmızı kumtaşından inşa edilmiş. Bunlardan başlıcaları Lingaraj, Bindusagar, Bindhyabasini, Bhabanishankar, Sukashari ve Mohini dir.Şehir aynı zamanda Jain (Khandagiri ve Udayagiri mağaraları) ve Budist mirasıyla (Dhauli Tepesi) da bilinmekte. Özellikle Lingaraj ünlü eleştirmen ve tarihçi James Fergusson (1808-1886) tarafından “Hindistan'daki saf Hindu tapınaklarının en güzel örneklerinden biri” olarak tanımlanmış. Şehrin. Bhubaneswar ,Puri ve Konark ile birlikte Doğu Hindistan'ın en çok ziyaret edilen yerlerinden biri olan "Swarna Tribhuja"yı yani Altın Üçgenide oluşturmakta.
Bir Autorikşa çağırıp otelden ayrılıyoruz bu şehirdeki ilk noktam Lingaraj Mandir olacak.
Tapınağa yakın bir noktada iniyorum , etraf çok kalabalık ,müthiş bir yoğunluk var ,tapınağın çevresinde Tanrılar için adaklar satılmakta , etek gibi elbise giymiş inançlı Hindular sıraya girmiş bekliyor.Tapınak Hindu olmayanlara yasak bunu biliyorum ancak kapıdaki Polise tekrar soruyorum ,benim yabancı olduğumu anlayınca yasak diyor,bu sebeble içeriye giremiyorum.Lingaraj 54 m yüksekliği ile 1090-1104 arasında yapılmış ve büyük Hindu Tanrısı Shiva ya adanmış, tapınağın bazı yerleri 1400 yıldan eski.Ana kapı’da bıyıklı iki tane koruyucu aslan heykeli var.
Tapınağın çevresi tamamen duvarlar ile çevrili ve içeriyi görmek çok mümkün değil. Tapınağı daha yakından görmek için çevresinden dolanıp arka tarafa geçiyorum burada Curzon Mandap adında yükseltilmiş bir balkon var oraya çıkıyorum.
Hindistan valisi Curzon’dan daha önce detaylıca bahsetmiştim ,balkona Curzon adının verilmesinin bir nedeni var hikayeye göre ,1900'ler de Curzon tapınağa girmek ister ancak Hindu olmadığı için girişi engellenir ve buna ciddi canı sıkılan Lord Curzon Tapınak duvarının yanına bu izleme balkonunun inşa edilmesini emreder ve tapınağa doğrudan bakan teras yapılmış olur. Balkonda tapınağa bakıyorum spiral şeklindeki yapı kumtaşı ve lateritten yapılma taş işçiliği muazzam ,içerdeki Granite blok üç dünyanın efendisi Tribhubaneswar temsil etmekteymiş, içeride irili ufaklı birçok komplex var ve Hindular muazzam bir kalabalık ve yoğun bir kuyruk eşliğinde en kutsal ibadet alanına girmeye çalışıyorlar.
Bir süre daha ortamı izledikten sonra platformdan inip dolanmaya devam ediyorum ,bu şehirde nereye baksanız açık hava müzesi gibi tarihi kalıntılar mevcut ,benzer bir hisse Roma ’dada kapılmıştım.Lingaraj’a giremediğimden dolayı hemen yakınında bulunan Chitrakarini Tapınağına giriyorum burası açık bir alan ,büyük bir bahçeden giriyorum, içeride birden fazla Kalingan mimarisinde irili ufaklı yapılar var ,içerideki görevli yardım kutusunu bana doğru uzatıyor ,alanda Lingaraja çok benzer bir mimari var , taş işçiliğinin dile geldiği bir yer burası, tapınakların mimarisi aşağı yukarı aynı ,spiral şeklinde üzerlerinde yüzlerce kabartma var.
Bir tapınağın kapısına geliyorum ve ibadet eden Hindu bir rahip görüyorum ,kendisine seslendim içeri girmek istiyorum dedim ,ancak Puja yaptığından dolayı bu talebimi geri çeviriyor.Chitrakarini’den ayrılıp yakındaki bir büfe’de bir miktar soluklanıp masala çayı içmeye karar veriyoruz. Bir süre dinlendikten sonra tekrar bir auto çağırıp bu şehirdeki diğer noktam olan Mukteswar Mandir’a geçiyorum.
Küçücük daracık sokaklardan geçip bir noktada iniyoruz, bu şehirde kafanızı çevirdiğiniz yerde tapınak var , özellikle Hindu rahipleri her yerde insanlara rehberlik yapıyorlar , yolda gider iken tamamen spontane bir Hindu tapınağına daha giriyorum , içeride yemek dağıtıyorlar ayrıca ibadet edenler ile tam bir curcuna ve kaos,kısa bir dolanmadan sonra Mukteswar’a ulaşıyorum.10. Yüzyıldan kalma bir tapınak komplexi burası ,şehrin en süslü ve başarılı yapısı olarak bilinmekte, yapılarda bulunan karmaşık oymalar Budist, Jain ve Hindu stillerinin bir karışımını göstermekte. Tapınakların içindeki tavan süslemeleri ve oymalar çarpıcı. Ana avluda bulunan kemerli geçit ise bu tapınağın en önemli mimari eseri.
Tapınaktaki gezim sonlanıyor ve bir sonraki noktam olan Udayagiri ve Khandagiri mağaraları için hareket ediyorum ,burası şehrin epey bir dışında aşağı yukarı 9 km kadar gidiyoruz ve şoför bizi bir noktada bırakıyor. Etraf gene çok kalabalık , Hindistan’da nereye giderseniz gidin devasa bir insan seli ile birlikte akıyorsunuz. Bir süre yürüdükten sonra karşılık iki büyük tepenin olduğu bir yere geliyorum.Mağaraların çoğu süslü bir şekilde ve 1. yüzyılda Jain dervişleri için oyulmuş olduğu düşünülüyor. İçeri girmek için bilet almak gerekiyor , yabancılar için rakam on katı ,ödemeyi yaptıktan sonra içeri giriyorum , Güneşin doğuşu tepesi anlamına gelen Udayagiri deyim ,mağaraları görmek için bir dağcı gibi sürekli tırmanmak gerekiyor , çok fazla oyuk tarzı mağara var dikkatimi çekenler 14 numaralı fil mağarası ,12 numaralı kaplan mağarası ,10 numaralı Ganesh gumpa,1 numaralı Kraliçe sarayı mağaraları oluyor. Mağaraları gezer iken epey bir depar attık ,kalp damar problemi varsa dikkatli olmak gerekiyor.
Tekrar aşağı inip dışarı çıkıyorum yolun karşısında Khandagiri var ,biletimi gösterip yukarı tırmanmaya başlıyorum burası daha dik ,tepe üçe ayrılmış sağ taraf ananta mağarasına gidiyor ( sonsuzluk ).Ananta’ya doğru tırmanmaya devam ediyorum , en sonunda 3 numaralı mağara olan atletlerin, bayanların ,fillerin ,çiçek taşıyan ördekler figürlerinin olduğu kabartmalara ulaşıyorum. Biraz daha ileride ise 18. Yüzyıldan kalma bir Jain tapınağı var.Bu tepeden Bhubaneswar şehrinin görüntüsü muhteşem ancak iki tepeyi mağaraları ile dolanmak oldukça yorucu bir süreç.
Mağara gezim tamamlandı ,dönüşte buraya yakın bir belediye otobüs istasyonundan 801 numaranın gittiğini biliyorum ancak bulma konusunda ciddi sorun yaşayınca tekrar bir auto ayarlayıp bu şehrin merkezi Master Canteen’den geçip yerel otantik Odisha yemekleri için Dalma Restoran’da iniyorum. Bu Restoran’da yerel olarak aloo bharta (patlıcan ile ezilmiş patates ) , dalma ( Hindistan cevizi ile pişirilmiş thali ) ,chhena poda (fırınlanmış keçi peynirinden yapılmış bir tatlı) meşhur.Bugün Bhubaneswar’i kısaca keşfettik , listemde State Museum vardı ancak zaman yetmediği için gidemedim,yarınki planımda Batı Bengal körfezinde yer alan 60 km ötedeki Puri ve Konark var.
Bir sonraki seyahatnamede görüşmek üzere herkese saygılar. Seyahatlerim ile ilgili güncel paylaşımlara erişmek isterseniz instagram ve youtube ‘da yolbizigozler hesaplarını takip edebilirsiniz.
Not:Bu makale ’de adı geçen yer ve marka isimleri sadece bilgilendirme ve kişisel deneyimi yansıtma amacı ile paylaşılmıştır, reklam değildir.