Değerli dostlar Varanasi'deki son günümüzde etrafı daha iyi görmek ve anlamak için Ganj üzerinde bir gezinti yapmaya ve tekne kiralamaya karar veriyoruz.Bot sürücüleri ile yaptığımız sıkı bir pazarlığın ardından her gün milyonlarca kişinin kutsadığı ve dua ettiği Tanrıça Ganj'a doğru yavaş yavaş yol alıyoruz.Ganj'a fiziksel olarak yakında baktığınızda yüksek miktardaki kirliliği görebiliyorsunuz ,Himalayaların eteklerinden saf bir bebek gibi doğup gelen Ganj buralarda adeta bir çamura dönüşüyor,bu kadar kirliliğin içinde insanların nasıl yaşam bulduklarını ifade etmek hakikaten zor.Tekne yolunu alır iken bu gezintiyi sabahın çok erken saatlerinde yapmak daha doğru, özellikle Sabah’ın çok erken saatleri Puja yapan Hindu sayısı epeyce bir fazla ve bunun dışında tamamen kızıla boyanan güneşin doğuşunda tanıklık edebiliyorsunuz, akşam saatleri ve  güneşin batmasına yakın bir zamanlamada tekne gezisi açısından sizlere unutulmaz bir deneyim yaşatmakta.


          Tekne ile gezinti yapar iken kendinizi uydudan bu şehre bakıyormuş gibi hissediyorsunuz ,özellikle ghat'lardaki insan manzaraları görülmeye değer, gezi boyunca Varanasiyi ve Ghat'ları boydan boya görme şansınız var.Varanasi’de 80’den fazla ghat var , ayrıca Assi ve Varuna nehirlerinide görüyorsunuz , ghatlarda insan manzaraları , Maharacaların yaptırdıkları ganja sıfır saraylar , inekler , köpekler , çamaşırlarını yıkayan insanlar vs bilumum malzemeyi bir film şeridi gibi görüyorsunuz. Bu arada Hindu inanışına göre Ganj suyu çok kutsal ,sürekli olarak içilmekte ve her inançlı hindunun evinde de minik şişeler halinde bulunmakta, hatta ölenlerin dudaklarına ganj suyu damlatılmakta. Tekneyi  kullanan Hintli ile  ganj konusunda biraz muhabbet ediyorum ve bir anda  gözümün önünde Ganj’dan doldurduğu şişesini sonuna kadar yudumluyor ,o anda ufak bir şok geçiriyorum, banada çok ısrar ediyor,bu suyun hasta etmeyeceğini kutsal olduğunu vs söylüyor, ancak yapılan bilimsel çalışmalar Ganj’da çok yüksek miktarda koli basili olduğunu gösteriyor ,peki nasıl oluyor, cevap kolay aslında bu ortamda büyümüş insanlara bu bakterilerin çok etkisi yok  ,ancak ben içsem muhtemelen duman olup ,hastane yolunu çok kısa süre içinde tutarım diye düşünüyorum ,hatta ganja ayaklarımı bile sokmadım , küçük bir yaranız kesiniz varsa vay halimize ancak birden Bülent Ersoy’u hatırlıyorum kendisi Varanasi’de ayaklarını ganja sokmuştu.Tekne gezisi ortalama iki saatte bitiyor ,bu etkinlik bizce kaçırılmaması gereken önemli bir deneyim olarak hafızalarımıza kazınıyor.


          Tekne gezintisinin arkasından hedefimiz ölü yakma ghat'larının en ünlülerinden birisi olan Manikarnika'ya gitmek ,tabana kuvvet hızla yol alıyoruz elimizdeki haritaya göre çok fazla uzak değil ,yol boyunca şu anda burada anlatamadığım bir sürü şeye şahit oluyoruz, yaşanılan ve görülenlerin asla tam manasıyla anlatılamayacağı ve ifade edilemeyeceği bir ülke olduğunu bir kez daha anladıktan sonra Manikarnikaya ulaşıyoruz. Kelime olarak mücevherli küpe anlamına gelen Manikarnika Varanasi'deki en eski ghat'lardan birisi olarak bilinmekte ve bu ghat'ın hikayesi de Hindistan'daki birçok şey gibi ilginç.Varanasi üç büyük Tanrı’dan Shiva’nın ilk eşi Sati’nin tam buraya küpeleri düşüyor ,özetle kutsiyeti buradan gelmekte,tabiki hikaye burda bitmiyor daha sonra Tanrı Shiva ,Tanrı Vishnu'ya burada herkim ölürse reenkarnasyon sarmalından çıkıp ruhunun özgürleşeceğine dair büyük bir ihsanda bulunuyor ve bu lütuf şehri dini anlamda manalandıran en büyük özellik haline geliyor. Hindu panteonundaki en önemli tanrılardan birisi olan Shiva yıkım ve yeniden doğuşu sembolize eder ve Manikarnika Ghat'ın küllerinin üzerinde oturduğuna da inanılmaktadır.


İnançlı bir Hindu'nun hayattaki en büyük arzularından biriside Varanasi’de yakılmaktır ,bu sayede ruhun özgürlüğüne ( moksha’ya ) kavuşma ihtimali yüksektir , moksha özetle samsaradan (reenkarnasyon sarmalı) çıkıştır yani ruhun ilahi enerji ile bütünleşmesi ve özgürlüğünü kazanmasıdır ,hint inanışına göre sürekli ölüp yeniden doğmak iyi bir şey olarak görülmez. Yaşlanmış , hasta veya bir şekilde ölümü bekleyen inançlı Hindular mümkünse hayatlarının son dönemlerini bu şehirde geçirmek isterler ,evlatlarından bunu talep ederler ,şehre akın akın insan gelir, bir bakarsınız  araç üstünde cenaze getiren insanlar, bir bakarsınız bambu sedye üstünde cenaze taşıyan bir grup ,bir bakarsınız grup halinde hacılar gelir.Varanasi’de benimde ziyaret ettiğim ölüm otelleri bile vardır , bunlara moksha veya mukti bhawan denir , mumukshu bhawan’da vardır, örneğin çok hastasınız ,ölüm yakın, son günlerinizi burada geçirebiliyorsunuz, ancak bir kural var eğer 15 gün içinde vefat etmezseniz ayrılmanız bekleniyor ,çünkü çok bekleyen var.Mukti bhawanda gizlilik çok önemli bu nedenle görüştüğüm ve gördüğüm hiçbir fotoğrafı sizinle maalesef paylaşamıyorum.


Varanasi’nin dini anlamda diğer bir önemide bu şehirde tirthalar olduğuna inanılır , tirtha ruhani alemde bir nehrin üstünde bulunan bir köprüdür ve bizim anlayacağımız manada öteki dünyaya geçiş noktası gibidir.Varanasi’yi önemli kılan son şey ise bu şehir çok çok önemli bir hac noktasıdır , her inançlı Hindu’nun hayatında bir kez buraya gelmesi beklenir , gelen hacıların rehberleri vardır ve  tapınakları saat yönünde sadece yürüyerek ziyaret ederler.
         Bu kadar teorik tanımlamadan sonra yolculuğumuza kaldığımız yerden devam etmek istiyorum ,Ghat'a girdiğinizde büyük bir alan sizi karşılıyor ,her yerden dumanlar tütüyor ateşler yanıyor , etraf çamur, kül , yanık kokusu acaip bir yer  ,ne yaptığını anlamadığım  yığınla insan var ,bu kadar garabetin içinde beyinsel olarak iflas edip error veriyorsunuz. Ghat’ın üst tarafında Birla Ailesi tarafından yaptırılan iki katlı büyük bir bina var bu binada yaşı ilerlemiş ve burada ölmek isteyen Hindular yaşamakta ,buna ilaveten yakılma seremonisini izlemeye gelen insanları da bu binanın çatılarında ve teraslarında da görmek mümkün. Etrafta turist avcıları yoğun olarak gezinmekte ,bize de bulaşan bir sakızı zorlukla def ettikten sonra yakma alanının yapıldığı yere iyiden iyiye yaklaşıyoruz,duygularımızı tarif etmek imkansız gözümüzün önünde düzinelerce insan yakılmakta ve gördüğümüz görüntüler inanılmaz.

Tam bu noktada küçük bir uyarıda bulunmak istiyorum yakma alanındaki görüntüler herkes için uygun olmayabilir bu nedenden dolayı gitmeden önce iyice düşünün taşının ve kararınızı verdikten sonra ruhen hazır olmaya gayret edin ve mümkün olduğunca bu evreni  kendi değer yargılarınız ile yargılamamaya çalışın ,sadece objektif ve tarafsız olarak gözlemci olmaya çalışın , diğer yapacağım bir uyarı ise ,bu alanda foto ve video çekimi biraz problemli ve çok hoş görülmemekte ,biz çekim yapar iken biriyle başımız nerdeyse derde giriyordu arkadaştan güç bela kurtulduk ,mümkünse uzaktan çekim yapmaya çalışın. Az önce yukarıda ifade ettiğimiz iki katlı binanın arasından bir fabrika imalathanesinden çıkar gibi bedenler çıkmakta, bu bedenler kırmızı ve sarı ipeklere sarılmış bir şekilde ve bambu ağacından yapılmış bir sedye ile taşınıyorlar. Yakılma başlamadan önce beden bir kez ganja burnundan kısaca bir şekilde sokulup çıkartılıyor ,arkasından devasa kütüklerden dikdörtgen şeklinde oluşturulmuş alana yerleştiriliyor ,makbul olan sandal ağacı ile yanmak ancak pahalı ,maliyetinden dolayı kullanımı epeyce bir azalmış, etrafta odun parası için dilenen bir dünya adam var. Konumuza dönelim ölenin erkek olan yakınları mevtanın çevresinde toplanıyor ,kadınlar durumu uzaktan izliyor bununda Hinduizm'de bir açıklaması var ancak şimdi bu konuya girmek istemiyorum ,ritüel'de ölünün en yakını beyaz elbiselere bürünüyor ve saçlarını kazıtıyor ,başının tam ortasında küçük bir tutam genelde bırakılıyor ,bu tutamında bir anlamı var bu bir nevi anten ve ilahi enerji ile bağlantıda kalmayı sağlıyor,bu kişiye baş yasçı deniyor.

Her şey hazır olunca beyazlara bürünmüş baş yasçı bedenin çevresinde dönüp çeşitli dualar okuyor ,ardından Shiva tapınağında bulunan ve  1000 yıldır yandığına inanılan kutsal ateşten bir tutam alıp yakmayı başlatıyor ,son olarak dom adı verilen ve dokunulmazlar sınıfında yer alan (en alt kast ) kişiler beden tamamen yanana kadar yakma işini yönetiyorlar.Dom'lar yakma boyunca ,daha efektif bir yanma ve  kokunun azalması için bol miktarda sandal ağacı  tozu ,çeşitli baharatlar ve ghee denilen saf yağı bedene atılıyor ve sürekli ateşi harlayıp yakılmanın tam istendiği gibi olmasını sağlıyorlar ,aşağı yukarı üç saatlik bir süre sonunda bir ruh daha aramızdan ayrılıp arzu edilen makam olan mokşaya ulaşması bekleniyor. (bu iş garanti değil) Çünkü eğer gerekli ritüeller tam anlamı ile tamamlanmazsa ruh arafta kalabiliyor bu çok kötü ve istenmeyen bir durum ve bu nedenden dolayı dini gereksinimlere harfiyen uyuluyor , tüm gereksinimleri yerine getirseniz bile ruhun moksha ya ulaşması garanti değil , sadece umut ediliyor. Yanmadan arta kalan küllerin tamamı usulüne uygun olarak bir bot üstünde dualar ile Ganj'a serpiştiriliyor ve bir sonraki gelsin anlamındaki bu olağanüstü süreç hız kesmeden 24 saat boyunca yoluna devam ediyor.Yukarıda da kısmen değinmiştim bu konuyu biraz daha açmak istiyorum ,tabi yakılmanın bir maliyeti var özellikle sandal ağacı çok kıymetli kabul edilmekte.

Bir insanın tamamen yakılabilmesi için ortalama 300 kg ağaca ihtiyaç duyuluyormuş,işlem başlamadan önce kullanılacak devasa kütükler tek tek tartılıyor ve kayıt altına alınıyor.Eğer burada yanacak kadar paranız yoksa devletin sağladığı elektrikli yakma alanlarına gönderiliyorsunuz ,tamamen fakirseniz 1 $ gibi çok cüzi bir rakama yakılmanız sağlanıyor , ben elektrikli fırınlardan birini de ziyaret ettim ,ordada manzara oldukça ilginç. Tabi hep söyledim ,makbul olan ağaç ile yakılabilmek ancak bunun maddi külfetine de katlanmanız gerekmekte ,sandal ağacının kilosu aşağı yukarı 2 ile 2.5 USD civarında  ,genelde şu andaki uygulama %90 farklı ağaçlar ve geri kalan sandal ağacı şeklinde devam ediyor ,eğer paranız yeterli ise 600-700 USD gibi bir rakama bu işi çözebiliyorsunuz ,tabi bu arada Dom’larada para veriliyor ,Dom’lar 150 kişilik koca bir ekip ,vardiya halinde çalışıyorlar ve başlarında Dom Raca denilen bir kişi var , beden yanar iken kalan değerli eşyalar ( altın diş gibi ) Dom Racaya kalmakta ,Dom Raca en alt kastta olmasına rağmen oldukça zengin bir kişi ,hemen Manikarnika yanında evi var.


            Buradaki atmosferi tarif etmek ve sözlere dökmek hakikaten çok güç ,uzun bir süre aramızda konuşamıyoruz yokluk ve hiçliği tarif etmek imkansız, değişik duygular bedenimizi kaplıyor ve her şey bizim için bir süreliginede olsa tamamen anlamsızlaşıyor.
           Bu ilginç kent bedenlerimizde ve duygu dünyamızda derin izler bırakıyor bu şehre yolumuzun bir kez daha düşeceğini bilerek sırt çantalarımızı alıp Budistler için çok kutsal bir mekan ve önemli bir hac noktası olan BodhGaya’ya doğru gitmek için  tren istasyonunun yolunu tutuyoruz.Varanasi JN tren istasyonu gene full kaos ,trene gitmeden önce mini bakkalın birinden su,samosa,pakora ve masala çay alıyorum.Elimdeki bilet ile ilgili platformu bulup trenimi bekliyorum ,bir miktar rötardan sonra tren platforma geliyor ,Hindistan’da trenlerin katarları çok uzun ve duraklarda kısa duruyor bu nedenle tren’e bineceğiniz ilgili sınıfına göre platformda doğru pozisyonu almanız gerek, sınıflar arasında bazı noktalarda geçiş yok.Yogun kalabalık arasında ilgili vagona biniyorum, gece yarısı herkes uyuyor kendi kuşetli numaramı bulup yerime yerleşiyorum , sırt çantamı yatağın altında güvence altına almam lazım ,bu arada sağımdan horlayan bir ses geliyor ,bizim vagonun bir görevlisi var bize hemen temiz battaniye ,yatak örtüsü getiriyor bunları seriyorum ,klima bu arada çok fena vuruyor kör bandımı ,kulak tıkaçlarımı takıyorum  ,bu arada kondüktör bir hayalet gibi bitiyor bilet kontrolü yapılıyor. Yatma vakti ancak bir sorun var Hindistan’da trenler duraklarda durduğunda vagon içinde herhangi bir uyarı ,ses  ,tabela vs olmuyor özellikle gece bu ciddi bir sorun ,  bu duruma karşı yanımdaki arkadaşları saat 5.30 civarında beni uyandırmalarını tembihliyorum. Gün bizi hem bedenen hem ruhen yordu, çok fazla şeye maruz kaldık artık bir miktar enerji depolama ve dinlenme zamanı , bana iyi uykular sizlere bol selamlar.

Seyahatlerim ile ilgili güncel paylaşımlara erişmek isterseniz instagram ve youtube ‘da yolbizigozler hesaplarını takip edebilirsiniz.