Bodhgaya’da Mahabodhi tapınağından çıkıyorum 1.5 km ileride devasa bir Buda heykeli var onuda görmeyi planlıyorum. Ağaçlarla çevrili geniş bir yol üzerinden ,göge yükselen bu heykeli hemen görüyorum.


Yol üzerinde kırmızı cübbeleri ile birçok Budist keşiş görüyorum onlarda bu devasa heykele gelip saygılarını sunuyorlar. Japon Budistler tarafından yaptırılan bu çarpıcı 25 metrelik heykel kırmızı granit ve kum taşından 7 yıl süren bir çalışma sonucunda inşa edilmiş ve açılışı 1989’da Dalai Lama tarafından yapılmış.Buddha bir nilüfer çiçeği üstünde meditasyon (Dhyana Mudra) halinde tasvir edilmiş.Çevresini dolanıyorum her iki köşede toplam ’da 10 heykel var bunlar Budanın müritlerine ait. Heykelin iç duvarlarında 16300 Buda resmi varmış ,.

Yerden heykelin göğsüne çıkan bir merdiven de görünmekte ancak kullanılabilir durumda değil. Heykeldeki gezimi tamamlıyorum. Daha öncede ifade etmiştim bu küçük kasaba çok fazla miktar ’da Asya Budist kültürlerine ait manastır tapınaklara sahip ,bunlardan birkaç tanesi ziyaret etmek istiyorum.


Ilk durağım Wat Thai Monastery oluyor , daha önce Tayland’a gittiğim için benzer bir mimariye alışığım ,1957 yılında Tayland hükümeti ve Budist rahipler eşliğinde inşa edilmiş. Altın renkli kiremitler ile kaplı eğimli kırmızı çatılar oldukça etkileyici. Tapınağın içindeki sessizliği gözlemlemek ilginç ve bir süre diz çöküp dua edenleri izliyorum. Budist tapınaklarına girer iken ayakkabılarınızı muhakkak çıkartmanız ,içeride sessiz olmanız ve kurallara uymanız bekleniyor , aynı zamanda Budaya karşı belli bir noktadan sonra arkanızı dönmeden geri çekilmeniz gerekiyor, oturur iken ayaklarınızı Budaya karşı uzatmamanız gibi bir dizi kurallar silsilesi var ,tapınağı ziyaret etmek istiyorsanız bunlara uymak zorundasınız, uymadığınız zaman sizi kibarca uyarıyorlar. Giydiğiniz elbise ’de tapınak kurallar için uygun olmak durumunda ,değilse içeriye kabul edilmiyorsunuz. Özellikle Budist keşişlerin küçük olanlarının başlarını okşamak da hiç hoşlanılan bir durum değil , bu konu yada dikkat çekmek istiyorum.
Bu tapınak ’dada Buda'nın muazzam bir bronz heykeli var ,sanatsal açıdan oldukça etkileyici bir çalışma olduğunu ifade edebilirim. Etrafta dolanır iken bir Budist keşişe denk geliyorum kısa bir tanışmadan sonra ,keşiş Lord Buda’nın öğretilerini yaymaktan gurur duyduklarını ve her yıl Ocak ayında tam bir sessizlik içinde inzivalar düzenlendiklerinden bahsediyor. Kendisine Türkiye’den geldiğimizi ifade ediyorum, Türk gezginleri burada görmek kendisini oldukça şaşırtıyor ,bu kasaba da daha önce hiçbir Türk ile karşılaşmadığından vs bahs ediyor , daha sonra vedalaşıp ayrılıyoruz.
Tapınak’dan ayrılıyorum diğer noktam olan Indosan Nipponji Temple geçiyorum, burası japon tapınağı olarak ’da bilinmekte, Japon Zen benzeri bir mimarisi var, diğer tapınaklardan tamamen farklı, çok belirgin bir mimari tarza sahip.Elle boyanmış kuğu ve gül bir tavana sahip ve belirli zamanlarda çalan devasa çanın yanında minik tapınaklar var ,burada da bir miktar zaman geçirip tapınağı inceledikten sonra ayrılıyor ve bir diğer noktam olan Royal Bhutan Monastery geçiyorum. Royal Bhutan Manastırı bana ilk başta biraz sade ve gösterişsiz geliyor.Manastır, Bhutan Kralı tarafından yaptırılmış. Manastırın duvarları Budist heykellerini tasvir ediyor. Tavanlarını güzel fenerler süslüyor ,ayrıca tepeden tırnağa Buda'nın hayatından sahnelerin, Bhutan krallarının ve dini liderinin 3 boyutlu freskleriyle dekore edilmiş fantastik bir manastır.Bu tapınak dada altınla boyanmış bir Buda heykeli var ,bura dada biraz vakit geçirdikten sonra Bhutan krallığı tapınağından ayrılıyorum ve bir sonraki hedefim Tibet Manastırına geçiyorum ,Mahabodhi Tapınağı'na yakın bir konumda bulunan bu manastır 1938 yılında kurulmuş.
Manastır, altın ve kırmızıya boyanmış 10 metre yüksekliğindeki Dharmachakra veya yasa tekerleği ile bilinmekte. Bu tekerleği soldan sağa üç kez döndürürseniz, kişinin işlediği tüm günahlardan kurtulabileceğine inanılmaktaymış.
Bodhgaya’da gezilecek daha çok Budist tapınağı var , özellikle Çin ,Vietnam vs gibi ancak ben bunlar ile yetiniyorum, gezdikçe bir süre sonra birbirlerine çok benzeme algısı oluşuyor, bu düşüncenin hakimiyetinde ,Tibet manastırı ile tapınaklar gezimi sonlandırıyorum.
Artık bir pitstop yapma zamanı ,Asya’nın dört bir yanından gelen hacılar ve turistlerle dolan Bodhgaya haliyle Asya mutfağının oldukça hakim olduğu bir yer.Kış, turizmin en yoğun olduğu dönem Tibet, Tayland ve Burma yemekleri sunan mevsimlik kafelerde açılmaktaymış. Tercihimi tibetli bir aile tarafından işletilen Tibet Om Café’den yana kullanıyorum. Om’un kelime olarak Budizm’de önemli bir kutsiyeti var ancak bu şu anda konumuz değil , Tibet’in meşhur noodle çorbası thukpa ile başlıyorum, Thenthuk olarak ‘da bilinmekte , noodle Asya’da bizim bildiğimiz bir nevi erişte , ancak yapılma tekniği ve pirinç unu yoğun olarak kullanılmakta.Thukpa’nın içinde sebze,noodle ve asyada yaygın olarak kullanılan soya peyniri olan tofu var , porsiyon oldukça büyük iki kişi yiyoruz, oldukça değişik ve farklı bir tadı var , bizim damak tatlarımıza uzak,ancak farklı bir deneyim.Thukpa’dan sonra bizde kazak mantısı olarak bilinen buharda pişirilen sebzeli momo sipariş ediyorum ,momo yu çok beğeniyoruz ,pişmesi ve lezzeti olarak bizi tatmin ediyor. Son olarak Tibet’de çok meşhur olan ve yak öküzünün sütünden yapılan tereyağlı çay (Po Cha) ile olayı finalize ediyorum,çay oldukça ilginç , tuzlu bir tadı var , Tibet’in soğuk coğrafyası için düşünülmüş çok değişik farklı bir tat ,her bünyeye uymayabilir.Artık ayrılma zamanı , Om Cafe’den çıkıyorum , Bodhgaya’daki gezimiz sonlanıyor , tekrar Gaya tren istasyouna dönmek için bir Rikşacı ile anlaşıyorum gece 11’da trenimiz var ,Gaya’ya ulaşıyoruz , tren istasyonunun karşısındaki restaurant ve cafe’lerde biraz sütlü çay içip zaman öldürüp bir sonraki noktamız olan bir dönem İngilizlere de başkentlik yapmış , Batı bengalin başkenti sosyalist ve kaotik Kalküta için trene biniyoruz , yolculuğumuz 7.5 saat sürecek , sırt çantamı alt taraftaki boş alana yerleştiriyorum ,artık dinlenme zamanı ,vagon’daki kuşette yerimi almak için merdivenden üst yatağa doğru tırmanıyorum,klima tepeden acaip vuruyor ,battaniyemi sıkıca örtüp uykuya hazırlanıyorum ,ertesi gün yoğun bir gün bizi bekliyor olacak.
Bir sonraki seyahatnamede görüşmek üzere herkese sevgiler , saygılar.



Seyahatlerim ile ilgili güncel paylaşımlara erişmek isterseniz instagram ve youtube ‘da yolbizigozler hesaplarını takip edebilirsiniz.